Ölü beden ticareti: Bağışlanan bedenler, nasıl nakde çevrilir?

Aydınlanma serüveninin yeri doldurulamaz parçası kadavra çalışmaları, yeni zenginler yaratmanın aracı haline nasıl getirilir? Bilime hizmet etmek isteyenler bir yana, yoksullukları nedeniyle cenaze hizmeti satın alamayan ve bağışlanan bedenler, simsarların elinde milyon dolarlık şirketler kurduruyor.

Haber Merkezi

Cody Saunders, 1992 yılında, hasta böbrekler ve kalbinde bir delikle doğdu. 24 yaşında hayatla vedalaşırken, 66 ameliyat geçirmiş, 1700’den fazla kez diyalize girmişti. Bazen acısını Facebook’a yazdığı neşeli iletilerle gizliyor, bazı günlerse hastane yatağından fotoğraflarını paylaşıyordu.

Bir gün Facebook’a “Beni ben olduğum için kabul edecek” sözleriyle bir kız arkadaş istediğini yazmıştı. Daha karamsar olduğu 2015 yılbaşında ise, “Evet, ben çirkinim.”

Cody, ailesiyle ABD’nin Tennessee eyaletinde bir karavan kampında yaşıyor, iyi olduğu günlerde babasıyla birlikte bir çiftlikte sığırları besliyordu. Annesi, oğlunun hastalığı nedeniyle çalışamıyor, baba ise vakitlerinin önemlice kısmı hastanede geçtiği için, gelen işleri çoğunlukla geri çevirmek zorunda kalıyordu.

9 yaşındayken böbrek nakli olan Cody, 5 yıldan biraz daha uzun bir süre yeni böbreğiyle yaşamış, yüzme öğrenmiş ve diyalizden kurtulmuştu. Ancak daha sonra, böbreği yine iflas etti.

14 yaşında Amerikan Böbrek Fonu’nun resim yarışmasında ödül kazanan Cody, Washington’ı ziyaret etme şansı buldu. 11. sınıfta okulu terk etti, hekimlerin tavsiyelerine uymaya çalışıyor ancak bazen günde 6 şişe meyveli soda içebiliyordu.

2 Ağustos 2016’da, diyalize gitmek üzere yola çıktığında geçirdiği kalp kriziyle hayatını kaybetti.

Ayda 900 dolar kazanan baba Saunders, bölgede en az 695 dolar olan krematoryum bedelini karşılayamıyordu. Krematoryum ya da gömü hizmeti satın alamayacak kadar yoksul olan Saunders ailesi, oğullarının bedenini “Restore Life USA” adlı bir kuruluşa bağışladı. Baba Richard Saunders, “Başka hiçbir şeyi karşılayacak durumda değildim” diyordu.

Kurum, bağışta bulunulan bedenlerin tamamını veya bir kısmını araştırmacılara, üniversitelere, tıbbi eğitim birimlerine satıyor, kâr amacı gütmeyen bir aracılık faaliyeti yürüttüğünü söylüyordu.

E-POSTAYLA OMURGA SİPARİŞİ

Cody’nin ölümünden 1 ay sonra, Restore Life, genç adamın cesedinin bir bölümünü, “servikal omurga”sını sattı. İşlem yalnızca kısa bir e-posta mesaisi ve kargo bedeli dahil 300 dolara mal oldu. Kuruluşun, alıcıyı inceleyip incelemediği belirsizdi. Ancak incelemiş olsalardı, alıcının Reuters muhabiri olduğunu kolaylıkla öğrenebilirlerdi. Haber ajansı, yaklaşık 1 yıldır, insan bedeninin parçalarının satışının ne denli kolay olduğu üzerine bir araştırma yürütüyordu. Öyle ki Reuters, daha sonra aynı şirketten her biri 300 dolar olan 2 adet insan kafası da satın aldı.

Reuters muhabiri Brian Grow, 29 Ağustos 2016’da verdiği siparişi sırasında, Cody hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Şirketle temas için Grow, kendi ismini ve gazetesinin verdiği Reuters bağlantılı e-posta adresini kullandı. E-postasında, “Kargo masrafları da dahil olmak üzere, nakil dışı dokuyu içeren bir araştırma projesi için bir servikal omurga örneği fiyat arayışı içindeyiz" dedi. "Nakil dışı doku" terimi, yaşayan insanlara nakledilemeyen vücut parçalarını ifade ediyordu.

