Dinciler kadın cinayetleri üzerinden nefret kustu: Tarikatlarda işlenen suçları savunup, şeriat istiyorlar

İstanbul’da yaşanan kadın katliamlarının ardından şeriat isteyen gericiler, konuyu bağlamından kopartarak kadın sorunu üzerinden dinci propaganda yapmaya çalışıyor. 

Haber Merkezi

Türkiye’nin yakıcı sorunlarından biri olan kadın cinayetlerinin son kurbanları İstanbul’da Semih Çelik isimli saldırgan tarafından katledilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil oldu. 

Vahşice katledilen kadınların ardından pek çok kentte 22 yıllık AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarını teşhir eden eylemler düzenleniyor, yurttaşlar tepkilerini dile getiriyor. 

22 yıldır devletin her kademesini ele geçiren ve laiklik ilkesini tahrip eden AKP iktidarının yaptıklarına gözlerini kapatan dinci gericiler, kadın cinayetlerini bağlamından kopartarak cinayetlerin nedenini “Batı kültürü,” “Kemalizm” gibi yerlere çekmeye çalışıyor. Bazı siyasal İslamcılar ise bu sınırı da aşarak cinayetlerin nedeni olarak kadınların sosyal yaşamdaki varlığını gösteriyor. 

Sofuoğlu katledilen kadın için ‘İslami hassasiyetlerle büyütülse böyle olmazdı’ dedi

Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi ve “Prof. Dr.” sıfatlı Ebubekir Sofuoğlu, cinayetlere karşı X hesabından yaptığı paylaşımda “Eğer bu kızcağız İslam hassasiyeti ile yetiştirilmiş olsaydı kendisine namahrem olan bu katille hiç tanışmayacaktı bile ve şu an hayattaydı” sözleriyle skandal bir gönderi paylaştı. 

Sofuoğlu, “Tabii ki istemiyorum ama…” dediği paylaşımında "İslami hassasiyetler çiğnenmeye devam ettikçe kadın cinayetleriyle karşılaşmaya devam edileceğini" savundu. 

Ebubekir Sofuoğlu, yaşananlardan “Batı’dan ithal edilen şeytanın kanunlarını” sorumlu tuttu, AKP’nin dinci politikaları sonucu oluşan tabloyu eleştirenleri de “İslami kanunlar hiçbir şekilde yürürlükte olmamasına rağmen yine bir yığın it sürüsü hala İslam’ı suçluyor” diyerek hedef gösterdi. 

Sofuoğlu, sonraki paylaşımlarındaysa sözlerinin çarpıtıldığını iddia etti. 

Ebubekir Sofuoğlu’nun skandalları bununla sınırlı değil. Geçmişte katıldığı Akit TV yayınında üniversitelere “Neredeyse fuhuş evleri” diyen Sofuoğlu tepkilerin odağı olmuş, çalıştığı üniversite, hakkında soruşturma başlatmıştı. 

Sofuoğlu, “6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”nu savunan AKP’li kadınları bile tehdit etmişti. Nisan 2023 tarihinde gündeme gelen olayda 6284 Sayılı Kanun’u savunan AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, AKP Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’a “cehennemlikler” göndermesi yapmıştı.

Kadın cinayetlerinden “Batı kültürü” ve “Kemalizmi” sorumlu tutan Sofuoğlu, kadınların tarikatlarda uğradığı istismarı ise savunuyor. Katledilen kadınlar üzerinden dincilik propagandası yapan Sofuoğlu, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, kızı H.K.G.’yi altı yaşındayken “imam nikahıyla” Kadir İstekli isimli kişinin sistematik istismara maruz bırakmasını savunmuştu. 

Sofuoğlu, konuyla ilgili X üzerinden yaptığı skandal paylaşımda “Bir kadın 6 yaşından beri tacizine maruz kaldığı kişiyle evlenir mi, evlenirse böyle pozlar verir mi? Vicdan! Bu yalana ne yazık ki dindar kişiler bile inandılar ve onlar da saldırdılar. Milyonlarca insan mahkeme sonucunu bekleme yalınlığını bile gösteremedi. Ama Allah var...” sözleriyle istismara uğrayan kişiyi iftira atmakla suçlamıştı. 

Eski Fethullahçı AKP trolü ‘satanizmi’ suçladı, şeriat istedi 

Gerici fikirlerini söylemek için kadın cinayetlerinden yararlananlardan bir diğeri de AKP trolü, aynı zamanda Marmara Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Furkan Bölükbaşı. 

