Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner aynı kişi tarafından katledildi, şiddete ve cinsel istismara uğrayan iki yaşındaki Sıla bebek hayatını kaybetti, tarikat ve cemaat düzeninin aramızdan aldığı Narin'in katilleri hâlâ net olarak saptanamadı...
Yalnızca birkaç gün içerisinde yaşanan olaylar, ülkedeki toplumsal çürümenin korkutucu bir boyuta ulaştığını gösterdi.
Türkiye kadın cinayetlerine ve çocuk istismarına karşı ayağa kalktı. Dünden bu yana on binlerce kişi birçok ilde meydanları doldurdu, kampüsleri sloganlarla inletti.
Eylemlerde ortak vurgu Türkiye'nin bu noktaya bir günde gelmediğiydi. Paranın egemenliği, tarikat düzeni, çöken adalet sistemi... Hepsi birden toplumsal adalet duygusunu yok etti.
22 yıllık AKP iktidarıysa hâlâ bu tabloda payının olmadığını savunuyor.
AKP'ye göre cezasızlık 'algı'
Önce AKP Sözcüsü Ömer Çelik çıktı, cezasızlığın bir "algı" olduğunu ve buna müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Katillerin ve istismarcıların "bu süreçlerin içerisinden nasıl tekrar çıkabildikleri"ni hayretle karşılayan iktidar sözcüsü, konuyu "en derin şekilde inceledik"lerini anlattı.
Ömer Çelik sözü en son geçtiğimiz yasama döneminden beri gündemlerinde olan infaz düzenlemesine getirdi: "Önleyici ve koruyucu yeni tedbirlere ihtiyaç var."
Dakikalar sonra kameraların karşısına geçen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "iyi hal indirimi" ve "denetimli serbestlik" uygulamasının yanlış uygunlandığını söyledi.
Tunç da infaz yasasının değişmesi gerektiğini vurguladı hatta bu kapsamda hadımın dahi gündeme gelebileceğini söyledi.
Erdoğan: İnfaz sistemimizde boşluklar var
Son olarak AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bugün Saray'da yaptığı konuşmasında konuyu aynı yere getirdi:
"İnfaz ve ıslah sistemimizdeki boşlukların bu acıların yaşanmasında rol oynadığını görüyoruz. Millet ve devlet olarak bu hadiselerin önüne geçecek adımları atmazsak Batılı ülkelerin karşılaştığı sıkıntılarla bizim de yüzleşmemiz kaçınılmazdır."
İnfaz yasasında yeni bir değişiklik uzun süredir iktidarın gündeminde. Ancak bundan önceki onlarca değişiklikte de yine aynı iktidarın imzası vardı. Her defasında bir öncekinin eksik olduğu savunuldu, kanun günün ihtiyaçları doğrultusunda delik deşik edildi.
26 kanun değişikliği, 7 KHK müdahalesi, 6 AYM iptali...
İnfaz kanunu tüm hükümleriyle birlikte 1 Nisan 2005'te yürürlüğe girdi. Daha yürürlüğe girmeden önce 9 maddesi değiştirilmişti. Anayasa Mahkemesi altı kez çeşitli maddelerini iptal etti. Üzerinde 26 kez kanun değişikliği yapıldı. Yedi kez de KHK’larla değiştirildi, beşi OHAL döneminde yapıldı ve daha sonra kanunlaştı.
Bu değişikliklerden yalnızca sonuncuna bakmak, cezasızlıkta kimin payı olduğunu ve sonraki düzenlemelerde nelerle karşılaşılabileceğini ortayaya koyuyor.
"Örtülü af" olarak bilinen son düzenleme 2023'te yürürlüğe girdi. Böylece cezaevinde bulunan bazı hükümlülere, kapalı cezaevinden açık cezaevine üç yıl erken geçme ve buradan da tahliye imkanı getirildi.
Tahliye edilenler arasında insan öldürme, yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, dolandırıcılık, hırsızlık, yağma, rüşvet ve uyuşturucu suçlarından hüküm giyenler başta olmak üzere onlarca suçtan mahkum olanlar yer aldı.
AKP ve MHP, 2020 yılında da benzer bir düzenleme getirmiş ve Covid nedeniyle açık cezaevindekilere izin vermişti. Yaklaşık 100 bin hükümlü bundan yararlanmıştı. Ancak cinayet, uyuşturucu, cinsel suçlar kapsam dışı tutulmuştu. 2023'teki son düzenlemeyle bu kez bu suçlar da infaz indiriminden yararlandı.