Grow’un mesajı yaklaşık 1 saat sonra James Byrd adlı kişiden şu yanıtı aldı: “E-postanız için teşekkür ederiz, sizinle daha önce çalıştığımızı hatırlamıyorum, kuruluşumuzu nasıl duydunuz?”

Grow ise yanıtında, kurum hakkındaki bilgileri şirketlerinin ilişkide olduğu birisinden duyduğunu söylüyordu. Byrd, omurga örneğinin tıbbi eğitim ya da araştırma için kullanılıp kullanılmayacağını sormuş, Grow “araştırma” yanıtını verdiğinde ise konu çoktan kapanmıştı. Şirket, ne bir belge ne de kanıt istiyordu. Tam bir servikal omurga isteyen Grow, 300 doları ödemeyi kabul ettiğinde, anlaşma 3 gün içinde sağlanmıştı. 27 Eylül 2016’da, beklenen örnekler bir FedEx kuryesiyle gelmişti bile.

İNSAN BEDENİ PARÇALARI: BİR E-POSTA UZAKLIĞINDA

Tablo, ABD’de, insan bedeni parçalarının alım satımının şaşırtıcı kolaylığını gösteriyordu. Aslında, ne satıcılar ne de kargo aracıları herhangi bir kanunu ihlal etti. Ülkede organ ticareti yasak olmasına karşın, araştırmalar ve eğitim faaliyetleri için bağışlanan bedenlerin satışı tamamen yasaldı. İnternet üzerinden şarap almak dahi, daha sıkı kontrol ediliyordu.

Reuters, alımlardan önce yasal, etik ve güvenlik konularına uymak için Minnesota Üniversitesi Tıp Fakültesinde kadavra bağışı programını yöneten Angela McArthur'a danıştı, omurganın derhal tıp fakültesinde muhafaza edilmesi sağlandı.

Kutuyu inceleyen McArthur, içerisinde insan parçaları bulunduğuna dair hiçbir etiket taşımadığını gördü. Yine kutudan çıkan belgede, bağışçının hiçbir bulaşıcı hastalığı olmadığını doğrulayan seroloji testi sonuçları yer alıyordu. Ayrıca bağışçının tıbbi geçmişi kısa bir özet olarak veriliyor, McArthur belgeyi “yüzeysel” bulduğunu söylüyordu. Araştırmacılar için tıbbi öykünün ayrıntılı özeti önemliydi, hastalık ve travma geçmişi, tıbbi çalışmaların en kritik değişkenlerini oluşturuyordu. Öte yandan belgedeki kimlik numaraları da tutarsızdı.

Omurgadan 1 hafta sonra da, sipariş edilen bir kadın ve bir erkek, iki insan kafası geldi. Siparişi alan Byrd, kuruluşlarının “kâr amacı gütmediğini” sıklıkla vurguluyor, fiyatların bu nedenle düşük olduğunu söylüyordu.

Durumun tuhaflığı karşısında şaşkınlık yaşayan McArthur ise; “Vahşi batı gibi, bu numuneleri isteyen herkes sipariş edebilir ve hangi amaçla istediğinden bağımsız olarak evlerinde saklayabilir” diyordu.

PARÇALAR TIBBİ ARAŞTIRMA KRİTERLERİNİ KARŞILAMADI

McArthur, parçaların tıbbi araştırmalarda ne kadar yararlı olabileceğini belirlemek için, Amerikan Doku Bankaları Birliği, Amerikan Klinik Anatomistler Birliği ve Minnesota Üniversitesinin ulusal güvenlik ve etik standartlarına dayanan bir inceleme yürüttü.

Sonuç, Restore Life'ın sağladığı tıbbi öykünün yetersiz, beraberindeki evrakların özensiz ve eksik olduğunu gösterdi. Bu nedenlerden dolayı, örnekler üniversitedeki kullanım standartlarını karşılamıyordu.

McArthur, "Daha önce böyle bir şey görmedim” diyor ve bu tablonun kadavra bağışının geleceği konusunda halkta yaratacağı güvensizlikten endişe ediyordu.

Satıştan birkaç ay sonra Reuters’in temas kurduğu Restore Life Başkanı James Byrd, işe yaklaşımını kısaca şöyle özetliyordu: “Bizim gibi kuruluşlar hesap verebilirliği düşünür çünkü özellikle biz, bağış yapan aileyle doğrudan temasa geçeriz, onlarla kişisel ilişki içinde olduğumuzdan belirli bir saygınlık ve onuru gözetiriz.”