Bölükbaşı, X hesabından yaptığı paylaşımda Türkiye’de herhangi bir şekilde gerçekliği olmadığı halde yaşanan cinayetlerin sorumlusu olarak “satanizmi” gösterdi. “Hem Atatürkçü hem de Satanist olmakta hiçbir çelişki görmeyen, Atatürkçü sıfatının yanına her türlü radikal sıfatı ekleyip kendini Atatürk üzerinden meşrulaştırmayı öğrettiğiniz bir gençlikte elbette hiçbir ahlak yasası oturtamazsınız” diyen Bölükbaşı, gönderisini “İslam’ı bu topraklardan kazımanıza, bu milletin evlatlarını şeytanın hizmetkârları yapmanıza asla izin vermeyeceğiz” sözleriyle noktaladı. 

Provokatif X gönderileriyle ünlü olan Bölükbaşı, sık sık Kemalizmi suçladığı ve şeriatı savunduğu gönderiler paylaşıyor. 

Bölükbaşı, İsrail’le ticari ilişkilerin kesilmemesi konusunda yaptığı bir paylaşımda AKP’nin İsrail’le ticari ilişkilerini savunmuş, “Sen bugün sadece İsrail ile ticareti kesiyorum dediğin anda ticaret anlaşmalarını tek taraflı feshettiğin için hemen hemen bütün dünyadan ambargo yiyeceksin” diyerek AKP’yi savunmaya çalışmıştı. 

İlahiyatçı Cemil Kılıç evinin önünde kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğramış, Bölükbaşı ise X hesabından yüzüne eklediği “kan” filtresiyle Kılıç’ın saldırıya uğramasıyla dalga geçmiş, “Az önce iskele önünde saldırıya uğradım. Kendimi vapura zor attım. Ellerinde rakı şişeleriyle Laiklik deyip saldırdılar” ifadelerini kullanmıştı. 

Bölükbaşı, 2007-2008 yıllarında "Genç Sivillerin" eylemlerine katıldığını da duyurmuştu. Söz konusu  oluşum, Fethullahçı kumpaslara verdiği desteklerle biliniyor. 

İslamcılar görmezden geliyor, bazen savunuyor: Tarikatlar ve ‘kutsal aile’ çocuklara ve kadınlara hayatı zindan ediyor 

Sofuoğlu ve Bölükbaşı üzerinden örneklenebilen ancak elbette onlarla sınırlı kalmayan İslamcı çevre, inatla doğrudan tarikatlarda ya da onlara bağlı mekanlarda ve “kutsal ailelerin” fertleri tarafından istismara uğrayan, öldürülen, kısacası hayatı cehenneme çevrilen kadınları, çocukları görmezden geliyor. 

2012-2015 yılları arasında 9-10 yaşlarındaki çok sayıda çocuk, Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’ne ait yurtlarda "Muharrem Büyüktürk" adlı öğretmen tarafından cinsel istismara maruz bırakıldı. 

Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, skandal bir açıklamaya imza atarak “Her zaman kötü niyetli insanlar olabiliyor. Bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” dedi. Vakıf, dinci çevredeki prestijli yerini korumaya devam ederken, gerici isimler o dönem istismara sessiz kaldı. 

Hatta gerici basınsa tersinden tarikatlardaki istismarı savunuyor.

İsmailağa’ya bağlı Hiranur Vakfı’nda yaşanan taciz skandalı İslamcı çevreler tarafından bir “karalama kampanyası” olarak görülüyor. Yeni Şafak’ın konuyla ilgili 24 Eylül 2024 tarihli haberinde, mahkemeden alelacele karar çıkarıldığı savunulmuş, haberde davanın peşini bırakmayanlar suçlanmıştı: “İslami camiaya karşı kara propagandaya dönüştürülen H.K.G. davasında birçok soru cevap bulamadan karar çıktı. Davanın başından bu yana basın, LGBT lobisi ve STK'ların baskısı altında kalan mahkeme, H.K.G.'nin babası Yusuf Ziya Gümüşel'i 18 yıl, Kadir İstekli'yi ise 36 yıl hapis cezasına çarptırdı.”

Tarikatlar kadar tehlikeli aşiret aile yapısı da hem çocuklara hem de kadınlara büyük zarar veriyor. Birbirini besliyor.

Diyarbakır’daki Tavşantepe köyünde aile üyelerinin dahil olduğu kişi ya da kişilerce katledildiği kesinleşen Narin’in başına gelenler, ülkede yaşanan kan dondurucu son çocuk cinayetlerinden.

Narin’in cansız bedenine 19 gün sonra ulaşılmış, ailenin Hizbullah ve AKP bağlantıları gündem olmuştu. 
Narin’in cenazesi Adli Tıp Kurumu’ndayken (ATK) oraya giden HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Vedat Turgut ATK önünde Narin’in ailesiyle görüşmüş, kadın ve çocuk cinayetlerinin kendi kültürleri olmadığını savunmuştu. Geçmişinde vahşice cinayetler işleyen bir hareketten gelen Turgut’un bu sözleri tepki çekmişti.