Sözün ses ile dansı Dênbejlik

Özkan Öztaş

Blog: Kurdewarî

Sözlü kültür insanlığın ilk kültürel üretim biçimlerinden biri… İnsanlık tarihine bakınca emeğin üretimi ve bunun diğer bireylere aktarımında devreye giren dil ve emeğin dil aracılığı ile başka bireylere aktarımı, aslında insanlığı diğer tüm canlılardan ayırt edici özelliklerden biri olarak karşımıza çıkıyor.  

Yazının insanlık tarihindeki payının diğer zamanlara kıyasla daha az yer edinmesi değil sadece mesele, aynı zamanda sözün her bireyde faklı bir kimlik ve kişilik edinmesi de söze ayrı anlamlar ve değerler yüklüyor.

Milattan yaklaşık 3500 yıl önce insanlık ilk kez yazı ile buluşuyor. Burada ilk göze çarpan özellikler artık özel mülkiyet ilişkilerinin geliştiği ve devlet aygıtının görece daha profesyonel bir döneme geçmesidir. Özel mülkiyetin ilk biçimlerinin gelişmesinin akabinde artı ürünün ve buna sahip olanların hem ayırt edimine hem de ürünün kayıt altına alınmasına vesile oldu yazı. Tabi bir de insanlığın en önemli etkinliklerinden biri olan “kültürün” de üretimi artık daha farklı bir aşamaya geçiyordu.

Aynı zamanda bu dönemde dünyada bir yandan yazılı kültür yerleşik hale gelirken sözlü kültürün etkisi de devam ediyordu.

Söz, yazıya göre etkisini kaybetse de gizemini ve kıymetini korudu yüz yıllardır. Dünyanın pek çok yerinde rast geldiğimiz bu durum Ortadoğu’da daha farklı anlamlara kavuşuyordu. Mezopotamya’da sözlü kültürün, yazılı kültüre kıyasla kıyasıya tutuştuğu kavgada yengisini elde edemese de kaybettiğini de söylemek güç olacaktır.  Sözlü kültür ve üretimi masallarıyla, hikâyeleriyle ve anlatılarıyla Mezopotamya’da daima canlı ve üretken kalmayı bilmiştir.

Dengbêjlik de bunlardan biridir.

Dengbêjler hem sözlü edebiyatın devamlılığını sağlamış hem de sözlü tarihin hafızası olmuşlardır. Anlattıkları hikâyeler ve olaylar geçmişin sesini günümüze taşımıştır.

Dengbêj kelimesi, Kürtçede deng (ses) ile bej (söz) kelimelerinden oluşur. Bu kelime, “sözün bir ahenkle (ses değeri ile) icra edilmesini sağlayan kişi” anlamında kullanılmıştır. Dengbêjler genel olarak okuma yazma bilmeyen, sözlü kültürün özellikleri ve değerleriyle yetişmiş, yaşadığı toplumun koşullarını, çelişkilerini iyi bilen, güçlü bir belleğe sahip, ses ve söze biçim verirken onu estetize edebilen, Kürt halk hikâyelerini ezgi ile yoğuran, hünerini dinleyici topluluğu karşısında icra eden anlatıcılardır.

Bununla birlikte Denbêjlik Kürtlere özgü bir hikâye anlatma geleneğidir. Bu bağlamda ele alındığında Kürdistanidir.

Denbêjliğin sözlü kültürdeki yeri
Denbêjlik bazen enstrümanla bazen de enstrümansız olarak bir konuyu ezgilere ve seslere bezeyerek anlatma geleneğidir ve dünyada farklı isimlendirmelerle, biçimlerle de kendisini göstermiştir. Aşık ya da ozan geleneğinin Kürdistani biçimidir.

Örnek olarak Dengbêj anlatılar ile Batılı ozanların anlatıları birbirine benzemektedir. Bu benzerliği sağlayan şey şüphesiz üretim ilişkilerinin ve etkinliklerinin benzerliğidir.

Kadim Yunan kültüründe önemli bir yere sahip olan Homeros ile Dengbêj Evdalê Zeynike arasındaki benzerlik yakın coğrafyalarda yaşamış olmalarından ziyade benzer toplumsal koşullardan beslenmelerinden kaynaklanır. Savaşlar, dermansız hastalıklar ve ezen-ezilen ilişkisi benzer şeyleri benzer biçimlerle ifade etmeyi sağlamıştır.

Sözlü kültürün bir diğer farklı biçimi olarak dengbêjlik, Türk kültüründeki Aşıklık geleneğinden farklı olarak enstrüman olmadan (da) icra edilir. Anadolu Aşık geleneğinde (Ermenilerdeki aşuk geleneğine benzer olarak) saz ile icra edilen sözlü anlatımın dizeleri sınırlı ve çok uzun değildir. Ancak Dengbêj geleneğinde bazen binlerce satıra yansıyacak kadar peşi sıra uzayan kelimeler ile anlatılır eyleyicinin anlatıları. Bu haliyle Homeros’a daha çok benzer örneğin.

Bugün Homeros deyince akla gelen İlyada ve Odysseia’nın yazılı olmasından ötürü karşılaşılan mukayese güçlüğüdür. Burada bu eserlerin eyleyenlerinden yıllar sonra yazıya geçirildiğini ihmal etmemekte fayda var. Belki de ünlü dengbêj Şakiro’nun anlatılarının henüz yazıya geçirilmemiş olmasıdır mukayesedeki güçlük, meseleyi tersinden ifade edince.

Denbêjliğin ve Dengbêjin özelliği
Üstüne onlarca kitap yazılmış ve makaleler üretilmiş bir konuyu burada birkaç paragrafta yeteri kadar özetleyebilecek olmak pek mümkün değil. Ancak genel hatlarıyla Denbêjliğin kimi özelliklerine değinmek gerekecektir.

