*Kapak Fotoğrafı: Sanayi bölgesinin hemen arkasında yaşayan aile ev denemeyecek bir barakada kalıyordu.
İzmir'de bir barakada çıkan yangında yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 kardeş hayatını kaybetti. Çocukların hurdacılıkla geçinen anneleri, o sırada günlük kazancını almak için evden ayrılmıştı. Babalarıysa 1,5 yıldır cezaevindeydi.
Felaketin ardından sorumlu kurumlar hemen ne kadar yardım yaptıklarını paylaştı. İşsizlikten, toplumsal çürümenin sonuçlarından, ücretsiz kreş ve barınma hakkından bahseden olmadı.
Tüm açıklamaları ortaklaştıran yoksulluğu göz ardı etme çabası oldu. Hiçbir gerekçe gerçek sorunu gizlemeye yetmeyince inkar geldi.
AKP'li Zengin: 'Her şeyi paraya bağlıyorsunuz'
Konu Meclis'te konuşulurken çocukların ölümünde iktidarın rolü vurgulandı. AKP adına söz alan Grup Başkanvekili Özlem Zengin bu sorumluluğu açıkça reddetti. "Mesele parasal değil" diyen Zengin, aileyi suçladı:
"110 bin lira Bakanlığımız tarafından, Kaymakamlık üzerinden de 9 bin lira civarında elektrik desteği verilmiş. Fakat şu var; aile tüm bunlara rağmen çocuklarına kendi bakmayı tercih etmiş.
Bütün bu problemlerin olmasının sebebi, parasal sebepler mi? Değil, bunun altında başka sebepler var. Konuşalım, onları da arka tarafta size izah edeyim. Ailenin içerisinde olan başka problemler de var. Bu kadar acılı bir günde dönüp dolaşıp sadece paraya bağlamanızı anlamakta zorlanıyorum."
KDK: 'Çocuklarımız öldü, o düzeni savunmanın peşinde'
AKP'li Özlem Zengin'e yanıt Kadın Dayanışma Komiteleri'nden geldi. soL'a konuşan TKP Merkez Komite üyesi ve Kadın Dayanışma Komiteleri Sorumlusu Senem Doruk İnam, "Çocuklarımız hayatını kaybetmişken o, bu düzeni savunma peşinde. Her şeyin alınıp satılabileceğini düşündükleri için beş çocuğun hayatını da parayla ölçüyorlar" dedi.
Sosyal yardımların miktarının değil, kendisinin sorgulandığını belirten Senem Doruk İnam, AKP'li Zengin'in yanıtını bildiği sorulardan kaçındığını söyledi:
"Özlem Zengin İzmir’de yangında hayatını kaybeden beş çocuğun ölümünün parayla ilişkili olmasına isyan ediyor. İsyan edilecek şey buymuş gibi.
Yoksul bir annenin beş çocuğu yanarak ölmüş, Özlem Zengin 'bunun parayla ne alakası var' diyor.
Belediye ve kaymakamlık yaptıkları yardımların miktarlarını açıklıyor. Asıl soru bu işte. Bu ülkede yardıma muhtaç insanlar neden var? Cevabını kendisi de bildiği için bu denli tepki gösteriyor."
'Üzerimize yıkılmaması için bu düzeni yıkmalıyız!'
"Mesele parasal değil" diyen AKP'li Zengin'in eşitsizliklerin üzerini örtmek için aileyi suçlamasını "utanmazlık" olarak niteleyen Senem Doruk İnam, çocukların ve kadınların katilinin eşitsiz düzeni savunanlar olduğunu vurguladı:
"Ülkemizde bir avuç sermayedar sömürerek zenginleşirken, ülkemizin yoksul insanları artık yaşamak için çaba sarf etmek zorunda. Zengin'in açıklamaları bir kez daha onların bu düzenin sahipleri olduğunu bize gösteriyor.
Üstelik çıkmış bir de annelerinin çocuklara bakımında ne gibi boşluklar olduğunu anlatıyor utanmadan. Çocukların bakımının bütün yükünü yoksul emekçi bir anneye zimmetleyip sonra ölümünden onu sorumlu tutmak... Utanmazlık ve arsızlık bu!
Bu düzen her tarafından çöküyor ve en önce çocukların, kadınların üzerine yıkılıyor. Artık yeter! Tek bir çocuğun, tek bir kadının daha ölmesine tahammülümüz kalmadı. Bu düzenin savunucuları çocukların ve kadınların katilidir. Bunu söylemekten geri durmayacağız. Üzerimize yıkılmaması için bizim bu düzeni yıkmamız gerekiyor."
'Sorumlu, sermaye düzeniyle kavganın önüne duvar örenlerdir'
Kadın Dayanışma Komiteleri'nin sosyal medya hesaplarından paylaşılan mesajda da Özlem Zengin'e şu sözlerle seslenildi:
"Ülkemizi karanlığa boğdunuz, memleketin güzel çocuklarına yoksulluk, açlık ve ölüm getirdiniz. Özlem Zengin’e kötü bir haberimiz var: Biz ‘her şeyi paraya bağlayacağız’. Devlet kaynaklarından verdiği üç kuruşluk yardımlarla övünen utanmazların da dünyalarını başlarına yıkacağız."
İdare edilebilir yoksulluğun aracı: Sadaka
Bir dönem Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da yapmış olan Özlem Zengin'in çıkışı tesadüf değil.
AKP, sosyal yardımları neoliberal politikaları daha sürdürülebilir kılmanın bir aracı olarak görüyor. Sosyal yardımlar, emekçilerin haklarını korumak veya geliştirmek yerine, onları iktidara bağımlı hale getirmek için kullanılıyor. AKP sosyal yardımları bir hak değil, bir lütuf olarak sunuyor. Sosyal yardımlar yalnızca sadaka kültürünü besliyor.
Ayrıca bu yardımları dağıtırken tarikatlar ve islamcı kuruluşları devreye sokan AKP, bu yardımları açıkça siyasi bir araç haline getiriyor.
Sosyal yardımların nasıl kullanıldığını denetleyen mekanizmalar yıllar içinde etkisizleştirildi. Beraberinde yolsuzluk ve kayırmacılık iddiaları da arttı.
Açlık sınırının 20 bin lirayı aştığı, yoksulluk sınırınınsa 70 bin liraya dayandığı bir ortamda, sunulan sosyal yardımlar en temel ihtiyaçları dahi karşılamaktan oldukça uzak. Sosyal yardımlara muhtaç kalan hane sayısının her yıl artması da bunun göstergesi.