AKP döneminde kurulan vakıfların sermaye ile olan ilişkilerine önemli bir örnek teşkil eden Maarif Vakfı'na, Erdoğan imzasıyla 5 milyar 702 milyon TL'ye kadar kaynak aktarılabilmesinin önü açıldı.
Haber Merkezi
Türkiye Maarif Vakfı'na bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanan kararla kaynak aktarılmasına karar verildi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzası bulunan 8568 sayılı karara göre Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinden vakfa 5 milyar 702 milyon TL'ye kadar kaynak aktarılabilecek. Kararda, vakıf için ayrılacak kaynağın, "vakfın amaçlarını gerçekleştirmek için yapacağı hizmetlere ilişkin giderlerin karşılanmasına yönelik" olduğunu belirtildi. Vakıf 2022'de 1 milyar 871 milyon 857 bin TL, geçen yıl da 2 milyar 955 milyon TL MEB bütçesinden pay almıştı.
Ne zaman kuruldu, ne yapıyor?
Türkiye Maarif Vakfı, 2016 yılının Haziran ayında 6721 sayılı yasayla kuruldu. Vakfın kurucuları eski AKP milletvekili ya da adayları. Vakıf, Gülen Cemaati'nin darbe girişiminden hemen önce kuruluyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Şubat 2020’de şöyle bir cümle kuruyor:
“Bu okullar milletimizin gasp edilmiş mallarıdır ve Maarif Vakfımıza devredilmesi için diplomatik mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Ancak vakıf yalnızca Gülen okullarını devralmakla kalmıyor.
Vakıf başkanı Prof. Dr. Birol Akgün'ün anlattıklarına göre, kurum 52 ülkede 460 eğitim kurumuna sahip. Bunların 437'si okul öncesi, ilk ve ortaöğretim seviyesinde örgün eğitim veren okullardan oluşuyor.
Arnavutluk'ta bir üniversite ve 13 ülkede 22 etüt merkezinin bulunduğunu, dünyanın 107 ülkesiyle yakın temas halinde olduklarını ifade eden Akgün, "Yetkin öğretmenleri ve lider ruhlu idarecileriyle 6 kıtaya yayılmış eğitim kurumlarımızda 52 bini aşkın öğrenciye kaliteli ve nitelikli eğitim hizmeti vermekteyiz" diyor.
Akgün, vakfın amacını ise "Türkiye adına yurtdışında örgün ve yaygın eğitim faaliyetleri gerçekleştirmek ve Türkiye ile diğer ülkelerin halkları arasında sosyal ve kültürel alanda insani bağları geliştirmek" diye anlatıyor.
"Türkiye Maarif Vakfı'nın Türkiye'nin eğitimde yurtdışına açılan kapısı olduğunu" söyleyen Akgün, "bir uluslararası eğitim ağı" olduklarını iddia ediyor:
"Dünyanın farklı coğrafyalarında hizmet veren bir uluslararası eğitim ağı olarak bir taraftan uluslararası eğitimde yaşanan gelişmeleri yakından takip ederken diğer taraftan her ülkenin kendine özgü eğitim içeriklerini de anlamaya, öğrenmeye gayret ediyoruz. Türkiye'nin eğitim alanındaki birikimini hem zenginleştirmek hem de paylaşmak amacıyla kurulan vakfımızın faaliyetleri, sadece yurt dışındaki okullarımızla sınırlı değildir. Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Programı, Türkçe alanında önemli bir boşluğu doldurmuştur. Bünyemizde kurmuş olduğumuz Maarif Ajansı ile yükseköğretimin uluslararasılaşmasına katkı sağlıyoruz. Dünyanın önemli üniversitelerinde açmış olduğumuz Türkiye Araştırmaları Merkezlerini kamusal sorumluluğumuzun bir parçası olarak değerlendiriyoruz. Türkiye'nin eğitim tecrübesini ve birikimini yurt dışına taşırken küresel gelişmeleri de ülkemiz gündemine getiriyor, Türk eğitim camiasının hizmetine sunuyoruz."
