Sayısız kontrgerilla cinayetinin sorumlusu Abdullah Çatlı'nın isminin bir meydana verilmesine itiraz etmeyenler, komünist futbolcu Metin Kurt'un adının bir spor tesisinde yaşatılmasını "ideolojik" buldu.
İstanbul'da bazı sokak, meydan ve tesisler yeniden isimlendirildi. Bakırköy'de bir sokağa Cem Karaca’nın, Esenyurt'ta bir meydana Yaşar Kemal’in adı verildi. Kararlar İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi'nden oybirliğiyle çıktı.
İBB'nin yenilediği Zeytinburnu’ndaki Yedikule Gençlik Kulübü Spor Tesisleri’nin adının “Yedikule Metin Kurt Spor Tesisi" olarak değiştirilmesi teklifine ise AKP’liler karşı çıktı.
İtiraz gerekçesi: TKP'den milletvekili adayı olmuş
AKP Grup Sözcüsü Faruk Gökkuş “Metin Kurt milli bir futbolcu ama daha çok ideolojik duruşu var. Türkiye Komünist Partisi milletvekili adayı olmuş. Orayla tek bağlantısı Yedikule Spor’da bir dönem antrenörlük yapmış başka bağlantısı yok. Orada yaşamış biri değil. İdeolojik anlamda bu ismin verildiğini düşünüyoruz. Bu nedenle muhalefet şerhi koyuyoruz” dedi.
CHP’li Meclis Üyesi Can Çobanoğlu, AKP'nin şerhine karşı çıkarak "Bu ülkede futbolda sendikalaşmayı ilk kez gündeme getiren, arkadaşlarını haklarını koruyan bir insanın adının o komplekse verilmesinin uygun olduğu görüşündeyim” diye konuştu.
CHP Grup Sözcüsü Gencay Özcan da “Sadece düşüncesi, hayata bakışı kendilerinden farklı diye Türk sporuna katkı vermiş, futbolda örgütlenmeyi savunan bir insanın bu ülkeye yapmış olduğu katkıyı görmezden gelmeleri gerekmez" ifadelerini kullandı.
"Komisyonda tekliflerin çoğuna destek verdik. Örneğin Yaşar Kemal meydanı" diyen AKP'li Mustafa Koral "Bir tek bu konuda karşı çıktık. TKP üyesine oy veremezdik" dedi.
Ancak itirazı kabul görmedi, oylama yapıldı. Ve oy çokluğuyla tesise Metin Kurt’un adı verildi.
'AKP’liler kırk yılda bir dürüst davranmışlar'
İBB Meclisi'ndeki tartışmayı soL'a değerlendiren TKP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Aydemir Güler, AKP'li isimlerin tavrını "dürüst" buldu. Geçtiğimiz hafta Nevşehir'de bir meydana Abdullah Çatlı adının verildiğini hatırlatan Güler, şöyle konuştu:
"Yedikule Gençlik Spor tesislerine Metin Kurt’un adının verilmesine, doğrusu, sevinemiyoruz. İBB toplantısında AKP’liler Metin Kurt’un Yedikule’de antrenörlük yapmasına rağmen TKP’li olması nedeniyle bu öneriye karşı çıktıklarını söylemişler. CHP’lilerse aklı başında argümanlarla kararı geçirmişler... AKP’liler kırk yılda bir dürüst davranmışlar. Abdullah Çatlı’nın adını önerselermiş! Mutlaka futbola bir alakası olmuştur!"
'Metin Kurt’u kırmızı halı serip çağırsalar icabet etmezdi'
Aydemir Güler'in bir hatırlatması da AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in bugünkü buluşması oldu. Metin Kurt için tartışan tarafların, Metin Kurt'un mücadelesini verdiği spor anlayışıyla taban tabana zıt olduğunu vurgulayan Güler, sözlerine şöyle devam etti:
"Metin Kurt bugün memlekette izine rastlanmayan bir spor anlayışını savundu. Spor emekçilerinin örgütlenmesine öncülük ettiği kadar toplumsal bir fonksiyon olan sporun, başta da futbolun paranın saltanatına teslim edilmemesi için uğraş verdi. İBB, başkanından, hangi partiden olursa olsun bütün meclis üyelerine, Metin’in bu yaklaşımını inkâr eden bir düzenin kurumu konumundadır. Türkiye bugün bir başka buluşmada sergilendiği gibi düzenin başlıca partilerinin kucaklaşmasına sahne olmaktadır. O kucaklaşma ortamına Metin Kurt’u önüne kırmızı halı serip çağırsaydınız da icabet etmezdi."