McArthur ise, şirketin uygulamasının “korkunç şekilde başarısız” olduğununu vurguluyordu. Hem imkansızlıklar nedeniyle kayıplarına gömü/krematoryum hizmeti sağlayamayanlar, hem de bilime hizmet için sevdiklerinin isteklerini yerine getiren bağışçıların yakınları, usulsüz uygulamaların gerçekleştiğini bildiklerinde kendilerini sömürülmüş hissedecekti ki gerçek de buydu.

Elbette kadavra çalışmaları bilimin ilerlemesinde yüzyıllardır çok önemli bir yer teşkil ediyordu. İnsanların bağış konusunda cesaretlendirilmesi, tüm bağnazlıklardan arındırılarak bilimsel çalışmalara dönük katkıya ortak edilmesi çok anlamlıydı. Öte yandan kapitalizm, bu alanı da bir kâr kapısına çeviriyor, üstelik bunu yaparken ne bilimsel ne de etik titizlik gözetmeye ihtiyaç duyuyordu. Bilimsel çalışmalar için hiçbir maket ya da yapay dokunun sunamayacağı imkanı sunan kadavra çalışmaları şirketlerin insafına bırakıldığında, özensizlikle örülü bir “ticari öykü” beliriyor, yoksulların yaşadığı kriz, "beden simsarları"nın elinde bir fırsata dönüşüyordu.

RESTORE LIFE, REUTERS’İ SUÇLADI

Miami Miller Tıp Fakültesinde anatomi profesörü olan Thomas Champney, satış kolaylığı konusunda endişelerini dile getirirken; “İnsan vücudu parçaları, buzdolaplarında muhafaza edilerek satılmamalı ve satın alınmamalı” diyordu.

Ardından Byrd, Reuters’in mülakat ve yazılı görüşme taleplerini reddetti, ajansı suçlayarak kuruluşlarından yardım isteyen insanları gözetmemekle suçladı ve "En çok ihtiyaç duyanlara zarar vermek istemişsiniz, hepsi bu” dedi. Byrd, yoksulların bedenlerinden elde edilen büyük gelirin sözünü etmiyor, Restore Life'ın kanser, demans ve diğer hastalıkları tedavi etmek için çalışan araştırmacılara vücut parçaları tedarik ederek iyi bir iş çıkardığından bahsediyordu. Sayısız kişiye ve dünyaca ünlü araştırmacılara, aynı anda yardım ediliyordu.

Restore Life’ın yöneticisi 50 yaşındaki Byrd, kısa bir süre önce Kingsport, Johnson City ve Bristol'ı kapsayan “En Komik İnsan” adlı stand-up komedi yarışmasında ikinci olmuştu. Yıllardır “vücut parçaları” işinde olan Byrd, kâr amacı gütmediği belirtilen Amerikan Donör Hizmetlerinde yöneticilik yapmıştı.

Birkaç yıl boyunca, American Donör'un baş müşterileri, kısmen insan dokusundan yapılan kemik greftlerini dağıtan şirkete bağlı bir Texas firmasıydı. 2005’te American Donör yeni bir baş müşteriye kaydı. Yeni alıcı, donör başına 10 bin dolar ödedi; hatta şirketin mali durumunu yönetmeye başlayacak bir hamleyle, 200 bin dolarlık bir kredi sağladı.

BYRD’IN YILLIK GELİRİ 113 BİN DOLAR

Ardından Amerikan Donör Hizmetlerinden ayrılan Byrd, bir vasküler doku bankası için kısa süreli çalıştı ve sonra 2008’de Restore Life'ı kurdu. Restore Life, çoğunlukla Tennessee, Virginia ve Kuzey Carolina'daki insanlardan kadavra bağışı aldı. Bağış karşılığında, kullanılmayan kalıntıları yakmayı ve onları ailelere geri göndermeyi teklif ediyordu.

2011’de New York’un Sullivan ilçesinde, yoksulların krematoryum bedelleri karşısında yaşadığı hayal kırıklığının tartışıldığı bir toplantıya katılan Byrd, ilçeye yardım edebileceğini söyledi. Restore Life'a bağış yapan ailelerin çoğunun maddi sıkıntılar yaşadığını vurgulayan Byrd, krematoryum dahil tüm masrafların karşılandığını belirtiyor ve şöyle diyordu: “Cenaze töreni yapamayan yoksullar için hizmet sunuyoruz. Ailenin fon sağlayamadığı veya bazen fon için ilçeye başvurduğu durumlarla mükemmel bir uyum.”

