Akaryakıt fiyatları neden sürekli artıyor?

Dolar kurunun rekor kırıp 10 TL’ye yaklaşmasının ardından dün gece yarısı itibariyle benzine 44 kuruş zam daha yapıldı. Bu benzine yapılan seri zamların sonuncusuydu. Peki tek sebep döviz kuru mu?

Turgut Yıldız

Artan döviz kuru yüksek oranda ithalata dayalı enerji sektöründe büyük bir sıkışma yaratıyor. Petrol ve akaryakıtta neredeyse tamamen dışa bağımlı olan Türkiye'de akaryakıt fiyatları durmadan zamlanıyor. Özellikle mazot fiyatlarındaki artış taşımacılığı doğrudan etkilediğinden pek çok üründe fiyat artışına neden oluyor.

Akaryakıtın fiyatı nasıl belirleniyor?

Tamamen özelleştirilmiş ve piyasalaştırılmış olan petrol ve akaryakıt sektöründe 2005 yılından beri serbest fiyatlandırma sistemi uygulanıyor. Buna göre akaryakıt dağıtım şirketleri fiyat belirlemekte serbest. Akaryakıt ilk olarak rafineriden geçiyor ve rafineri fiyatına özel tüketim vergisi (ÖTV) ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) payı ekleniyor. Rafineriden çıkan yakıt dağıtıcıya gidiyor ve burada dağıtıcı depo satış fiyatını belirliyor. Depodan akaryakıtı alan bayi de pompa fiyatını oluşturuyor.

Kısaca bir benzin istasyonundan aldığınız yakıtta en az üç şirketin kârı, yüklü bir ÖTV ve piyasanın düzenlenmesinden sorumlu EPDK’nın payı bulunuyor.

Eşel Mobil Sistem Nedir?

Eşel mobil kelimesi aslında Fransızca “échelle mobile” (hareketli ölçek) teriminin dilimize geçişiyle kullanılmaya başlandı. Fiyat veya ücret belirmesinde hareketli bir ölçeği ifade ediyor. Akaryakıt sektöründe ise döviz kurundaki dalgalanmadan akaryakıt pompa fiyatlarının etkilenmemesi için iniş çıkışların ÖTV’den karşılanması anlamına geliyor. Ancak sürekli artan döviz kuru akaryakıttaki ÖTV payını artık tüketti. Benzin, motorin ve LPG’de artık dövizdeki her artış doğrudan pompa fiyatına yansıyacak. Bu sene eşel mobil uygulaması nedeniyle 45 milyar liradan fazla vergiden feragat edildiği hesaplanıyor.

Petrol patronları yabancı değil

Hükümetin sıfır ÖTV uygulamasından vazgeçmesi durumunda ise akaryakıt fiyatlarının 10 lirayı geçmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu durumda ilk akla gelen soru: AKP hükümeti fahiş miktarda vergiden feragat ederken patronlar kârlarından hiç feragat ediyor mu?

EPDK’nın 2020 raporuna göre petrol ithalatında en büyük pay yüzde 55 ile 2006’da skandal bir özelleştirme ile Koç Holding'e satılan TÜPRAŞ’ın. İkinci en büyük pay ise yüzde 25 ile Azeri SOCAR firmasına ait Star Rafineri'nin. Bu iki büyük devi yüzde 5’lik paylarıyla Koç ortaklığındaki Opet, İtalyan Vitol firmasının Petrol Ofisi ve Shell & Turcas oluşturuyor. Akaryakıt istasyonlarında ise en büyük pay sırayla Petrol Ofisi, Opet, Shell&Turcas ve BP’ye ait.

Türkiye’de dolar dünyada petrol fiyatları yükseliyor

Elbette artışın tek sebebi döviz kuru değil. Detayları bu yazının kapsamını aşmakla beraber genel olarak ABD’nin Rusya’yı (ve Venezuela’yı da diyebiliriz) sıkıştırmak üzere 2013’ten bu yana baskıladığı petrol fiyatları artık baskılanamaz hale geldiği için petrol varil fiyatının beklenen olağan seviyesine yükselmesi de akaryakıt fiyatlarını etkiliyor.

2008 yılında 143 doları gören petrol fiyatlarının geçtiğimiz yıl 10 doların altına inip inmeyeceği tartışılıyordu. Geçtiğimiz günlerde 2014 yılından beri en yüksek seviyesini gören petrol fiyatı, yüksek döviz kuru ile de birleşince peşpeşe zamlar gelmeye başladı.

Özetle; Türkiye’de döviz arttığında, dünyada petrolün varil fiyatı yükseldiğinde, ÖTV yükseldiğinde veya patronlar kâr edemediğinde akaryakıt zamlanıyor.

Karayolu taşımacılığının ağır bedelleri

Akaryakıt fiyatlarının yükselmesi taşımacılık sektörünü doğrudan etkiliyor. Buna bağlı olarak gıda başta olmak üzere pek çok ürün ve hammaddede dolaylı olarak fiyat artışlarına neden oluyor. Dolayısıyla dönemin Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın dediği gibi dolarla maaş almasak da dolarla borcumuz olmasa hatta doların ne olduğunu bilmesek bile döviz kurundaki artış yurttaşların aldığı her ürüne başta artan akaryakıt fiyatları ve ithalata bağımlı genel ekonomik yapı nedeniyle yansıyor.

Bundaki en büyük etkenlerden biri de Türkiye sermayesinin ve ona hizmet eden hükümetlerin Menderes döneminden beri Türkiye’yi karayolu taşımacılığına mahkum hale getirmesi.

Akaryakıt fiyatı nasıl düşer?

Yukarıda çizdiğimiz kötücül senaryodan sonra ekleyelim; Türkiye’nin kendine yetecek petrolü olmadığı için muhtemelen akaryakıt hiçbir zaman ücretsiz olamayacak. Ancak; öncelikle daha iyi bir lojistik planlaması ve ulaşım altyapısının geliştirilmesi ile yurttaşların yaşantısına olan etkileri azaltılabilir.

En önemlisi; petrolün ticareti, rafinerilerde petrol ürünlerinin elde edilmesi ve bu ürünlerin dağıtımına dair tüm tesis ve faaliyetlerin devletleştirilerek kamu işletmeciliğine geçilmesi en az üç şirketin kârını ortadan kaldıracaktır.

Petrol ürünlerinin “çevreye zararlı” olduğu için ÖTV’ye tabi olduğu ancak alınan ÖTV’ler ile hiçbir çevre koruma programı finanse edilmediği düşünülürse AKP’nin elinde “acil durum finansman aracı” haline dönüşen ÖTV’nin de ortadan kalkması akaryakıt fiyatlarının makul seviyeye inmesini sağlayacaktır.

Elbette yukarıda saydıklarımız bütüncül olarak bakıldığında, piyasa merkezli mevcut ekonomik sistem değişmeden bunların uygulanabilmesi mümkün değil.