İki veli Danıştay'a başvurdu: Okullarda harem-selamlık ve mescit yönetmeliği iptal edilsin

Ankara'da iki veli, okullarda karma eğitime son vermeye olanak sağlayan düzenleme ile her okulda mescit açılmasını zorunlu kılan düzenlemenin iptali için Danıştay'a başvurdu. Bir süre önce Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde değişiklik yapılmış, harem-selamlık uygulamasının önü açılarak her okula mescit zorunluluğu getirilmişti.

Ahmet Çınar

Ankara'da iki veli, okullarda karma eğitime son vermeye olanak sağlayan düzenleme ile her okulda mescit açılmasını zorunlu kılan düzenlemenin iptali için Danıştay'a başvurdu. Bir süre önce Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde değişiklik yapılmış, harem-selamlık uygulamasının önü açılarak her okula mescit zorunluluğu getirilmişti. 

Avukat Özlem Şen Abay ve eşi, 5'inci sınıf öğrencisi olan oğullarının Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliklerinden olumsuz bir biçimde etkilenmemesi için Danıştay'a başvurarak "MEB Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapan Yönetmeliğin" iki maddesinin yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep etti. 

'HER OKULA MESCİT ZORUNLULUĞU LAİKLİK VE EŞİTLİK İLKELERİNE AYKIRI'

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi avukatlarından Güney Akgül aracılığıyla Danıştay'a başvuran veliler, yönetmeliğin ikinci bölümünün "genel esaslar" başlıklı kısmının altında yer alan 5'inci maddesinin "ç" bendinin iptalini istedi. Söz konusu maddede, her okulda mutlaka "doğal aydınlatmalı uygun mekanda kadın ve erkek için ayrı ayrı olmak üzere mescit ile abdesthane bulunması gerektiği" yer alıyor. 

ANAYASANIN BAŞLANGIÇ KISMI İLE 10'UNCU, 24'ÜNCÜ VE 42'İNCİ MADDELERİNE AYKIRI

Danıştay'a verilen dilekçede, bu düzenlemenin Türkiye Cumhuriyeti anayasasının ruhu olarak nitelendirilen başlangıç bölümünde yer alan laiklik ilkesine açıkça aykırılık teşkil ettiği vurgulandı. Ayrıca söz konusu düzenlemenin yine anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine, 24. maddesindeki din ve vicdan hürriyetine, 42. maddesindeki eğitim ve öğrenim hakkını ihlal ettiği belirtildi. 

Dilekçede şöyle denildi: "Davalı MEB, ilgili yönetmelik hükmüyle bir dinin ve bu dinin bir mezhebinin ibadethanesini kendisine bağlı bulunan kurumlarda bulundurulmasını zorunlu hale getirerek anayasanın 10. maddesini açıkça ihlal etmiştir."

'KARMA EĞİTİMİN ÖNÜNÜ KAPATACAK DÜZENLEME İPTAL EDİLMELİ'

Dilekçenin ikinci bölümünde de, karma eğitimin önünü kapatacak ve harem-selamlık uygulamasına olanak sağlayacak düzenlemenin iptali talep edildi. Yönetmeliğin 7/11'inci maddesindeki “Çok programlı anadolu lisesi, mesleki ve teknik eğitim merkezi ve mesleki eğitim merkezinde karma eğitim yapılır” ibaresinin, bu okullar dışındaki tüm okullarda karma eğitimden vazgeçilebileceği anlamına geldiğinin vurgulandığı dilekçede, şöyle denildi: 

"Bu hüküm uyarınca Çok Programlı Anadolu Lisesi, Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi ile Mesleki Eğitim Merkezi dışında kalan eğitim kurumlarında karma eğitimden vazgeçilebilecektir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasasının ‘Karma eğitim’ başlıklı 15. maddesinde 'Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkan ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir' hükmüne yer verilmiştir. Dava konusu düzenleme, 1739 sayılı yasanın, okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılmasının esas olduğunu kurala bağlayan hükmüne açıkça aykırılık oluşturmaktadır."

'KARMA EĞİTİMDEN GERİYE ATILACAK HER ADIM ORTAÇAĞA ATILAN ADIMDIR'

Yapılan bir çok bilimsel araştırmaya da atıfta bulunulan dava dilekçesinde, "karma eğitim gören çocukların görmeyenlere göre hayatın her alanında çok daha başarılı ve özgüvenli oldukları, hangi gerekçeyle olursa olsun tek cinsiyete dayalı eğitimi savunmanın, insan doğasına ve eğitim bilimine temelden aykırı bir düşünce olduğu" vurgulandı. Karma eğitimin bilinen ilk fikir babasının milattan önce 427-347 yılları arasında yaşayan Platon olduğu, insanlığın kolektif ilerlemesinin bir sonucu olarak daha sonra bunun toplumsal hayatın bir parçası haline getirildiği, karma eğitimden geriye atılacak her adımın daha karanlık bir dönem olan ortaçağa atılmış bir adım olacağı savunuldu. 

Dilekçede söz konusu yönetmeliğin ilgili maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptal edilmesi istendi. 

DAVACI VELİ: BU YÖNETMELİK LAİKLİĞE DE, ANAYASAYA DA, PEDAGOJİ BİLİMİNE DE AYKIRI...

soL'a konuşan öğrenci velisi Av. Özlem Şen Abay, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yönetmeliğindeki iki maddenin hem laiklik ilkesine, hem anayasaya, hem AİHM kararlarına, hem de pedagoji bilimine aykırı olduğunu söyledi.

Abay, "Avukatımız Güney Akgül, Danıştay'a kapsamlı bir başvuru dilekçesi sundu. Burada neden yönetmeliğin bu iki maddesine itiraz ettiğimiz detaylı bir biçimde anlatılıyor. Her okula mescit zorunluluğu hem laiklik hem de eşitlik ilkesine açıkça aykırı. Karma eğitimin önünün kapatılması, harem-selamlık uygulamasına olanak sağlayan düzenlemenin getirilmesi de hem laikliğe, hem anayasaya, hem de çağdaş bilimsel eğitim anlayışına aykırı. Tüm bunları göz önünde bulundurarak, öğrenci velisi sıfatımızla Danıştay'a başvurduk, yönetmeliğin bu maddelerinin iptalini talep ettik" dedi.