Cezaevinde 'Kürt' diye linç edildi: Katillerden biri telefonda itiraf edince ortaya çıktı

Balıkesir Kepsut Cezaevinde diğer hükümlüler tarafından öldürülen Ulaş Yurdakul cinayetinde idarenin de sorumluluğunun bulunduğu iddia edildi.

Balıkesir Kepsut Cezaevi’nde hükümlü olarak bulunduğu sırada diğer hükümlüler tarafından işkence edilerek öldürülen Ulaş Yurdakul’un avukatı Hasan Hakan Günaslan, Yurdakul’un öldürülmesinde cezaevi idaresinin sorumluluğuna ilişkin çok sayıda ifade ve kanıt olduğunu söyleyerek görevliler hakkında takipsizlik kararı verildiğini söyledi.

Evrensel'den Cansu Pişkin'in haberine göre, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde, adli hükümlü Ulaş Yurdakul’un Balıkesir Kepsut Cezaevi’nde öldürülmesine ilişkin yapılan basın açıklamasına Avukat Gülseren Yoleri, Yurdakul’un avukatı Hasan Hakan Günaslan ve ailesi katıldı. Avukat Günaslan, olaya şahit olan bir kısım hükümlünün verdiği bilgileri aktardı. Günaslan, Yurdakul’a fiziksel şiddetin uzun süreden beri uygulandığını, şiddetten haberdar olan cezaevi idaresinin herhangi bir önlem almadığını, işkence ve ölüme göz yumduklarını ifade etti. Kepsut Cezaevi’nde daha önce de basına yansıyan ölüm ve tecavüz olayları gerçekleştiğini kaydeden Günasalan, “Cezaevi idaresinin bu sorumluluğuna ilişkin çok sayıda ifade ve kanıt olmasına rağmen görevliler hakkında takipsizlik kararı verildi. Takipsizlik kararına itiraz ettik sonucu bekliyoruz” dedi.

KOĞUŞLARDA İDARE ELİYLE ‘AĞA’ SİSTEMİ

Avukat Günaslan’ın verdiği bilgilere göre Yurdakul’a dönük darp etme eylemi 31 Aralık gecesi başlayıp 1 Ocak’taki ölümüne kadar devam etti. Adli Tıp Raporunda Yurdakul’un ölüm sebebi, fiziksel şiddete bağlı göğüs kemiği ve kaburga kırıklarıyla birlikte iç organ yaralanması sonucu iç kanama nedeniyle gerçekleştiğini kaydeden Günaslan, “Vücudun birçok bölgesinde darbeye bağlı morluk, ekimoz ve kırık tespit edildi” dedi.

Günaslan, C3 koğuşuna 14 Nisan 2016 tarihinde yerleştirildiği günden ölümüne kadar bir kısım hükümlü tarafından yurdakul’un sürekli olarak darbedildiğini öne sürdü. C3 koğuşundaki bir hükümlünün beyanlarını aktaran Günaslan, koğuşların infaz koruma başmemuru tarafından oluşturulduğunu ve koğuşların başına da idarenin sözünü dinleyen kişiler getirildiğini kaydetti. C3’ün sorunlu olduğu düşünülen mahkumların gönderildiği koğuş olduğunu ve koğuşun başına N.Ş. isimli hükümlünün getirildiğini anlatan Günaslan, “Bir kısım hükümlünün ifadesine göre, infaz koruma başmemuru bu mahkumları C3’e göndererek mahkumlarla ‘ilgilenilmesini’ istemiş. Mahkumlar başka koğuşa gitmek isteseler de idare göndermemiş. Bir mahkum ifadesinde N.Ş’nin 5-6 kişilik grup oluşturarak diğer mahkumlar üzerinde baskı uyguladığını, Ulaş’ın N.Ş. ve N.Ş’nin talimatıyla diğer mahkumlar tarafından darp edildiğini, N.Ş’nin idareye şikayet edilmesi halinde bile sonuç alınamayacağını ifade etmiş.