Aydınlanma Hareketi Danıştay'a başvurdu: Okullarda mescit zorunluluğu iptal edilsin

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi avukatlarından Güney Akgül, 24 Haziran'da yürürlüğe giren "Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği"nin iptali için Danıştay'a başvurdu. Yönetmelikte okullara mescit zorunluluğu getiriliyor, karma eğitimin önü kapatılıyor, 5 bin nüfuslu her yerleşime imam hatip açılmasına ve anadolu lisesi açılmamasına olanak…

Haber Merkezi

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatın her alanında AKP tarafından dayatılan dinsel referanslı düzenlemelere karşı siyasal ve hukuki mücadelesini sürdürüyor. Zorunlu din dersi zorbalığına, imam hatip dayatmasına, yeni kimlik kartlarını yongasında gizlenen din hanesine karşı hukuki alanda mücadelesini sürdüren Aydınlanma Hareketi, şimdi de okullarda mescit zorunluluğunu dayatan, karma eğitimin önünü kapatan ve 5 bin nüfuslu her yerleşimde imam hatip açılmasına olanak veren yeni yönetmeliğin iptali için Danıştay'a başvurdu. 

24 Haziran 2017'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği"nin yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay'a başvuruda bulunuldu.

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi avukatlarından Güney Akgül, söz konusu yönetmeliğin laiklik ilkesine, Anayasa Mahkemesi kararlarına, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırı olduğunu savunarak, yönetmeliğin iptalini talep etti. 

OKULA MESCİT ZORUNLULUĞU LAİKLİĞE AYKIRI

Av. Güney Akgül, Danıştay'a başvurusunda, yönetmeliğin genel esaslar bölümünün 5. maddesindeki “doğal aydınlatmalı uygun mekânda kadın ve erkek için ayrı ayrı olmak üzere mescit” açılması zorunluluğunun laiklik ilkesine aykırı olduğunu savundu. Söz konusu maddenin aynı zamanda anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesini, 24. maddesindeki din ve vicdan hürriyetini, 42. maddesindeki eğitim ve öğrenim hakkını ihlal ettiğini vurgulayan Av. Akgül, dilekçesinde şöyle dedi: 

Milli Eğitim Bakanlığı, ilgili yönetmelik hükmüyle bir dinin ve bu dinin bir mezhebinin ibadethanesini kendisine bağlı bulunan kurumlarda bulundurulmasını zorunlu hale getirerek Anayasanın 10. maddesini açıkça ihlal etmiştir.

"5 BİN NÜFUSLU HER YERE İMAM HATİP AÇILACAK, ANADOLU LİSESİ AÇILAMAYACAK"

Yönetmeliğin "Ortaöğretim kurumlarının açılması" başlığını taşıyan 7/1 ve 7/5 maddelerinin de iptalini talep eden Av. Akgül, şunları ifade etti:

Bu maddeler uyarınca yerleşim birimi nüfusu 10.000 veya ilçeye bağlı çevre köyleri ile birlikte en az 20.000’in altında olan yerleşim birimlerinde anadolu lisesi açılamayacak, bu yerleşim biriminin nüfusu 5.000 veya ilçeye bağlı çevre köyleri ile birlikte en az 10.000’in üzerinde ise anadolu imam hatip lisesi açılabilecektir. Dava konusu düzenlemeyle Milli Eğitim Bakanlığı imam hatip liselerini temel/esas ortaöğretim kurumu olarak belirlemiştir. Çünkü nüfusu 5 binin altında olan yerleşim yerlerinde orta öğretim kurumu açılamayabilecek, bir yerleşim biriminin nüfusu 5 bine ulaştığında genel liseler kapatıldığı için yalnızca anadolu imam hatip lisesi açılabilecek, başkaca bir lise açılamayacak dolayısıyla tek ortaöğretim kurumu mesleki eğitim veren imam hatip lisesi olacak, nüfusu ancak 10 binin üzerine ulaşır ise anadolu lisesi açılabilecektir. Düzenleme özellikle düşük nüfuslu yerleşim yerlerini olumsuz biçimde etkileyecektir. Ayrıca ailelerin çocuklarını istedikleri gibi yetiştirme olanakları ellerinden büyük oranda alınmış olacaktır. Dava konusu yönetmelik maddesine göre Anadolu Lisesi açmak için gereklilikleri taşımayan bir yerde ikamet eden veli veya veliler ya taşınacaklar ya çocuklarını oturdukları yerden çok daha uzakta bulunan bir okula verecekler ya da bir meslek lisesi olan İmam Hatip Lisesine göndermek durumunda kalacaklardır.

Av. Akgül, söz konusu maddelerin de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 26. maddesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesine, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 28 ve 29. maddelerine aykırı düzenlemeler olduğunu hatırlattı. 

KARMA EĞİTİMİ BİTİREN MADDEYE DE İTİRAZ EDİLDİ

Yönetmeliğin 7/11. maddesinde de karma eğitimden vazgeçilerek erkek ve kız öğrencilere ayrı eğitim verilmesine ilişkin düzenlemenin bulunduğunu vurgulayan Av. Akgül, dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: 

Yönetmeliğin 7/11. maddesindeki 'Çok programlı anadolu lisesi, mesleki ve teknik eğitim merkezi ve mesleki eğitim merkezlerinde karma eğitim yapılır' hükmü uyarınca bu eğitim kurumları dışında kalan eğitim kurumlarında karma eğitimden vazgeçilebilecektir. Yönetmeliğin bu maddesi de Milli Eğitim Temel Yasasının ‘karma eğitim’ başlıklı 15. maddesine aykırıdır. Karma eğitim karşıtlarının asıl hedefi, harem-selamlık uygulaması ile toplumsal cinsiyet ayrımcılığını okullar üzerinden tekrar tekrar üretmektedir. Karma eğitim, ortaçağdan bu yana toplumsal yaşamı kadın ve erkek olarak ayıran dini ve feodal yaklaşımlara karşı yürütülen mücadelenin en önemli, en değerli kazanımlarından birisidir. Karma eğitim ile kız ve erkek çocuklar, birbirlerini yakından tanıyabilir, okul ve sınıf ortamında birlikte sosyalleşebilirler. Farklı cinsiyetlerin ruh ve beden sağlığı ile olağan kişisel gelişimi, farklı cinsiyetlerin birbirinden ayrılmasını değil, birbirine yakın olmasını, farklılıklarını bilmesini ve birbirine saygı göstermesini gerektirir.

Danıştay'a sunulan dilekçede söz konusu maddelerin yürütmesinin durdurulması ve iptali talep edildi.