'O çocuklar 'sol açığı' hak ettiği yere yerleştirecek'
Futbolu patronların oyun alanına çevirenlerin Metin Kurt'u anlayamayacağını söyleyen Güler, sözlerinin sonunda İBB Meclisi'ne seslendi:
"Toplumun yararı piyasa mantığını, yani halkın çıkarı zenginlerin kârını kovalayana kadar bizim insanlarımızı abuk sabuk tartışmalarınıza meze etmeyin. Futbolu milyonerlerin borsa oyunu haline getirenler Metin’i anlamaz. Futbol arsada top oynayan çocuklara teslim edildiğinde o çocuklar Türkiye’nin “sol açığını” hak ettiği yere yerleştireceklerdir."
O mücadeleci bir futbolcuydu…
15 Mart 1948 yılında İstanbul’da doğdu Metin Kurt. Küçüklüğünden itibaren hep peşinde koştuğu meşin yuvarlak onu 1966 yılında ilk “profesyonel” transferi Altay’a taşıdı.
Kurt’un futbolun endüstriyel haline karşı ilk savaşımı daha bu zamanlar filizlenirken, Altay’ın ardından önce PTT’ye daha sonra ise yıldızlaşacağı Galatasaray’a geldi. İngiliz teknik direktör Brian Birch yönetiminde şampiyonluklar yaşayan ve takımın değişmez yıldızı olan Metin Kurt, buradaki performansının ardından Milli Takım’da da oynamaya başladı.
Buraya kadar milli takım ve Galatasaray için her şey iyi giderken, emek sömürüsüne karşı “Futbolcu sendikası” fikrini ortaya atan Kurt takımdan "aforoz" edildi. Spor emekçileri için sendikal mücadeleye başlayan Kurt, bu mücadelesinde önceleri birçok kesimden destek alsa da basın birden kulüp talimatıyla Kurt'a sırtını döndü ancak o her şeye rağmen mücadelesini sürdürdü.
Bir milli maç öncesinde tüm takım arkadaşlarının imzaladığı bir bildiriyle basının tutumunu kınayan bir bildiri hazırlayan Kurt, daha sonra Galatasaray’da uzaklaştırıldı.
İlk sporcu grevinde yine onun imzası vardı
Türk futbol tarihinde ilk sporcu grevini yapan Kurt, 1976’da Galatasaray’dayken Türkiye kupası finalini oynamaya hak kazanınca vaat edilen 10 bin lira primin ödenmemesi üzerine greve gitmişti. "Antrenmana katılmama" biçiminde uygulanan greve, ünlü futbolcular Yasin, Gökmen, Büyük Mehmet de katılmıştı.
Halka en yakın yerdeydi Çizgi Metin...
“Futbol oyun olarak güzel, borsada kirli ve çirkin” diyen Kurt, lakabı olan Çizgi Metin’i ise şöyle açıklıyor bir röportajda:
"Halka en yakın yer neresi? Çizgi. Ben de çizgide beklerdim. Antrenör ve idarecilerin olduğu tarafta oynamayı sevmiyorum. Kapalının önünde oynamamak için bir devre sağ açık, bir devre de sol açık oynardım."
'Artık hiçbir şut emekçi kalesine girmeyecek'
Endüstriyel futbola karşı sporcu emeği ve hakkı için mücadelesini hiç pes etmeden sürdüren Kurt, bu kez 2010 yılında başkanı olduğu Spor Emek-Sen’in kuruluşunu ilan etmiş ve şu sözleri dile getirmişti:
"Türkiye’de spor denince akla futbol futbol denince de akla parmakla sayılabilecek sayıda elit futbolcu gelmektedir. Sermayenin uydurduğu bu sahte ortamda sporcuların örgütlenmesi ise gereksiz görülmektedir. Oysa trilyonlar kazanan elit futbolcularla, spor emekçilerinin genelini özleştirmek, sermayenin sınıf çıkarları gereği ortaya koyduğu bilinçli bir propagandadır. Bu durum spor ve sporcu gerçeğini yansıtmamaktadır.
Sporcuların gerçek durumundan yola çıkan ve emeğin öncelikli değer anlayışını benimsemiş, şimdilik bir avuç spor emekçisi sistemden kaynaklanan ve yüz binlerce spor emekçisini içine alan spordaki sömürüye son vermek amacıyla Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikası (Spor Emek-Sen)’ni kurmuşlardır.
Artık hiçbir şut emekçi kalesine girmeyecek, önce sporda ter dökenler kurtulacaktır.”
'Ne sağcıyız ne solcu' demedi TKP’den aday oldu
“Ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz futbolcu” deyişinin, sağın spor siyasetini gizlemek için uydurduğu ve piyasaya sürdüğü kuyruklu bir burjuva yalanı olduğunu söyleyen Kurt, "Gerçekte siyaset, sporun babaevidir" diyerek 12 Haziran seçimlerinde TKP’den milletvekili adayı oldu.
İlk sporcu grevinde de ilk sporcu sendikası girişiminde de “Çizgi Metin”in imzası vardı… “Futbol oyun olarak güzel, borsada kirli ve çirkin” diyen devrimci spor emekçisi Metin Kurt 24 Ağustos 2012'de yaşamını yitirdi.