İmam hatip karanlığındaki okulların velileri ve öğretmenleri konuşuyor (2)

İmam hatiplerin, imam hatipleştirilen okulların ya da imam hatipleştirme operasyonunun kıskacındaki kurumların velileri ve öğretmenleri soL'a anlattı... Yazı dizimizin ikinci bölümünde, İstanbul'da bir imam hatip lisesinde görev yapan bir öğretmenin, içerden tanıklıklarını aktarıyoruz...

Haber Merkezi

AKP, iktidarı boyunca, çoğu zaman çocukların okullarından olması, başka okullara ‘sürülmesi’ pahasına yüzlerce imam hatip okulu açtı. Çeşitli dayatmalarla halen bu okulların açılmasına devam edilirken, imam hatip gerçeğini bu okullarda görev yapan öğretmenlere sorduk.

Ankara’dan iki, İstanbul’dan bir öğretmen arkadaşımıza sorularımızı yönelttik, onlar da yanıtladılar. Bizimle düşüncelerini paylaşan öğretmenlerimizi korumak için, görev yaptıkları okulları ve gerçek isimlerini paylaşamıyoruz.

Önümüzdeki günlerde imam hatip dayatmalarının ve bunlara karşı verilecek mücadelenin giderek daha yükseleceği öngörülürken, öğretmen arkadaşlarımızın anlattıklarını iki gün boyunca sizlerle paylaşacağız. Bugün başladığımız röportajlara yarın devam edeceğiz.

Öğretmenlerimize öncelikle okulda, ders dışı etkinliklerde dinsel öğelerin görünürlüğünün nasıl ortaya çıktığını sorduk.

ENSAR VAKFI OKULLARDA

İstanbul’da bir imam hatip lisesinde (İHL) görev yapan Ayşe öğretmen, dinsel öğelerin okul ortamında her zaman ve her yerde olduğunu söylerken, yasal olmadığını düşündüğü birçok uygulamaya da okulda imza atıldığını dile getiriyor.

Ayşe öğretmen örnek olarak, gerici bir dernek adına bir öğretmenin öğrenciler ve öğretmenlerden para topladığını, bir sınıfta Atatürk fotoğrafı ve Gençliğe Hitabe’nin olduğu bölüme Atatürk fotoğrafını kapatacak şekilde dua yazılı Fatih posteri asıldığını, yılbaşı haftasında duvarlara ve sınıf kapılarına “Müslüman noel kutlamaz” şeklinde afişler asıldığını, koridorlarda Ensar Vakfı gibi vakıfların hazırladığı “Bir Müslümanın  24 saati nasıl olmalı? ” gibi afişler asılı olduğunu, "Kutlu Doğum" haftası gibi günlerde bir grup öğrencinin meşalelerle, cübbe ve sarıklı kıyafetlerle, tekbirler getirerek etkinlikler gerçekleştirdiğini söylüyor.

Ayşe öğretmen okulda mescit olmasına rağmen, erkek öğretmenler odasında kapıların açık tutularak namaz kılındığını, sınıflara gelerek öğrencilerin Ensar Vakfı’ndaki sohbete çağrıldığını da ekliyor.

İmam hatip okullarında görev yapan öğretmenlerimize, okullarında AKP’nin doğrudan ya da dolaylı olarak yürüttüğü bir örgütlenme çalışması olup olmadığını da soruyoruz.

"ÖĞRENCİLER AKP MİTİNGLERİNE TAŞINIYOR"

Ayşe öğretmen, AKP’nin okulda doğrudan çalışması olmasa da, hemen her öğrencinin elinde AKP logosunun bulunduğu defter kalemleri olduğunu, okuldaki AKP’li müdür yardımcısının seçim sürecinde AKP’nin mitingine öğrenci taşıdığını vurguluyor. Ayşe öğretmen, AKP’nin okuldaki çalışmasının esas olarak vakıf, dernek ve sohbetler aracılığıyla sürdürdüğünü kaydederken, öğrencilerin, öğretmenlerin belediye araçlarıyla AKP’li belediyelerin etkinliklerine götürüldüğünü söylüyor. Etkinlikler başka amaçlar için düzenlense de buralarda imam hatip propagandası yapıldığını kaydeden Ayşe öğretmen, AKP’li öğretmenlerin, genelde öğrencilerinin yoksul olduğu okullarda kek ve meyve suyu dağıttıkları, mescit sohbetleri yaptığını dile getiriyor. Ayşe öğretmen okullarında özellikle ‘hayır’ kavramının sık kullanımına dikkat çekerken, bunun üzerinden etkinliklerin finanse edildiğine dikkat çekiyor, dini içerikli yarışmalarda verilen altın ve para ödüllü yarışmalara vurgu yapıyor.

"ÖĞRENCİLER DÜŞMANLAŞTIRILIYOR"

İmam hatip okullarında dini yaşamın nasıl telkin edildiğine yönelik sorumuza ise Ayşe öğretmen, okulda öğle arasının namaz saatlerine göre ayarlandığını, sınıfların boşaltılarak öğrencilerin namaza gönderildiğini, okul bahçesinde ve her hafta okulun farklı katlarında toplu namazlar kılındığını, öğretmenler odasında cuma sohbetlerinin yapıldığını söyleyerek yanıt veriyor.

