Libya'da Ulusal Geçiş Konseyi'nin Genelkurmay Başkanı olan Abdülfettah Yunus'un öldürülmesinden bu yana muhalifler arasındaki çelişkiler giderek artıyor. Son olarak 17 Şubat Devrimi Koalisyonu hareketi, bir liste yayınlayarak Konsey yönetimindeki bazı isimlerin istifasını istedi.
28 Temmuz Perşembe günü General Abdülfettah Yunus'un ölümü duyulduğunda Konsey lideri Mahmud Celil önce Kaddafi güçlerini suçlamış, fakat sonradan Konsey, Abdülfettah'ı kendi içlerinden İslamcı bir grubun öldürdüğünü açıklamıştı.
Bu cinayet hem Libya'ya yönelik saldırının parçası olan Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ülkelerin tanıdığı Ulusal Geçiş Konseyi'nin meşruiyetine büyük damga vurdu, hem de Libya muhalefeti arasındaki ayrılığı perçinledi. Abdülfettah cinayetinden iki gün sonra muhalefet askerlerinin, muhalefetin parçası olan yapılardan El Nida Tugayı'nın kampını basması sonucu 4 kişi ölmüş, 6 kişi yaralanmıştı.
Artık siyasi ayrılıklar da giderek genişliyor. Kaddafi'ye karşı muhalefetin başlangıcında büyük rol oynayan etkili isimlerin kurduğu 17 Şubat Devrimi Koalisyonu grubu, muhalefet saflarındaki görevlendirmelerin yeniden yapılmasını istedi. Grup, Çarşamba gecesi yayımladığı açıklamada aralarında Konsey Başkan Yardımcısı, Savunma Bakanı, bakan yardımcısı ve hakimlerin de bulunduğu bazı isimlerin görevden alınmasını talep etti.
Açıklamada bu grubun, Abdülfettah Yunus'un ölümüyle bağlantısının da soruşturulması istendi. Konsey'in Petrol ve Maliye Bakanı Ali Tarhuni, Yunus'un ölümüne dair yaptığı açıklamada cinayetin arkasında Ubeyde İbn Cerrah Tugayı isimli El Kaide'yle bağlantılı grubun bulunduğunu söylemişti. Fakat 17 Şubat Devrimi Koalisyonu'nun açıklaması, Yunus cinayetinde Konsey yönetiminin tepesine kadar uzanan bir grubun da parmağı olduğunun, muhalefet içerisinde düşünüldüğünü göstermiş oldu. Gelinen nokta, Yunus cinayetinin etrafındaki sır perdesini genişletirken, Yunus'un bir iç hesaplaşmaya kurban gittiğini bir kez daha kanıtladı.
Koalisyon'un istifasını istediği isimlerin bir diğer özelliği ise, Konsey'in düzenli ordusundan ayrı, kendilerine bağlı silahlı tugayları bulunması. Libyalı muhalifler, tüm silahlı kuvvetleri tek çatı altında toplamaya çalışmalarına rağmen, askeri gücün yüzde 10'unun düzenli ordu dışında kaldığını söylüyor. Oranın aslında yüzde 10'dan daha yüksek olduğu düşünülüyor. Koalisyon'un Yunus cinayetiyle ilgili soruşturulmasını istediği grup, işte bu askeri gücün bir kısmına hükmediyor. Koalisyon, açıklamasında bu gücün de dağıtılmasını savundu.
Kaddafi'nin oğlundan şaşırtıcı açıklamalar
Muhaliflerin arasındaki bu siyasi ayrılıklar, Libya'nın toplumsal yapısına egemen olan aşiret farklılıklarıyla da giderek güçlenirken, Kaddafi cephesi de bu ayrılıklara oynuyor. Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi, önceki gün The New York Times gazetesine yaptığı açıklamalarda, muhalefetin parçası olan radikal islamcı bir yapıyla uzlaştıklarını, onlarla birleşip laikleri tasfiye edeceklerini ve ülkeyi şeriatla yöneteceklerini söyledi.
Şimdiye kadar yüzü batıya dönük, liberal-demokrat bir siyasi çizgi izleyen Seyfülislam Kaddafi'nin bu şaşırtıcı açıklamaları, (video önündeki hal ve tavırlarıyla birlikte de düşünüldüğünde) babasındaki "delilik" potansiyelinin en azından bir kısmının kendisinde de bulunduğu gerçeğinin dışında, Kaddafi yönetiminin de muhaliflerin arasını açmaya çalıştığını gösterdi.
Kaddafi'nin bir diğer oğlu öldürüldü
Libya’da NATO’nun düzenlediği bombardımanda Libya lideri Muammer Kaddafi’nin oğullarından birinin öldüğü iddia edildi. Muhaliflerin sözcüsü Muhammed Zevavi, NATO uçaklarının başkent Trablus’un 150 km doğusundaki Ziliten bölgesinde gece düzenlediği bombardımanda Libya liderinin oğlu Hamis Kaddafi’nin öldüğünü söyledi.
Zevavi, bu bilginin Muammer Kaddafi’nin komuta kademesine sızan casuslardan sağlandığını ifade ederek, bombardımanda Hamis Kaddafi’nin yanı sıra 31 kişinin öldüğünü söyledi.
NATO güçlerinin nisan sonunda düzenlediği hava saldırısında da Kaddafi’nin en küçük oğlu Seyfül Arab Kaddafi ile 3 torunu öldürülmüştü.
Bir aileyi de öldürdüler
Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir diğer NATO katliamı hakkında ise NATO soruşturma başlattı. NATO uçaklarının bombardımanında Zlitan kentinde bir anne ile iki çocuğu öldürülmüştü. Kaddafi yönetimi, gazetecileri bölgeye götürüp evi ve cenazeleri gösterdi.
(soL - Dış Haberler)