"Artık hayal bile kurmuyoruz"

AKP'nin sağlık alanında uygulamaya koyduğu yasaların ciddi anlamda vurduğu kesimlerden biri de ‘yardımcı sağlık çalışanları’ yani hemşireler, laborantlar, teknisyenler ve diğer çalışanları oldu. 'Yardımcı sağlık elemanları' dışında bir kesim daha var ki onlar hayal kurmayı dahi bırakan' taşeron sağlık işçileri...

Sağlıkta dönüşüm, performans yasası, 663 sayılı KHK, Genel Sağlık Sigortası denildiğinde akla hekimler, hastalar ve AKP hükümeti geliyor. Diğerleri kadar çok fazla gündeme gelmeyen laborantlar, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları ise zaten kötü olan çalışma koşullarının yeni yasalarla iyiden iyiye içinden çıkılmaz bir hale gelmesiyle başa çıkmaya çalışıyor.

"27 hastaya bir hemşire bakıyor"
Sağlıkta dönüşüm sürecinin büyük mağdurlarından olan hemşireler, zaten ağır olan iş yüklerinin yeni yasalarla iyiden iyiye artacak olmasıyla büyük sıkıntı yaşıyor. Hemen her hastanede rastlanan benzer yoğun çalışma koşullarıyla ilgili soL olarak Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan hemşirelerle çalışma koşullarını konuştuk.

Haftalık 45 saat çalışma süreleri olduğunu belirten hemşireler, bunun gerçekte çok daha fazla olduğunu söylüyor. Yoğun çalışma saatlerinin yanında her ay en az 6 kez 24 saatlik nöbet tutan hemşireler, bu yetmiyormuş gibi sürekli fazla mesai yapmak durumunda kalıyor.

Çalışma şartları ve nitelikli sağlık hizmeti için altı hasta için bir hemşire olması gerekirken, hastane bu durumun oldukça gerisinde. 27 kişinin yattığı bir bölümde hizmet veren hemşireler, gündüzleri 3 geceleri ise tek kişi çalışıyor. Geceleri doktorların olmadığı zamanlar 27 hastayla başa çıkmakta oldukça zorlandıklarını belirten hemşireler, kimi bölümlerde yatan hasta sayısının çok daha fazla olduğunu ve o bölümlerde hizmet veren hemşirelerin durumlarının kendilerinkinden çok daha zor olduğunu söylüyorlar.

"Sağlık sisteminin yükü omuzlarımıza bindiriliyor"
Hemşirelerin bir diğer büyük sıkıntısı ise sürekli maruz kaldıkları yoğun hasta yakını şiddeti. Hemen her gün çeşitli bölümlerde hasta yakını şiddetine maruz kaldığına değinen hemşireler, sağlık sisteminin yükünün kendi omuzlarına bindirilmeye çalışıldığını söylüyor. Burada esas sorumlunun hastaları bu sağlık sistemine mahkûm eden hükümet olduğunu belirten sağlık çalışanları, KHK, performans, tam gün derken şimdiki çalışma koşullarını dahi arayacakları yeni bir sürece girdiklerinin de farkındalar.

Performans sistemi daha yoğun çalışmaya neden oluyor
Hemşireler için çok ciddi bir problem olan performans sistemi sonucunda hemşirelerin iş yoğunluğu oldukça yükseliyor. Buna göre doktorlar baktıkları hastadan kendileri için performans ücreti alsalar da hemşireler böyle bir performans ücreti alamıyor. Zaten bu sisteme karşı olan hemşireler döner sermaye dışında ücret almazken aldıkları ücret de oldukça düşük düzeyde kalıyor. Ayda en az 6 kez 24 saatlik nöbet tutan hemşireler bu nöbetlerinden maksimum 15 lira gibi çok düşük bir ücret alıyor. Maaşları bitirdikleri okul, çalıştıkları bölüm gibi kriterlere göre farklılık gösteren hemşireler 1100 ve 1400 TL aylık sabit ücret alıyorlar. Bunun dışında her bölüme göre farklılık gösteren döner sermaye ücreti ise 600 ila 800 lira arasında değişiyor. Yani toplamda çok yoğun çalışma sürelerine rağmen hemşireler 1700 lira gibi ücretler almak durumunda kalıyor.

Yasaların ardından artık iş güvenceleri de tehdit altına giren sağlık çalışanları, yaşanan tüm bu olumsuz sürece karşın, TTB’nin de içinde olduğu birlikte bir karşı çıkış örgütlemeleri gerektiğini aksi takdirde hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının bu sağlık sistemi içinde çürüyeceğini dile getiriyor.

Laborantlar için de durum aynı
‘Yardımcı sağlık çalışanı olarak’ tanımlanan laborantların durumu da hemşirelerden farklı değil. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde laborant olarak çalışan SES Şişli Şube Başkanı Mehmet Ali Alataş, sağlıkta dönüşüm sürecinin olumsuz etkilerinden kendilerinin de çok büyük oranda etkilendiğini dile getirdi. Hastanelerin satılması ve bölümlerinin özelleştirilmesi sürecinde ilk olarak hastane laboratuarlarının gündeme geldiğine değinen Alataş, bu özelleştirmelerin ardından ilgili bölüme cihaz ve ekipman getiren taşeron firmaların cihazlar için kendi elemanlarını getirdiğini ve bu yüzden laborant alımının yapılmadığını söyledi.

Taşeronların getirdiği elemanların nöbet tutmadığını ve laborantlar gibi çalışmadığını vurgulayan Alataş, çok uzun çalışma koşullarıyla boğuşmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Sağlık alanında büyük yıkıma yol açan uygulamaların çalışma koşullarını iyiden iyiye zorlaştırdığının altını çizen Alataş, bu yıkıma karşı seslerini yükseltmeye devam edeceklerini dile getirdi.

“Hayal bile kurmuyorum”
Sağlıkta taşeron işçi çalıştırılmaması yönünde alınan onlarca karara rağmen taşeron olarak hastanelerde çalıştırılan sağlık işçileri büyük bir sömürü altında çalışıyor. Asgari ücretle haftanın 6 günü çok uzun saatler çalışan, temizlik yapan, hastaları taşıyan ve kalan diğer bütün ek işleri yapan taşeron sağlık işçileri, kendi deyimleriyle hayal bile kuramaz hale geldiler.

Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi’nde çalışan taşeron sağlık işçisi F. “Ben ve eşim 650 lira maaş alıyoruz. Haftanın 6 günü çok uzun saatlerde çalışıyoruz. Hemşire arkadaşlar 'hayal' diyor ben hayal bile kurmuyorum. İki çocuğum var onlara bakmak zorundayız. İsyan etsek sesimizi çıkarsak işten çıkarırlar mecburen susuyoruz. Elimden de başka bir şey gelmiyor. Bayram da herkes bayram ücretini alırken biz sanki çok para alıyormuşuz gibi onu bile kesiyorlar” dedi.

(soL - İstanbul)