Öğretmenler atama bekliyor: Mehmet Şimşek ne kadarına izin verecek?

Yüz binlerce öğretmen atama beklerken gözler Mehmet Şimşek’in kaç atamaya izin vereceğinde. Atama bekleyen öğretmenlerden biri de KPSS'de ilk 100'e giren Mehmet Yılmaz. Onunla bu süreci konuştuk.

Burcu Günüşen

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bugün bakanlarıyla yapacağı toplantının ardından öğretmen atamalarına ilişkin bir açıklama yapması bekleniyor.

2023 KPSS sonuçları geçen 25 Ağustos’ta açıklanmasına karşın atama takvimi halen ilan edilmiş değil ve bu arada 2024 KPSS için de başvurular başladı.

500 binin üzerinde atama bekleyen öğretmen atanıp atanmayacağını henüz bilmediği için bu yılki KPSS’ye de başvuru yapamıyor.

2009’dan itibaren özel sektörde çalışan matematik öğretmeni Mehmet Yılmaz* da bu öğretmenlerden biri. 

Eşinin işi nedeniyle İstanbul’daki çalıştığı özel okuldan ayrılıp başka bir ile yerleşen Yılmaz öğretmenlik mesleğine kamuda devam etmek istiyor. KPSS’de kendi branşında ilk 100’e girmeyi başaran Yılmaz atanıp atanmayacağınıysa bilmiyor. Çünkü branşında kaç öğretmen ataması yapılacağı belirsiz, bir de kaldırılacağı sözü verilip halen kaldırılmayan mülakat aşaması var.

AKP genellikle öğretmen atamaları takvimini seçimler öncesinde denk getirse de bu yıl bunu yapmadı. Öğretmen Yılmaz bunun sebebinin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uluslararası fonlara verdiği kamuda istihdamı azaltma sözünün bir sonucu olduğunu düşünüyor. 

Yılmaz bize öğretmen atamalarındaki sorunun neden katlanarak bu noktaya geldiğini anlattı.

Bugün öğretmen atamalarına ilişkin takvimin açıklanması bekleniyor. Öğretmenlerin beklentisi ne?

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, daha önce “Kasım (2023) ayında atamayı yapacağız” demişti. İhtiyaç ne kadar diye sorulunca “68 bin görünüyor” demişti. O nedenle 68 bin atama yapılması beklentisi var öğretmenlerin.

Atamalar her sene yapılıyordu aslında. Normalde rutini şöyle: Sınav olur Haziran-Temmuz. Eylül ayında öğretmenler göreve başlamak üzere atamalar açıklanırdı. Her yıl Eylül ve ihtiyaç olursa Şubat ayında atama yapılırdı. 

Genelde öğretmen atamalarını seçim öncesine denk getirerek onun reklamını yapma planları oluyor. Geçen yıl da öyle yaptılar. Beklettiler öğretmenleri, 14 Mayıs’tan bir hafta önce atama yaptılar. Atanan öğretmenlerin de göreve başlamasını bu sene eylülde yaptılar.

Saçma bir takvim kayması oldu. Bunun başlangıcı pandemi süreci. Pandemide kadroya öğretmen almak istemediler uzaktan eğitim yapılıyor diye. Öyle olunca o senenin sınavıyla atama yapılmamış oldu. 2020 sınavından puan alan öğretmenler bir sonraki sene başlatıldı. Her yıl sınav oluyor ama atama için bir yıl sonrasını bekliyor öğretmenler.

Bu sene de bakan gelip “Şubatta başlatacağız göreve” deyince öğretmenler umutlandı. Ama seçim süreci de geçmesine rağmen atama olmadı.

Bunun nedeni ne sizce?

Mehmet Şimşek politikalarıyla alakalı sanırım. Yani bu yıl milli eğitime bütçeyi oldukça düşük tutmaya çalışıyor anladığım kadarıyla. O yüzden de Eylül'e kaldı tekrar. Ama Mayıs-Haziran ayına kadar atamanın yapılmadığı olmamıştı. 

Şu anda KPSS başvuruları var mesela. Öncesinde insanlar atanıp atanmadığını biliyordu, ona göre sınava tekrar giriyor ya da iş arıyorlardı. Özel okullar sözleşmelerini tamamladı mesela, Mayıs ayı sondur özel okul sözleşmeleri için. 