Şirket kurup, satın alabiliyorlar
Binlerce çalışanı olan kuruluşun varlıklarının tutarı tam olarak bilinemiyor. Emekli Sayıştay denetçisi ve soL yazarı Kadir Sev yaklaşık 2 yıl önce ilgili yazısında vakıf hakkında Türkiye Cumhuriyeti yasalarının uygulanmadığını anlatmıştı.
Vakfın Merkezi İstanbul. Mütevellisinde üst düzey bürokratlar, akademisyenler var. Denetçilerini de onlar seçiyor. Vergi, resim, harç gibi yükümlülüklerden bağışık tutuluyorlar. Bağış yapanlara vergi matrahından indirme hakkı tanınıyor, daha az vergi ödüyorlar.
Yurtdışında okul öncesinden üniversiteye değin her türlü eğitim faaliyetiyle görevlendirilen vakıf, yurt, sosyal tesis işletiyor; iktisadi işletme ve sermaye şirketi kurabiliyor, satın alabiliyor, ortak olabiliyor.
Herhangi bir vakfın aksine devletin himayesindeler
Türk Medeni Yasası'na göre kurulan vakıflar, özel hukuk kişisi sayılıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü, amaca uygunluk ve harcamaları yönünden denetliyor. Devletle başka ilişkisi yok.
Maarif Vakfı ise öyle değil; söz konusu yasaya göre kurulmuş olmakla birlikte devletin himayesinde olmanın keyfini sürüyor. Eski Milli Eğitim Bakanı konuşmalarında “onlar yurtdışındaki elimiz kolumuz Türkiye’nin eğitim alanındaki bayrak taşıyıcısı, küresel markası olarak konumlandırıyoruz” diyor ve hiçbir desteği, yardımı esirgemeyeceklerini vurguluyor.
Mütevellisi ile Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerine Türkiye’nin resmi misyon temsilcisi muamelesi yapılıyor; diplomatik pasaport veriliyor. Çalışanları da yabancı ülkelerde görevlendirilen kamu personeline verilen, diplomatik pasaport haklarından yararlandırılıyor. Bütçeden ve çeşitli kurumlardan Cumhurbaşkanı kararıyla paralar aktarılıyor. Milli Eğitim Bakanlığının uygun gördüğü yurtdışındaki kamu taşınmazları bedelsiz olarak devredilebiliyor.
Şirketler aracılığıyla 'eğitim'
Vakfın kuruluş yasasında Eğitim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) yasasını boşa çıkaran düzenlemeler de dikkat çekiyor. Eğitim etkinliğinin, "yabancılarla ortak olunacak şirketler aracılığıyla yapılması" öngörülüyor.
Öte yandan Eğitim Birliği Yasası, yurt içinde ve dışında Milli Eğitim Bakanlığı'na alternatif olacak eğitim verdirilmesini yasaklıyor.
Vakıf, Anayasa Mahkemesi’nin anayasaya uygunluk denetiminden de tam not aldı. CHP 2016 yılında yasanın 11 kuralının Anayasaya aykırılığı iddiasıyla AYM’ye başvurmuştu. AYM, 6 Aralık 2018 gün ve 2018 sayılı kararıyla hepsini Anayasa'ya uygun buldu.
"Yurtdışındaki kamu varlıkları Milli Eğitim Bakanlığı'nın isteği üzerine Bakanlar Kurulunca vakfa devredilebilir" kuralı, 2017 Anayasa değişikliğine uyum sağlanması amacıyla "Cumhurbaşkanı olarak" değiştirilmişti. Maarif Vakfı okullarının olduğu şehirlerde “Maarif Vakfı olan şehirlerde başka kamu kurum ve kuruluşları aynı amaçla başka birimler oluşturamaz” kuralı ise yumuşatılmış; "Milli Eğitim Bakanlığı'nın izniyle açılabilmesine" olanak tanınmıştı.
Bir şirket de Dışişleri Bakanlığı'na
Vakıflar üzerindeki denetim tartışma konusuyken Dışişleri Bakanlığı da kurulması planlanan Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı eliyle adeta şirketleştirilecek.
Kanun teklifinin onaylanması halinde, devlet teşkilatlanması içerisinde benzeri bulunmayan bir yapılanma kurulmuş olacak. Söz konusu vakıf vasıtasıyla Dışişleri Bakanlığı adeta şirketleştirilecek ve serbest piyasada faaliyet yürütecek.