Ortacılıktan son ütücülüğe: Tekstilde çocuk işçiler!

Çocukların işçi olarak sömürülmesi gerçeği iş dünyasının bilinen gerçeklerinden... Türkiye'de patronlar son yıllarda Suriyeli çocuk işçileri de çalıştırıyorlar... Beyoğlu'nda Örnektepe Mahallesi'nde yaşayan Suriyeli bir ailenin 16 ve 21 yaşındaki oğulları, çocuk işçi olarak yaşadıklarını soL'a anlattı.

Söyleşi: Neriman Keske

İstanbul Beyoğlu’nda Örnektepe Mahallesi'nde yaşayan 5 çocuklu Suriyeli bir ailenin hikayesi bu... 

Türkiye’deki pek çok göçmen aileden yalnızca biri… İşin bir boyutu göçmenlik, bir boyutu çocukların uzun saatler ve ağır koşullarda çalıştırılması… Sömürü çarkları kimileri için daha hızlı dönüyor, bu bir gerçek. Öte yandan işçi sınıfının en eşitsiz ve korumasız bölmeleri din, dil, ırk ayrımı gözetilmeksizin bu çarkın içinde hapsolmuş durumdalar, bir çıkış yolu arıyorlar.

Aileden Türkçeyi en iyi  bilen, biri 21, diğeri 16 yaşında olan iki kardeşle sohbet ettik, çalışma koşullarını soL'a anlattılar.

Ne zamandan beri Türkiye’desiniz?

Mustafa (21): 2-2,5 senedir.

Geldiğinizde hiç Türkçe biliyor muydunuz?

Mustafa: Az biliyorduk. Burada öğrendik.

Evde kaç kişi yaşıyorsunuz?

Ali (16): 5 kardeş, bir de anne var, 6 kişiyiz.

Baban burada mı?

Ali: Baba yok, Suriye’de.

Geldiğinizden beri hep tekstilde mi çalıştınız peki?

Ali: Evet

Diğer kardeşleriniz kaç yaşlarındalar?

17 var, 19 var, 14 var.

Okula gidemiyorsunuz değil mi hiçbiriniz?

Ali: Yok.

Vatandaşlığınız var mı?

Mustafa: Yok.

Ne kadardır aynı yerde çalışıyorsunuz? Yoksa sürekli değiştiriyor musunuz çalıştığınız yeri?

Ali : Değiştiriyorum.

Neden?

Ali: İşten çıkarıyorlar.

Neden çıkarıyorlar? Paranızı mı vermiyorlar?

Ali:  Veriyorlar ama az.

Ne kadar para kazanıyorsun?

Ali: Mesela ben ortacı olarak çalışıyorum, 200 alıyorum.

Sen ne iş yapıyorsun? Sen de mi ortacısın?

Mustafa: Yok, ben son ütücüyüm. 450 alıyorum.

Diğer kardeşleriniz?

Mustafa: Onlar da ortacı.

Onlar ne kadar para alıyorlar?

Mustafa: 200-250 lira.

Sen ortacı olarak başlayıp sonra mı son ütücü oldun?

Mustafa: Evet, ortacı başladım, sonra son ütücü.

Sen de mi öyle olacaksın?

Ali: Ben daha olmadım ama olacağım.

Paranızı vermemezlik ediyorlar mı?

Ali: Bazen vermiyor, bazen az para veriyor. Kalanını sonra veririm diyor.

Veriyor mu peki sonra?

Ali: Yok vermiyor.

Peki hiç denetlemeye geliyorlar mı? (Anlaşılır olmak için açıyoruz) sigorta, devlet, dernek falan?

Ali: Denetim hiç yok, gelmiyorlar.

Peki hiç iş kazası geçirdin mi çalışırken? (Anlayamıyor) Elini kestin mi, düştün mü, elini yaktın mı?

Ali: Yok.

Burada başka Suriyeli var mı yaşayan?

Mustafa: Var, çok var.

Onlar da tekstilde mi çalışıyorlar, başka iş de yapıyorlar mı?

Mustafa: Burası hep tekstil.  Başka iş yok zaten burada. İnşaat falan az.

Sabah kaçta başlıyorsun?

Ali: Sabah sekiz buçukta.

Öğle yemeği veriyorlar mı?

Ali: Evet 1 saat izin veriyor ama yemek vermiyor.

Yemeği kendiniz mi alıyorsunuz?

Ali: Eve geliyoruz, evde yiyoruz.

Akşam kaçta bitiyor iş?

Mustafa: Akşam yedi buçukta bitiyor.

Ali: Ben çoğu zaman dokuza kadar kalıyorum.

Cumartesi de çalışıyor musunuz?

Ali: Öğleye kadar.

Diyelim ki sabah 8.30’da yetişemedin işe, biraz geç gittin. O zaman noluyor?

Ali: Bağırıyorlar.

Peki mesela diyelim ki yanlış kumaşı, yanlış ipi getirdin. O zaman nasıl davranıyorlar?

Ali: Bağırıyorlar.

Çalıştığınız yerde Suriyeli olmayan başka çocuk var mı? Çocuklar hep Suriyeli mi?

Mustafa: Suriyeli az var, Kürt çocuklar var. Türk çocuklar da var.

Peki hiç hasta oluyor musunuz? İzin veriyorlar mı istediğinizde?

Ali: Evet, veriyor ama o günün parasını kesiyor. 1 saat gitmesen bile saatlik kesiyor.

Anneniz çalışıyor mu peki?

Mustafa: Anne evde.

İş bulamadığı için mi çalışmıyor peki?

Ali: Burada biraz çalıştı, boncuk yaptı evde. Ama eskiden.

Tekrar Suriye’ye dönmek istiyor musunuz, yoksa kalacak mısınız burada?

Ali: Dönmek istiyoruz.

Burada da haftanın 6 günü çalışıyorsun, paranı alamıyorsun. Hangisi daha iyi?

Ali: Burası biraz daha iyi. Çünkü orada savaş var.

Savaşı kim çıkardı peki?

Mustafa: IŞİD. O geldi, bizi yerimizden çıkardı.

Baban ne iş yapıyordu?

Ali: Bakkal.

Yaşıyor mu? Görüşüyor musunuz?

Ali: Evet yaşıyor, telefonda görüşüyoruz.

Burada devlet size yardım ediyor mu? Gelip ilgileniyorlar mı?

Mustafa: Geliyor, bakıyor, sizin ev güzel diyor, yardım vermiyorlar.

Başka yardım alan var mı peki komşularınızdan?

Mustafa: Evet var. Çocuklar çok küçük. En büyüğü 10 yaşında. O yüzden yardım veriyorlar.

Yani çalışamıyorlar diye yardım veriyorlar değil mi?

Mustafa: Evet.

Başka neler yapıyorsunuz? Boş günde napıyorsunuz mesela?

Ali: Evdeyiz. Televizyon izliyoruz. Telefonda internet var.

Dışarı çıkmıyor musunuz hiç? Geziyor musunuz?

Ali: Bazen geziyoruz.

ÇOCUK İŞÇİLİK GERÇEĞİ SURİYELİLERLE SINIRLI DEĞİL

Türkiye’de çocuk işçilik gerçeği yalnızca Suriyeli çocuklarla sınırlı değil elbette... 

18 yaş altı pek çok genç ve çocuk ailenin gelirine katkı sağlamak için okula gitmek yerine her gün işe gidiyor. Gerçekte olan ise kıyasıya bir hayatta kalma mücadelesi. Savaş mı daha iyi, günde 13 saat çalışmak mı?

Yoksa başka bir seçenek mümkün mü?