Suriyeli komünistler: Tepkiler haklı ama eylemler kışkırtılıyor

Suriye'nin iki komünist partisinden biri olan Suriye Komünist Partisi (Bağdaş)'ın Dış İlişkiler Sorumlusu Hani Cibara, ülkedeki eylemlerde halkın dile getirdiği taleplerin haklı olduğunu, ancak özellikle bazı kentlerde eylemlerin emperyalizm tarafından bilinçli olarak kışkırtıldığını söylüyor.

soL: Suriye’de protestolar nasıl başladı?
Hani Cibara: Olaylar güneyde bulunan Dera kentinde yaşları 15 ile 17 arasında değişen birkaç gencin tutuklamasıyla başladı. Tutuklamalar kentte infiale neden oldu. Güvenlik güçlerinin olaya yanlış müdahalesiyle olaylar büyüdü ve ölenler de oldu. Büyüyen protestolarda halk, haklı taleplerini dile getirmeye başladı. Örneğin maaşların yükseltilmesi, mazot fiyatının düşürülmesi, idari fesat ve yolsuzluklara son verilmesi ve kötü yaşam şartlarının düzeltilmesi için seslerini yükseltmeye başladılar. Protestoların yayıldığı şehirlerin yapısına bakıldığında da, eylemleri hükümetin izlediği liberal ekonomi politikasından kaynaklandığı ortaya çıkıyor.

"LAZKİYE'DE ETNİK ÇATIŞMA KIŞKIRTILDI"

Hangi kentlerdi bunlar?
Eylemler ekonomik durumları iyi olan şehirlere pek sıçramadı. Eylemlerin yayıldığı Dera, Banyas, Lazkiye gibi şehirlerin her birinin kendine has bir sosyoekonomik yapısı var, ve buralarda dile getirilen talepler de bu ihtiyaçlar doğrultusunda oldu. Tarım bölgesi olan Dera’da mazot fiyatlarının düşürülmesi baş talep oldu. Banyas bir sahil kenti, uzun yıllar boyunca bu kente yatırım yapılmadı, burası ihmal edildi ve şimdi kentte büyük bir işsizlik sorunu var. Burada kötü yaşam koşullarına karşı eylemler yapıldı.

Lazkiye kentinde ise etnik-toplumsal sorunlar üzerinden bir Sünni-Alevi çatışması yaratılmaya çalışıldı. Hemen eklemek gerekir ki, Lazkiye’deki eylemlerin bir etnik çatışmaya dönüşmesi noktasında dış etkenler önemli rol oynadı. Bu hususta ciddi bulgular var.

Dördüncü şehir Humus’un ise durumu faklı. Şehrin valisi halk tarafından istenmiyor. Kenti bir diktatör edasıyla yöneten bu vali, aynı zamanda bulaştığı yolsuzluklarla tanınıyor. Humus’ta yapılan eylemlerde en çok atılan slogan “Halk Vali’yi istemiyor” idi.

Halep, Tartos, Süveyde, Haseki gibi diğer büyük kentlerde eylemler yapılmadı. Bunun birincil sebebi, bu kentlerde yaşam şartlarının daha iyi olması. Şam’da ise bazı kenar mahallerinde dağınık eylemler yapıldı ve bunlar pek kitlesel değildi.

Yapılan eylemlere toplumun hangi kesimleri katılıyor?
Yaşları 18 ile 50 arasında değişen, genelde çiftçiler ve ekonomik durumu kötü olanlar katıldı. Fakat eylemlerde orta tabaka, hatta orta üst tabakadan insanlar da vardı.

Hükümet, eylemler karşısında istifa etti. Partiniz de hükümeti destekliyordu. Nasıl açıklama gerek hükümetin istifasını?
Hükümet eylemlere yanlış müdahaleler yaptı. Gösterilen tepkileri azaltmak adına bazı kararlar alındı, fakat bunlar kısmen başarıldı. Maaşlara %25 zam yapıldı, olağanüstü halin kaldırıması için çalışmalar yapıldı, ki biz de bu adımları destekliyoruz. İkâmet hakkına sahip olup vatandaş olmayan Kürtlere vatandaşlık hakkı verileceğine söz verdi.

