Google’ın yeni gizlilik sözleşmesi: Daha fazla kişisellik mi, daha fazla gözetlenmek mi?

Arama motoru Google, kayıtlı kullanıcıları için yeni bir gizlilik sözleşmesi kabul etti. Buna göre Google’ın herhangi bir hizmetine kullanıcı olarak giriş yapanlar, Google tarafından takibe alınabilecek. Şirket bunun "işleri kolaylaştıracağını” söylerken, birçok kimse özel hayatın gizliliğinin ihlalinden çekiniyor.

Google, geçtiğimiz ayın sonunda yeni bir gizlilik sözleşmesini kamuoyuna duyurdu. Buna göre, Google kendi kullanıcılarının bilgilerine göre, onlara uygun reklamlar seçecek, buna uygun hatırlatmalar hazırlayacak ve genel anlamda kullanıcı tecrübesini tekil kullanıcılara uygun ve daha kolay hale getirecekti.

Konunun duyulmasının ardından itirazlar da başladı. Aslında Google’ın önceki gizlilik sözleşmelerinde de benzer itirazlar yükseliyordu: Kişisel bilgilerin saklanması, bazı örneklerde bunların satılarak gelir kaynağı haline getirilmesi, hükümetlerle işbirliği vs.

Yeni sözleşme ile birlikte anonim olmak gittikçe zorlaşıyor. Google’ın itirazlara yönelik en önemli savunması, Gmail, Youtube gibi Google hizmeti kullananların, ancak kullanıcı adlarıyla giriş yaptıklarında bu sözleşmeye tabi tutulacak olmaları. Dahası, şirkete göre, kişiler kendi hesaplarına dair özelleşmiş ayarlar kullanabilecek, Gmail Chat’teki sohbet hafızasını ya da “çerezleri” silebilecek.

Ancak burada önemli olan nokta, Google’ın artık bu cihaz bilgilerini de kaydedecek olması. Ayrıca, Android cihazlar kullanan kullanıcılar, teorik olarak kullanıcı girişi yapmadan internet erişimi sağlıyor olabilseler de, pratikte bu geçerli olmuyor. Bu cihazları kullananlar genellikle Gmail hesaplarına giriş yapmış oluyorlar. Google’ın söylediği de tam olarak bu: Kullanıcı adıyla giriş yapanların kişisel bilgileri takip edilecek ve kaydedilecek.

Nasıl olacak?
Google’ın yeni gizlilik sözleşmesi şu örnekteki gibi çalışacak: Diyelim ki herhangi bir Google hesabından çevrimiçi oldunuz ve bir saat boyunca Google’dan kırmızı havuç hakkında araştırma yaptınız. Bundan sonra, örneğin Youtube’a kullanıcı girişi yaptığınızda, size kırmızı havuçla ilgili videolar tavsiye edilecek, kırmızı havuç hakkındaki reklamlar ve size en yakın kırmızı havuç alabileceğiniz yerler de cabası olacak!

Tabii bu biraz “marjinal” bir örnek. Takviminize kaydettiğiniz bir toplantı ya da buluşma da Google’ın bilgisi dahilinde oluyor. Google, görünürde size bu toplantınıza dair bildirimde bulunma, gideceğiniz güzergahları belirleme gibi “işlevsel” önerilerde bulunuyor. Ancak bu bilgileri paylaşmaktan vazgeçme şansınız pek bulunmuyor.

Aslında Google’ın yeni gizlilik sözleşmesi, kağıt üzerinde yeni bir şey getirmiyor gibi görünüyor. Oysa pratikte, “daha işlevsel reklam” amacıyla kişisel bilgilerin kontrolü daha kolay hale geliyor. Dahası bu durum, “isteyen istediği bilgiyi verir” denilerek meşrulaştırılıyor. Oysa kullanıcıların birçoğunun kendisi hakkında hangi bilgiyi verdiğine dair bir fikri yok. Gmail de bir ara kullanıcılarından telefon numaralarını toplamıştı. Bu bir zorunluluk değildi, ama milyonlarca insanın telefon numaralarını Gmail’e verdiğini tahmin etmek de güç değil.

ABD Kongresi’nden 8 senatör de, Google’a bir mektup yazarak, yeni sözleşmenin kişisel güvenliği daha anlaşılmaz hale getirip getirmediğinin açıklanmasını istedi. Senatörler, bilgilerin nasıl toplandığını ve ne şekilde kullanılacağını da sordular.

Biri bizi gözetliyor mu?
Google doğal olarak suçlamaları reddediyor. Güvenlik sözleşmesine dair kişisel bilgilerin satıldığı, kullanıcıların kişisel bilgilerini kontrol etmelerinin zorlaştığı, kendilerinin e-mailleri okuduğu vb. soruları “efsane” olarak nitelendiren Google, kendisinin güvenli olduğunu ve kişisel bilgilerin üçüncü kişilerin eline geçmeyeceğini savunuyor.

Oysa kullanıcılara özel reklam için kullanıcıların hesap hareketlerinin ve internet kullanımlarının gözetim altına alınması, bir tür elektronik istihbarat olanağı sağlıyor. Firma/şirket, kullanıcısına kişisel olarak uygun reklam verip isteklerine uygun ürünler pazarlarken, onu aynı zamanda takip ediyor. Servislerin kişiyi, alışkanlıklarını, gezdiği siteleri, “nickname”lerini bilmesi tabii ki kullanıcıya daha akıllıca servis verme imkanı veriyor. Ancak aynı zamanda bu kişinin her adımının da kaydedilmiş olması anlamına geliyor. Yani hem mal satmak için reklam yapacakların yararına hem de kişilerin hareketlerini takip eden hükümetlerin...

(soL - Dış Haberler)