Sosyalizm: Bugün demeyeceksek ne zaman?

Metin Çulhaoğlu bugünkü yazısında Türkiye'de sosyalizmin güncelliği tartışmalarına değindi. Bazılarının ısrarla sosyalizmi erteleme çabalarına dikkat çeken Çulhaoğlu, günümüzde sosyalizm demek için sayısız gerekçenin olduğunu belirtti.

Metin Çulhaoğlu -soL

Sosyalizm: Bugün demeyeceksek ne zaman?

Bu ülkede ne olursa olsun galiba sosyalizmin sırası hiç gelmeyecek…

Sömürü, işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, talan, çevrenin tahribi… Var oğlu var. Sonra kitlesel tepki, halk hareketi, başka bir Türkiye özlemi de var. Ne ararsan var. Ama bütün bunlar varken bir tek şey olmayacak: Sosyalizm.

Neden?

Henüz sırası değil…

“Sosyalist alternatif” mi dediniz, el cevap: Orasını karıştırma şimdi…

Bir alternatif olarak sosyalizmin dillendirilmesinde öteden beri süren “utangaçlık” Haziran Direnişi’nde de görüldü. Epey eskilerde “milli burjuvaziyi” ürkütmemek için sosyalizm dememek gerekiyordu. Sonra demokrasi dendi. Önce demokrasi olmalıydı ki ardından sosyalizm diyebilelim. Derken bugünlere geldik: Barış sürecinde nasıl hassas olmak gerekiyorsa, sokaklara çıkan “orta sınıfları” da sosyalizm gibi laflar ederek itmeyecek bir hassasiyet sergilenmeliydi…

Yarın devrim yapıp sosyalizmi kurmaya koyulsak belki de şu denecektir: “Şunları şunları ürkütmemek için aman kurduğumuz şeyin sosyalizm olduğunu söylemeyelim… İleri evreye hele bir geçelim, o zaman karşılarına çıkıp ‘sürpriz’ deriz…”

* * *

Şaka bir yana, günümüz Türkiyesi’nde adıyla sanıyla “sosyalizm” demek için sayısız gerekçe bulunabilir.

Bir kere, bugün nelerden, hangi olumsuzluklardan yakınılıyorsa, istisnasız hepsinin kapitalizmle ilişkisi düne göre çok daha belirginleşmiştir. İsteyen, çevrenin tahribine, kamusal alanların yağmalanmasına, işsizliğe, kayıt dışı ekonomiye, kredi kartı soygununa ve başkalarına bir de bu gözle bakabilir.
Böyle bir Türkiye’de de sosyalizm demeyeceksek…

İkincisi: Sosyalizm diyenler ve bunda ısrar edenler öyle sanıldığı gibi naif, ütopyacı tipler değillerdir. Sosyalizm dediklerinde muhataplarının hepsinin hemen “a ne iyiymiş tamam o zaman” demeyeceklerini pekâlâ bilmektedirler. Saflarına kazandıklarının dışında kalanlar için yaptıkları, iz bırakmak, deyim yerindeyse akla kurt düşürmektir. Öyle ki, yeri ve zamanı geldiğinde, bıçak kemiğe dayandığında, başka “alternatifler” cazibesini yitirdiğinde “sahi bir de bu vardı” diyebilsinler.

Sosyalizmin saflarına geç katılmanın cezası yoktur…

Üçüncüsü, “altını doldurma” meselesidir.

Kimilerine göre sosyalizm diyenler, dediklerinin altını dolduramadıkları için yanlış yapmaktadırlar.

Diğerlerine göre daha ciddi bir “sorun” sayılabilir.

Ancak, bu “sorunu” da abartmamak gerekir. Bugün Türkiye’de herhangi bir sosyalist, sosyalizm adına ilk elde yapılacakları bir güzel sıralayabilir, bu anlamda dediği şeyin “altını doldurabilir”. Bunun için allame-i cihan olmasına gerek yoktur. Ha, bir de şunun bilinmesi gerekir: Öyle her şeyin altı da bugünden doldurulmaz ne mümkündür ne de gerekli. Bu arada, “toplum mühendisliği” türü eleştirilere meraklı olanlara bir not: Yarının sosyalizmi adına her şeyin altını bugünden doldurmak, o çok yakındığınız mühendisliğinin ta kendisidir.

Sosyalistler temel konularda nettirler, bu konularda yarın ne yapacaklarını bilirler ama “toplum mühendisi” olmadıklarından, halktan öğrenirler, bazı şeylerin altının ancak kitlesel hareketin kendi içinden çıkacak yeniliklerle doldurulacağını unutmazlar.

* * *

Eşitlikçi, özgür, sömürünün olmadığı, kimsenin ezilmediği ve dışlanmadığı, çevreye duyarlı, her tür yabancılaşmanın son bulduğu, halkın kendisinin yönettiği bir toplum istiyoruz…

Güzel.

Böyle bir topluma “sosyalizm” dışında başka hangi ad verilebilir?

“Demokrasi” diyeceklere başka adlar öneriyorum:

Yeter…

Dursun…