Bakan Tekin şu anda öğretmenlik yapanların yüzde 80’inin AKP döneminde atandığını vurguluyor söyleşilerinde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu çok normal. Öğretmenlik 20-25 yılda emekli olunan bir meslek. Övünülecek bir yanı yok. Sonuçta AKP öncesi atananların çoğu emekli oldu. Özel okul sayısı 2002’den beri kat be kat arttı. Buna karşın devlet okulu sayısındaki artış çok düşük. Aslında AKP’nın eğitimde temel misyonu özelleştirme. Bunun için de her fırsatı değerlendirdilere. Dershanelerin kapatılma süreci, o ‘FETÖ’ dönemlerinde de bunu fırsata çevirdiler. Dersanelerden apartman kolejleri şeklinde birçok özel okul çıkardılar ortaya. Şartları hafiflettiler, normal bir kolej olması için bahçesiydi, koridoruydu, dinlenme alaydı, onları kaldırarak, dershaneleri kapatıyoruz adı altında aslında dönüştürdüler. İçinden birkaç ‘FETÖ’ ile bağlantısı olanı ayıkladılar ama çoğunluğuna da teşvik verdiler. Öğrenciye ‘sen kaydını ol, yüzde 40’ını biz ödeyeceğiz’ dediler. Öyle olunca da özel okul sayısında çok büyük artış oldu.

‘Hem piyasalaşma hem gericileşme’

Temel amaç özelleştirme mi?

Temel amaçları bu. O yüzden eğitim fakültelerini de azaltmıyorlar, sürekli formasyon vermeye devam edıyorlar. Sürekli öğretmen mezun oluyor ki özel okullara daha ucuz işgücü oluşsun diye. Öğretmen atamalarının böyle hep sürüncemede kalmasının nedeninde temel amaç bu bence. 

Milli Eğitim Bakanlığı adeta sadece din eğitimi veren bir alan haline getirilmek isteniyor. Yusuf Tekin de açıklamıştı tarikatlarla çalışmaya devam edeceklerini. Onlarla yapılan protokoller çok hızlı bir şekilde yürürlüğe girmesine rağmen asli unsur olan öğretmen atamaları sürekli sürüncemede bırakılıyor, erteleniyor.

Bunun sebebinin AKP’nin politikaları açısından hem piyasalaşma hem de gericileşme olduğunu düşünüyorum ben.

Bir yandan formasyon, sertifika programlarıyla da "öğretmen olabilirsin" diye insanlara umut vaat edilip bir yandan da kamuda istihdamın önüne engeller konulması… Neden bu plansızlık? Nasıl çözülür bu sorun?

Bana kalırsa ihtiyacın tam anlamıyla test edilip her yıl ne kadar öğretmen ihtiyacımız var, buna dair de nitelikli üniversitelerde nitelikli fakültelerin bırakılıp diğerlerinin kapatılması gerekiyor. Temel çözüm bu olabilir. Ve gerçekten iyi bir eğitim almış öğretmenin mezun olur olmaz görevine başlaması gerekiyor. 

Bir de ücretli öğretmenlik diye bir kavram var. İhtiyaç olan öğretmenin yerine sadece ders saati ücretini ödeyerek öğretmen olmasa bile (2 yıllık lisans mezunu olması da yetiyor, küçük yerelliklerde lise mezunlarının da çalıştırıldığı örnekler duyuyoruz) bir kişinin görevlendirilmesi… Bazı uç örnekler de biliyoruz, hayvan yetiştiriciliğinden mezun olmuş ama okulda beden eğitimi, resim, matematik dersine giriyor. 68 bin öğretmen açığı var ama o yüzden de işler bir şekilde yürüyor. Bir doktor olmasa hastanede çok şikayet gelir vatandaştan ama öğretmen olmadığı zaman veli bunun farkında bile olmuyor çünkü onun yerine birisi mutlaka dersi dolduruyor. Ücretli öğretmenlik de 2006’da gelmiş.

Ücretli öğretmenler de asgari ücretin çok altında bir ücret alıyor değil mi?

Tabii. Ders saati ücreti. Normalde bir öğretmen eğer memursa 15 saat ders saati ücreti karşılığı bir maaş alır. 15 saate kadar ek dersler için de ek ödeme alır. Ücretli öğretmense tamamını bu ek ödeme üzerinden alır. Aylık maksimum 12 bin lira geliri olur ücretli öğretmenlerin. Eğitim açısından da meslek açısından da zarar verici bir şey. Okulda çalışanlar açısından da statü farklılığı oluşmuş oluyor. Üzücü bir durum.