Ayşe öğretmen, bir taraftan törenlerde "Siz imam hatiplisiniz, diplomanız referans olacak" gibi söylemlerle sürekli öğrenciler yüceltilirken, diğer okullarda okuyan öğrencilerin hep olumsuz davranışlara sahip öğrenciler gibi resmedilmesine vurgu yapıyor.

Ayşe öğretmen, bunların yanında sınıf pencerelerinden sokaktan geçen kadınlara laf atılmasının da, okulda küfürlü konuşmaların da, duvarlarda "seks için" diyerek numara bırakmanın da yine okulda gerçekleşenler arasında olduğunu dile getiriyor. Ayşe öğretmen, okulda verilen telkinlerle başka dinlerden, Hanefilik dışındaki mezheplerden olanlara öğrenciler arasında düşmanlıklar geliştiğine dikkat çekiyor.

Ayşe öğretmen, okullarında laiklikten bahsedilemeyeceğini özellikle vurgularken, idarecileriyle, öğretmenleriyle okulda farklı söylem, uygulama ve davranışlarla cumhuriyetin tüm kazanımlara ve laikliğe karşıtlığın egemen olduğunu ifade ediyor. Okulda kadın-erkek öğretmen odalarının ayrı olduğunu, kadın öğretmenlere idare tarafından "kıyafetlerinize dikkat edin" uyarısı yapıldığını, idarenin kadınların varlığından dahi rahatsız olduğunu, bunu hissettirdiğini ve bunu birçok uygulamayla da gösterdiğini kaydediyor.

"ŞERİAT OLSAYDI ÖZGECAN ÖLMEZDİ"

Ayşe öğretmen, okuldaki sohbetlerde öğrencilere laikliğin Avrupa kaynaklı olduğunun propagandasının yapıldığını, kanunların ve toplumsal hayatın dine göre düzenlenmesi gerektiğinin söylendiğini; Atatürk’ün camileri ahıra çevirdiğinin, harf devrimiyle dilimizi yok ettiğinin, dini, başörtüsünü yasakladığının söylendiğini kaydediyor.

Ayşe öğretmen öğrencilere ayrıca, imam hatiplerde laiklik olamayacağının, İslamiyetin Türkiye’de dirileceğinin ve İslam devleti kurulacağının da anlatıldığının altını çiziyor.

Ayşe öğretmenin anlattığı bir başka örnek de oldukça çarpıcı... Özgecan Arslan’ın ülkede laiklik olduğu için, şeriat olsa o kıyafetle gece dışarıda olamayacağı için ölmeyeceğinin öğrenciler tarafından dile getirildiğini söyleyen Ayşe öğretmen, bu söylemlere karşı Ensar Vakfı’nda yaşananları hatırlatması üzerine, öğrencilerin, tecavüze uğrayan çocukların örgüt üyesi olduğunu, FETÖ’cü ve PKK’lı olduğunu  ifade edebildiklerini söylüyor.

Ayşe öğretmen, öğrencilerin ayrıca kadın ve erkeğin eşit olamayacağını, kadın öğretmenlerin erkek imam hatip okulunda çalışmaması gerektiğini söylediğini de vurguluyor.

"YOKSA ELİMİZE SİLAH ALIP..."

Ayşe öğretmen okulda muhalif sendikaların faaliyetlerinin engellenmeye çalışıldığına da dikkat çekerken, yaşadığı çok çarpıcı bir olayı ise şu şekilde aktarıyor. Üye olduğu sendikanın aldığı kararla birlikte okula "Laik eğitim, laik yaşam istiyoruz" kokartıyla gelen Ayşe öğretmen bir öğrencinin kokarta yönelik sorusu üzerine açıklama yaptığını ifade ediyor. Ayşe öğretmen kendisinin yaptığı açıklama üzerine, öğrencinin şiddetli bir tepkiyle, “Laiklik olmamalı, şeriat kurulacak ve dua edin memleketimizi seviyoruz, yoksa elimize silah alıp….” dediğini, kendisinin "Ne yaparsın" deyince de, öğrencinin sustuğunu kaydediyor.

Ayşe öğretmen verdiği bir başka örnekte ise, dersi dinlemeyip salavat çeken ve her çektiği salavat için defterine çizik atan öğrenciye dersi takip etmesini söylemesi üzerine, öğrencinin kendisine “Hocam bu dünya önemli değil, öbür dünya önemli, siz namaz kılıyor musunuz?" dediğini ifade ediyor. Ayşe öğretmen okuldaki bir meslek dersi öğretmeninin dahi yaşananlardan rahatsız olup okullarından istifa ettiğine dikkat çekiyor.

Ayşe öğretmen, okulun velilerle ilişkisi üzerine sorumuza ise, okulun velilerin isteklerini çok önemsediğini, çocukların imam hatipte kalması için birçok hatanın görmezden gelindiğini, veli isteği halinde öğrencilerin devamsızlıklarının silinebildiğini kaydediyor.

Yarın: Röportajlarımıza yarın Ankara’da görev yapan iki öğretmenin paylaşımlarıyla devam edeceğiz...