KÜRTLER'İN VATANDAŞLIK HAKKI BİLE YOKTU

Neydi Kürtler’in durumu daha önce?
Ülkede 1962 yılında yapılan nüfus sayımından sonra doğan Kürtlere sadece ikâmet hakkı verilmekteydi. Bu durumda yaklaşık 250 bin Kürt var. Bu sayı, ülkedeki toplam Kürt nüfusunun yaklaşık yüzde 15-20’sine tekabül ediyor.

Peki niye yetersiz kaldı hükümetin adımları?
Eylemler başlayıncaya kadar, hükümetin daha önceki dönemlerde verdiği vaatler hayata geçirilmedi. Vatandaşa daha iyi yaşam şartları sunulamadı. Bazı resmi kurumların başındaki kişiler arasında yolsuzluklar had safhaydı. Bunlar eylemlerde büyük etkenler oldu.

PARTİNİN TALEPLERİ LİBERAL EKONOMİYE KARŞI

Suriye’deki gelişmelere partiniz nasıl bakıyor?
Bizim isteklerimizin başında, bazı liberal ekonomik kanunların gözden geçirilmesi talebi geliyor.

Bunlardan ilki parasız sağlık sigortası hakkı. Eskiden Suriye’de sağlık hizmetleri parasızdı, fakat artık sağlık parayla. İkincisi, mazot fiyatlarının düşürülmesi. Çiftçilerimiz yüksek mazot fiyatlarından çok etkileniyorlar. Üçüncüsü, elektrik kurumunun özelleştirilmemesi. Dördüncüsü, sermayeye devredilen cep telefonu şirketlerinin yeniden kamulaştırılması. Beşincisi ise kaynağı belli olmayan yabancı sermayenin ülkeye girişinin engellenmesi.

Emperyalistlerin dışarıdan Suriye’nin içişlerine müdahale anlamına gelecek hamleler yaptıkları görülüyor. İçeride de bir “dış müdahaleye” tanık oluyor musunuz?
Biz yapılan eylemlere katılmadık. Şuna açıklık getireyim: Siyonizm ve ABD emperyalizminin, onlara karşı duran Suriye’deki iktidarı alaşağı etmek için faaliyet yürüttüklerine meydanlarda tanık olduk. Bu konuda ciddi bulgularımız vardır.

İstikrarsızlık ve huzursuzluğu ileri boyuta taşımaya yönelik faaliyet yürüten ve bundan maddi olanak sağlayan, kanıtlarla birlikte yakalanan yabancı şahıslar var. Ülke çapında yazılı/görsel medyada bunlar teşhir ediliyor.

Yine de biz Suriye’deki medyayı oldukça kusurlu buluyoruz. Şu an yaşananları uluslararası kamuoyuna ulaştırmak daha önemli. Emperyalizmin ülkedeki durumu kaşımak için yaptıkları dünyaya anlatılmalı.

Emperyalizm karşımaya çalışıyor ama, bu kadar kişi nasıl sokağa döküldü? Eylemcilerin haklı tarafları yok mu?
Daha ileri bir demokrasi ve daha iyi yaşam koşullarına sahip olma taleplerinde eylemciler elbet haklılar. Yaşamın standardının yükseltilmesi, mazot fiyatının düşürülmesi, temel besin maddelerinin fiyatlarının hükümet tarafından yeniden desteklenmesi, olağanüstü hal yasasının kaldırılması, Suriye’de yaşayan 250 bin Kürt’e vatandaşlık hakkı sağlanması, özgür basın talebi... bütün bu isteklere hak veriyoruz, bunları destekliyoruz ve savunuyoruz.

Dediğim gibi, hükümet bunların bazılarında adımlar attı, bazılarında atmaya hazırlanıyor. Kimi ekonomik kanunlarla ilgili düzeltmeler yapılacağı bizzat Beşar Esad tarafından halka bildirildi. Ama biz, az önce söylediğim gibi, daha ileri adımlar atılmasını savunuyoruz. Özellikle sosyal güvenlik ve özelleştirme gibi konularda liberal ekonomik yasalara karşı çıkıyor ve bunların değişmesini talep ediyoruz.