Türkiye’de kaç ücretli öğretmen var?

70 binin üzerinde olduğu belirtiliyor. Aslında bakanın açıkladığı öğretmen ihtiyacıyla aynı sayı. 

2006’dan önce ücretli öğretmenlik vekil öğretmenlik şeklindeydi. Gene kamuda öğretmenlik yapan kişiler arasından seçiliyordu. Örneğin bir okulda çalışan öğretmenin vekaleten başka bir okula atamasını yapıyorlardı bir öğretmenin yerine, bu öğretmen kendı maaşının dışında vekil ücreti de alıyordu. Biraz maliyet olarak da yüksekti bu kamu için. Bir de pratik olmuyordu, bir yandan Maliye Bakanlığı'nın vs. onayı gerekiyordu. Bunu pratikleştirmek için direkt ilçe milli eğitim müdürünün onayıyla, hatta direkt okul müdürlerinin kendi ayarladıkları, eşini dostunu arayıp, ‘Bu sene bizim okulda 2 matematikçi eksik, beden eğitimi öğretmeni yok deyip orada tanıdığı açıkta olan birini ücretli öğretmen olarak işe başlatması. Bununla ilgili öğretmenlerin çok paylaştığı bir örnek var, belki görmüşsünüzdür. “Yemekteyiz” gibi TV programlarından birine katılmış bir kadının ‘Hayalim öğretmen olmaktı, ücretli öğretmenlik yaptım şu kadar süre, bütün hayallerimi gerçekleştiriyorum, onu da yaptım” dediği… O çok paylaşılmıştı.

Tabii sadece eğitim fakültelerinin öğretmen yetiştirmesi ideal olan. Fen edebiyat mezunları da formasyon alıyor. Ancak ücretli öğretmenlik onun da ötesinde meslek açısından kötü bir uygulama. Öğretmen olmayan, eğitim, pedagoji, çocuk psikolojisi eğitimi almamış kişiler öğretmenlik yapıyorlar.

Mülakatlara tepki: Hak ettiğimiz sırada atanmak istiyoruz

Mülakatın da kaldırılmasını istiyor öğretmenler. Sizce kaldırılacak mı, kaldırılmayacaksa ne zaman yapılacak?

Kadrolar açıklanmadığı için hiçbir şey belli değil şu anda. 2016’da Yusuf Tekin’in müsteşarlığı döneminde kamuda ilk “FETÖ” ayıklamalarında çıkarılan bir şey. O koşullarda kimse itiraz edemedi. Ve birçok kişi “FETÖ” vb. ile bağlantısı olmamasına karşın yüksek puan alsa bile elendi mülakatlarda. Yine tanıdık eş, dost olanların KPSS’den düşük puan alsa bile ataması yapıldı. Ama örneğin 90 alıp da mülakatta 50 verilip elenen çok kişi oldu. Hatta o dönem Yusuf Tekin’in bir twiti var. Mülakatın doğası gereği kimisi yüksek kimisi düşük aldı diye yazdığı. Mülakat uygulamasının o dönem müsteşar olan Yusuf Tekin’ın projesi olduğu söyleniyor. Hak etmeyen kişiler torpille atanırken hak eden kişiler açıkta kalmıştı. 2017’de de benzer şekilde oldu. 2018’de Ziya Selçuk’la birlikte bunu kısıtladılar. Şöyle yaptılar: Sadece yuvarlama şeklinde. Puanı 78,5 ise bir kişinin bunu 79 yapmak mülakatla ya da 78’e düşürmek gibi bir koşul getirdiler. Çünkü çok fazla usulsüzlük oluyordu, aslında bir yandan AKP’nin içinden bile tepki geliyordu. Bir de dava açılıyordu haliyle. 2018’den beri mülakat böyle yürüyordu, sıralamasında da çok büyük değişiklik yaşanmıyordu haliyle. 

Erdoğan 14 Mayıs 2023 seçimlerinden önce bunu da kaldıracağını söylemişti. Hatta afişlerinde de öğretmen fotoğrafı kullanılıyordu. Ama Yusuf Tekin, Erdoğan’ın sadece gerekli olmayan durumlarda mülakatı kaldıracağını söylediğini, ama öğretmenliğin gerekli olan bir durum olduğunu öne sürdü, “O yüzden mülakat gibi mülakat yapacağım ben” dedi. Bunu da yüzde 50 KPSS puanı, yüzde 50 mülakat puanı şeklinde yapacaklarını söyledi. Bu çok tepki aldı bu sene ayrıca. İnsanlar “kimsenin önüne de geçmek istemiyoruz, kimsenin gerisine de düşmek istemiyoruz, biz hak ettiğimiz sıralamada atanmak istiyoruz” dediler.