Denbêjler anlatılarında tarihi, siyasi, lirik, didaktik ya da gündelik yaşamda dair konuları işlerler. Bazen bir “kız isteme” ritüellerinin ayrıntıları incelenirken bazen de bir savaş konusu olabilir anlatının. Örnek olarak geleneksel Kürt anlatısı olan Dımdım kalesinin savunması ya da bir yiğit kişinin sevdası Dengbêjin anlattığı konu olabilir.

Denbêjlik bir meslek midir tartışılır ama denbêjlerin başka mesleklerinin olmaması karakteristik özelliklerindendir. Bazen bir kuru ekmek ve bir tas su ile kilometrelerce yürüyüp ev ev, köy köy gezen dengbêjlerin yırtılan ayakkabılarını bezle bağlayarak yollarına devam ettikleri söylenir.

Anlattıkları hikâyeler yarıda kalınca ertesi gün devam eden dengbêjler, radyo teknolojisinden yüz yıllar önce sundukları “arkası yarınlarla” insanların ilgi odağı olmuşlardır.

Soğuk ve uzun kış gecelerinde bir eve toplanan köy ahalisinin en önemli sosyal aktivitelerinden biri olmuştur sözün ustaları. Öncesinde gezdikleri köylerin bereketini veya kuraklığını, dürüstlüğünü ya da namertliğini, düşmanın haşmetini ya da dostun azametini anlatarak dış dünyadan aktarımlarda bulunurlardı.

Onca emeği ve çabayı hiçbir zaman para karşılığı gözeterek yapmazlar dengbêjler. Bu cefakâr yanları ile sevilir sayılır el üstünde tutulurlar toplum içinde.

Dirok û Cirok Vveya toplumsal bellek
Hint-Avrupa dil ailesi arasında yer alan Kürtçenin kimi özellikleri açısından kıyası da tahmin edileceği üzere yine Hint-Avrupa dil ailesi ile yapılmaktadır.

Dengbêjlerin günlük yaşamda yer edinen anlatılarının birçoğunun tarihsel ve siyasal bağlantıları olduğuna şüphe yok. Örnek olarak bir “kız isteme ritüelinden” boş dönen bir gencin toplumsal koşullarına dair göndermeler ve işaretlemeler sosyal organizasyonların nasıl kurgulandığına veya ekonomik ilişkilerin örüntülerine dair tabakalaşmayı okumak pekâlâ mümkün. 

Esasında sözlü edebiyatta anlatılan veyahut aktarılan her şey, siyasal sonuçları ve tarihsel olayları kapsamaktadır. Güncel olan her şeyin tarihsel ve politik sonuçları olduğunu hesaba katacak olursak dengbêjlerin etkinlikleri farklı bir önem kazanıyor. Eski Yunan’da bir tragedyaya da benzetebiliriz bu durumu.

Dengbêjlerin anlatıların önemli bir kısmını Cîroklar oluşturur. Yani hikâyeler. Cirok Kürtçede hikâyeye denk düşer. Dirok ise tarih demektir Kürtçede. Dirok ve Cirok bağlantısı tesadüf ya da anlamsız değildir. Anlatısal olan her şeyin aynı zamanda tarihsel olması bu sürecin kıymetli yanıdır. Tıpkı İngilizcede olan History-Story bağı gibi Dirok-Cirok da anlatı ve tarih kavramlarının benzeyen yanlarına dair göndermelerdir.

Dengbêjliğin Kürt Edebiyatına katkısı
Bugün Kürt edebiyatının en önemli ürünleri ve kilometre taşları dengbêj anlatılarının günümüze matbu olarak ulaşmasının sonucudur demek yanlış olmaz diye düşünüyorum. Ahmedê Xanî’nin bir denbêj anlatısı olan Mem Alan efsanesini yeniden yazarak Mem û Zin olarak bize ulaştırmış olması bunun en güzel örneklerinden biridir. Bugün Kürt edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Mem û Zin aynı zamanda Kürtlerin ilk dil be ulusal birlik vurgusunun geçtiği eserler arasındadır.

Dımdım, Siyaben û Xece ve bir daha nicesi denbêjlerin nefesinden süzülür ve günümüze aktarılarak gelir. Bir uğrakta yazıya geçirilen bu eserlerin sayesinde dengbêjlerin yolculukları, anlatıları ve hayal dünyaları da ölümsüzleşir.

Devlet aygıtı, dilin kurumsallığı ve Denbêjlik
Yüz yıllar boyunca bir devlet aygıtından yoksun olan Kürtler için denbêjliğin ayrı bir önemi bulunmaktadır. Bugün konuşulan dildeki kelimelerin yöresel olmaktan çıkmasının nedenlerinden biri medya iken geçmişte o yörenin kelimelerini farklı diyarlara götüren denbêjlerdi. Bu aynı zamanda devlet tarafından sübvanse edilen herhangi bir dil kurumuna sahip olmayan Kürtçenin kelime dağarcığını genişleten özelliklerden biri olmuştur.

Aynı zamanda Kürtçenin yasaklandığı ve yazılı olarak o dili konuşanlara ulaşmasının engellendiği yıllarda Kürt dilinin kitabı, gazetesi, televizyonu, radyosu olmuştur denbêjler.

Sözün en önemli eyleyicisidir denbêjler. Dünden bugüne, bir mirasın taşıyıcısı oldular. Sözün sesle dansının üstatlarıdır.

Ve hep öyle kalacaklarından şüphe yok…


Katkı ve Önerileriniz İçin: [email protected]