İlçe yetkilileri, Restore Life ve ilçe arasındaki yazılı olmayan sözleşmenin halen sürdüğünü bildiriyor. Ayda birkaç kez, tıbbi uzman ya da resmi ünvanlı kişiler, olası bağışlar için Byrd’e vaka yolluyor. 2011’deki bir buluşmada, ilçe başkanı Dan Street, Byrd ile resmi bir anlaşmanın gereksizliğini zaten hali hazırda yoksulların kendisine yönlendirildiğini söylüyor.

HER YIL BÜYÜYEN KÂR AMACI GÜTMEYEN KURULUŞ

Restore Life kurulduğundan beri her yıl büyüyor. 2009’daki yıllık geliri 49 bin 251 dolar olan kuruluş, 2016’da 1,1 milyon dolarlık bir kurum haline gelmiş. 

Byrd’ın yaşadığı ve çalıştığı Tennessee kasabasında ortalama hane geliri 30 bin dolar. Ancak vergi kayıtları, Byrd’ın çalıştığı kâr amacı gütmeyen kuruluşun, geçen sene kendisine 113 bin dolar maaş ödediğini gösteriyor.

Bilim insanı McArthur, bağışları kabul eden Byrd gibi “simsar”ların, yasal bir gereklilik olmasa da etik bir sorumluluğa sahip olduğunu ve vücut parçalarının tıbbi bir ortamda uygun bir amaçla kullanılacağını garanti altına alması gerektiğini belirtiyor. Oysa Byrd’ın, e-posta ile gerçekleşen iletişim sırasında talebin hangi sebeple olduğuna ilişkin daha fazla ayrıntı aramaya değil, satışı tamamlamaya odaklandığı açıkça görülüyor.

YOKSULLARIN ÖLÜ BEDENİNDEN, ZENGİNLER YARATAN DÜZEN

Reuters, tüm bu olanların ardından, kalıntıları analiz ve koruma amacıyla McArthur'a devretti. 

Ajans, başları satılan kişileri tespit edemedi ama servikal omurganın ait olduğu, henüz 24 yaşındayken yaşamını yitiren Cody Saunders, güney eyaletlerindeki ölüm ilanlarında arama yapıldığında tespit edilebildi. Cody’nin omurgası Reuters aracılığıyla krematoryumda yakıldı ve küller ailesine teslim edildi.

 Cody'nin ailesi....

Bu haber sona yaklaşırken mutlaka tekrar edilmeli, bağışlanan bedenler tıp eğitiminin her basamağında ve araştırmalar için çok önemli. Kadavralar ve vücut parçaları, özellikle cerrahi branşlar için hiçbir bilgisayar simulasyonu ya da yapay dokunun veremediği taktil yanıtı ve emosyonel deneyimi kazandırıyor. Örneğin acil tıp teknisyenleri, solunum tüplerinin nasıl yerleştirileceğini, insan kafa ve gövdesi üzerinde öğrenebiliyor. Araştırmacılar itinayla vurguluyor, yeni cerrahi teknikler, implantlar, yeni ilaçlar ve tedavilerin gelişimi için, kadavra bağışı yeri doldurulamaz bir kıymet taşıyor. Amerikan Tıbbı Araştırma Federasyonu eski başkanı Armand Krikorian, tip 1 diyabet tedavisi için yapılan son çalışmaların, bağışçılardan alınan pankreaslarla yürüdüğünü, tüm vücut bağışlarının olmadığı takdirde bu ilerlemeyi kaydetmelerinin imkansızlığından bahsediyor.

Bağışçılara dönük saygı ve minnetin eşliğinde, bilimin hizmetine sunulması gereken bu alan, “beden simsar”larına terk edilmiş olmayı hak etmiyor.

Ancak belki şimdi tam da şu an bir başka alıcı, insan omurgası ve kafası satın almış ve onları bir laboratuvara emanet etmemiş olabilir. Buna yanıt verebilecek bir zemin, ne yazık ki bulunmuyor. 

Çünkü bu düzende, yaşarken hırpalanan ve birilerini zenginleştirdiği muhakkak olan yoksul bedenler, ölümlerinin ardından dahi zenginler yaratabiliyor.