Haliyle o kadar yıl eğitim alıp, formasyon esnasında stajını yapıp mezun olan, sonra 3 farklı sınava giren (KPSS 3 parçadan oluşuyor öğretmenler için) öğretmene “bunların hepsi yüzde 50, bir de ben yüzde 50 mülakat yapacağım” denmesi çok fazla tepki çekti. 

Gerçekten kamuda öğretmen açığı bakanın dedi gibi 68 bin civarında mı yoksa daha mı fazla?

Normalde şöyle tespit edebiliyoruz. AKP döneminde neredeyse hiç artmadı kamuda okullar ama öğrenci sayısı çok arttı. Haliyle öğretmen ihtiyacı da okul ihtiyacı da çok daha fazla. 

Kaldı ki yaklaşık 1 milyon işsiz öğretmen var şu anda mezun olmuş durumda olan. 

Bunlara pedagojik formasyon alıp öğretmen olan eğitim fakülteleri dışı mezunlar da dahil mi?

Evet onlar da dahil. Eğitim fakültesinden mezun olanlar da onun yarısıdır belki 500 bindir. 

Kemal Derviş'le başlayıp Mehmet Şimşek'le devam eden süreç

Yusuf Tekin yakın zamanda öğretmen atamaları için “rakamda uzlaştık” diye bir açıklama yaptı. Bu rakam bugün Erdoğan’ın onayına mı sunulacak?

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir ay önce Sağlık Bakanlığı dışında hiçbir bakanlığa emekli olan kişi sayısından fazla personel alımı yapmayacaklarına dair bir açıklama yaptı. Mehmet Şimşek’in önceki bakanlık dönemlerinden de biliyoruz. Kamudaki istihdamı daraltmaya çalışıyor. Muhtemelen yurtdışında o uluslararası fonlara da gidip görüştüğünde oralardan da o tarz talepler geliyordur. Daha önce IMF’nin koşulları vardı, kamuda istihdamı azaltın diye… 

KPSS’nin de ilk ortaya çıkışı IMF programıyladır, Kemal Derviş dönemidir. Ecevit döneminde uygulandı Devlet Memurları Sınavı. O zaman Ecevit “Kimse açıkta kalmayacak yalnızca herkes hak ettiği sıralamaya göre atanacak diye savunmuştu. İlk bir-iki yıl öyle oldu gerçekten ama sonrasında kontenjan sınırlaması getirmeye başladılar. En nihayetinde bugünlere kadar geldik. 

“Kamudaki istihdamı düşürün, özelleştirin her şeyi” denildi ve onunla ilgili bir süreç yürüdü muhtemelen. Yusuf Tekin’in iddiası “çok fazla atama yapılsın diye” uğraştığı, bu süreci geçiştirmek için. Erdoğan ise hiç müdahil olmadı neredeyse. Bu konuyla ilgili sadece en son “bir miktar alım yapacağız” gibi bir şey söyledi. Bir de mülakatla ilgili “Biz söz verdiysek yaparız” gibi bir demeci olmuştu ama onun da ucu açık. Yanı muhtemelen o mutabakat maliye bakanlığıyla yapılacak. 

Geçen sene kaç öğretmen ataması yapıldı? Branşlardaki dağılım nasıldı?

Geçen yıl 45 bin atama yapıldı. Eylül’de göreve başladılar, eski mülakat sistemiyle yapıldı. Zaten çoğunluğu din kültürü oluyor. Fen branşlarında çok yüksek sayılar olmuyor. Mesela lise matematikte geçen yıl 2300 oldu ama son 5-6 yılın en yüksek sayısıydı o. Normalde maksimum 1500 civarında oluyor. Bazı branşlarda hiç alım olmuyor, mesela biyolojide bazen 100-150 kişi alınıyor, kimya keza öyle. Ama en çok atamalar genelde okul öncesi ve ilkokul öğretmenliğinde, bir de din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliğinde oluyor. Çünkü 4+4+4’ten sonra Peygamberin Hayatı vb. gibi birçok seçmeli din dersi müfredata eklendi.

  • *. Öğretmenin ismi kendi isteği üzerine değiştirilmiştir.