3 Aralık Dünya Engelliler Günü: Türkiye'deki acı tablo

Altınokta Körlere Hizmet Vakfı Başkanı Turhan İçli, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde Türkiye'deki engelli yurttaşların toplumsal ve siyasal yaşantısını soL'a değerlendirdi.

Yalçın Cuğ

Engelliler Konfederasyonu eski başkanı ve Altınokta Körlere Hizmet Vakfı Başkanı Turhan İçli, engelli yurttaşların toplumsal ve siyasal yaşantıdaki yerlerini, yaşadıkları ayrımcılıkları ve taleplerini soL'a değerlendi.

Engelli yurttaşların toplumsal ve siyasal yaşantıya katılamadıklarını belirten İçli, nüfusa orantılı olarak temsiliyetlerinin olmadığını aktardı. İçli, engellilerin bir merhamet öznesi olarak değerlendirildiğini ancak eşit yurttaş olarak görülmeleri ve haklarının verilmesi gerektiğini söyledi. İçli "Bizim engellilerimiz, engelli kardeşlerimiz" gibi söylemlerle engellilerin eşit yurttaşlar olarak değil, muhtaç nüfus olarak görüldüğünü söyledi.

Engelli yurttaşlar siyasal yaşantıda kendilerine yer bulamıyor

Engelli yurttaşların siyasal yaşantıda toplumdaki ağırlıklarına kıyasla karşılık bulamadıklarını aktaran İçli, "TBMM'de yalnızca birkaç engelli milletvekili var. Ancak bu milletvekillerinin hiçbiri engellileri temsil edebilecek nitelikte değil. Zaten bu milletvekilleri de kendilerini engellilerin temsilci olarak görmüyor" dedi.

Türkiye'deki engellilerin nüfusun yüzde 10-12'sini oluşturduğunu belirten İçli, siyasi yaşantıda engelli yurttaşların temsiliyetinin belediye meclislerinde de çok az olduğuna dikkat çekti. İçli'nin aktardığı bilgiye göre, yaklaşık 20 bin üyeye sahip olan belediye meclislerinde yalnızca 20-30 arasında engelli temsilci bulunuyor.

Türkiye'de engelli bireylerin yalnızca yüzde 7'si eğitim alabiliyor

Engelli yurttaşların yalnızca yüzde 7'sinin eğitim hayatına katılabildiğini ifade eden İçli, pandemi döneminde bu tablonun daha da kötüleştiğini ve öğrencilerin eğitimden koptuğunu belirtti. Engellilere yönelik teknolojilerin çok pahalı olduğuna değinen İçli, bu teknolojilerin engelli yurttaşlara karşılıksız şekilde temin edilmesi gerektiğini ancak herhangi bir desteğin söz konusu olmadığını aktardı.

Engelli bireylere yönelik teknolojilere sahip olan kişilerin de uzaktan eğitim sürecinde eğitimden koptuğu söyleyen İçli, engelli bireylerin yüz yüze eğitime alışık olduğunu, bu yüzden uzaktan eğitime adaptasyon sağlayamadıklarını aktardı. İçli, engelli bireylere yönelik bilişim okur yazarlığının yaygın olmadığını, acilen yaygınlaştırılması gerektiğini ifade etti.

Engellilerdeki işsizlik oranı yüzde 90

İçli, engellilerin iş hayatında da çoğu durumda hak gaspı yaşadığını aktardı. Türkiye'de iş hayatına girebilecek nitelikte olan yaklaşık 2 milyon engellinin olduğunu ancak çalışmakta olan engelli sayısının yalnızca 180 bin dolayında olduğunu belirten İçli, engelli yurttaşların istihdamının ancak yüzde 10'a ulaşabildiğini söyledi. İçli, Türkiye'deki genel işsizlik oranının yüzde 20'lerde olduğunu ancak engellilerdeki işsizlik oranının yüzde 90 olduğunu aktardı.

Engelli yurttaşların kamuda istihdam kotasının yüzde 4 olduğunu belirten İçli, kamuda çalışan engelli yurttaşların yüzde 3 oranında olduğunu ifade etti. Belirlenen kotaya göre, kamuda çalışabilecek yaklaşık 10 bin engelli yurttaşın olduğunu belirten İçli, EKPSS üzerinden atama beklediklerini ancak hükümetin bu konuya dair bir açıklamada bulunmadığına dikkat çekti. Engelli yurttaşların kamuda istihdam kotasının yüzde 4'ten en azından yüzde 6'ya çekilmesi gerektiğini söyleyen İçli, destekli istihdam modelinin de yürürlüğe koyulması gerektiğini vurguladı.

Engelli yurttaşlara gerekli devlet desteği sağlanmıyor

Engelli yurttaşların bakım hizmetlerinden ve 2022 sayılı yasa kapsamında muhtaçlık aylığından yararlanabildiklerini belirten İçli, bu hizmetlerin de yeterli olmadığını ve yanlış kriterler üzerinden belirlendiğini ifade etti.

Engelli yurttaşların 2022 sayılı yasa kapsamında muhtaçlık aylığından yararlanabilmeleri için belirlenen kriterleri açıklayan İçli, engelli bir bireyin muhtaçlık aylığından yararlanabilmesi için aylık gelirinin asgari ücretin üçte birini geçmemesi koşulu olduğunu aktardı. Bireylerin gelir hesaplamasının hane içi kişi başına düşen ücret üzerinden hesaplandığını belirten İçli, bunun direkt birey üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Engelli bireylere bakım hizmetleri karşılığında hizmet bedeli ödendiğini aktaran İçli, hizmet bedelinin karşılanması için gerekli kriter olarak da engelli bireyin aylık gelirinin asgari ücretin üçte ikisini geçmemesi koşulu olduğunu belirtti. İçli, bakım hizmet bedellerinin karşılanma kriterinin de bireyin kendi aylık geliri üzerinden değil, hane içi kişi başına düşen gelir üzerinden hesaplandığını aktardı.

2022 sayılı yasanın değiştirilmesi için "2022 gelmeden 2022 sayılı yasa değiştirilsin" başlığıyla bir imza kampanyasının başlatıldığını aktaran İçli, devletin belirlediği kriterlerin yanlış belirlenmiş olduğunu vurguladı. "Hane içi kişi başına düşen gelir uygun bir kriter değil, burada bakılması gereken bireyin kişisel geliri olmalı. Çünkü engelli bireyin gelir hesaplaması bu şekilde hesaplanmaya devam edildiği sürece, engelli bireyin geliri olarak hesaplanan sözde para, kişinin eline geçmediği için engelli birey görünmez hale geliyor" diyen İçli, bu doğrultuda gerekli kriterin değiştirilmesini talep ettiklerini söyledi. Başlatılan imza kampanyasında 100 bin imzayı aştıklarını aktaran İçli, imzaların bu ay içerisinde TBMM ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na ileteceğini aktardı.

'Engellilere yapılan ayrımcılık sınıfsaldır'

Engellilik ve yoksulluğun ikiz kardeşler olduğunu ve bu iki olgunun aynı madalyonun iki farklı yüzü olduğunu söyleyen İçli, engelli olmanın sınıfsal bir olgu olduğunu aktardı. Engellilerin dine ve etnik kökene bakılmaksızın ayrımcılığa uğradığını belirten İçli, engellilere yapılan ayrımcılığın sınıfsal olduğunu vurguladı.