ÜKD yaptığı bir basın açıklamasıyla Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. İlker Belek’e "dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayırımı yapmak" gibi "komik" bir suçlamayla verilen disiplin cezasını kınadı. Yapılan açıklamada İlker Belek’in sadece halk sağlığı değil sosyal bilimler alanında da önemli katkılarıyla tanınan biri olduğu vurgulanırken, “Bütün hayatını sağlığın ancak toplumsal eşitlikle korunup geliştirilebileceğine adamıştır. Sayısız makalesi ve kitabı tekrar tekrar toplumsal eşitlik fikri etrafında gelişir” denildi.
Yapılan basın açıklamasının tam metni şöyle:
"Basına ve Kamuoyuna
Üniversite Konseyleri Derneği daha geçen ay üniversitelerdeki gerici dalganın ilerici, yurtsever, bilimden ve emekten yana öğretim üye ve elemanlarını tasfiye etmeyi amaçladığına ilişkin bir bildiriyi kamuoyuyla ve basınla paylaşmıştı. Çok geçmeden Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. İlker Belek’e YÖK DisiplinYönetmeliği’ne dayanılarak "dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayırımı yapmak" suçlamasıyla "maaştan kesme cezası" verildi.
Böylece YÖK ve Akdeniz Üniversitesi ibret verici bir uygulamaya imza atarak insanlığın duvarına bir kez daha çarpmış oldular. İlker Belek sadece halk sağlığı ve tıp çevrelerinde çok iyi tanınmaz, aynı zamanda sosyal bilimler alanındaki katkıları nedeniyle de iyi bilinir. Bütün hayatını sağlığın ancak toplumsal eşitlikle korunup geliştirilebileceğine adamıştır. Sayısız makalesi ve kitabı tekrar tekrar toplumsal eşitlik fikri etrafında gelişir. Olağanüstü çalışkanlığı ve yaratıcılığı fikirlerinin üstünü örterek uluslararası yayın yapmak yerine, Türkiye’de gelişkin bir akıl yaratmaya odaklanmıştır.
İlker Belek sağlık hizmeti verecek kişilerin dinsel simgelerle bu hizmeti vermelerinin bir ayrımcılık olacağını öğrencileriyle tartıştığı için şikayet edilmiş, taraflı bir disiplin kurulu tarafından soruşturulmuş ve cezalandırılmıştır. Bu haliyle YÖK ve Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü bir kez daha tarihin ve insanlığın önünde kendini küçük düşürmüş ve sınıfta kalmıştır. Her üniversiteye cami fetvasından, medrese sempozyumlarına, bilimsel düşüncelerin müfredattan dışlanmasından üniversitede gerici kadrolaşma için her türlü hileye başvurulmasına kadar uzanan gerici dalga bir kez daha tarihe ne olduğunu not düşmüştür.
En nihayet gericiliğin neyin üstünü örttüğünü, daha doğrusu neyin üstünü örtemediğini çok iyi biliyoruz. Dinin siyasete alet edilmesi ABD işbirlikçiliği ile yürüyen uluslararası sermayenin tam tahakkümünü sağlamak içindir.
Tüm akademisyenleri, tüm akademisyen derneklerini ve kitle örgütlerini YÖK’ü ve Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü’nü kınamaya ve protesto etmeye davet ediyoruz"
(soL-Haber Merkezi)