Anadolu Üniversitesi'nde öğrenci işçi kıyımı

Harçlara zam yapmaktan çekinmeyen, üniversiteleri gericiliğe teslim eden YÖK bu defa öğrenci işçilerin işine göz dikti.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından üniversitelerde çalışan öğrenci işçiler için yapılan yeni düzenleme kapsamında Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde çalışan çoğu öğrenci işçinin işine 14 Kasım tarihine kadar son verilecek. Yaklaşık 1400 öğrenci işçinin bulunduğu üniversitede 1000 öğrencinin işten atılacağı söyleniyor.

Yapılan düzenlemede çalışma saatlerinin 30 saatten 15 saate çekileceği ve maaşların da o oranda düşürüleceği belirtiliyor. Bunun yanında öğrenci işçilerin resmi tatillerde maaşları kesilse bile birim koordinatörlerinin isteği doğrultusunda çalışabilecekleri de düzenlemenin içinde yer alıyor. Sosyal güvenlik yönünden ise öğrenci işçiler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanununun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılıyor ve haklarında sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanıyor. Bu durumda öğrenci işçi, primi yatmadığı halde sigortalı sayılarak aynı zamanda sigorta girişli başka bir işte çalışamıyor. Böylece emekli olma süresi de uzuyor.

Maaş ve sigorta bir yana işten atılacak olan öğrencilerin ekonomik durumu da dikkate alınmıyor. Öğrenci işçi olduğu için hiçbir burstan yararlanamayan, sadece aldığı maaşla geçimini sağlayan birçok öğrenci işçinin olduğu da bilinmesine rağmen rektörlük YÖK’ün yaptığı düzenlemeyi uygulamada ısrarlı gözüküyor. Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü tüm çalışma birimlerine konuyla ilgili rapor göndererek alınan kararı duyurdu.

“En yüksek maaşım 500 TL oldu”
Öğrenci işçilerin yüz yüze geldikleri durum karşısında ne yapacakları beklenirken konuyla ilgili olarak görüştüğümüz bir öğrenci işçi sorularımızı yanıtladı. Yaklaşık 2 senedir öğrenci işçi olarak çalıştığını söyleyen üniversite öğrencesi, aldığı ücretin net olmadığını, şu ana kadar aldığı en yüksek ücretin ise 500 TL olduğunu ifade etti. Görüştüğümüz öğrenci işçi, günlük 8 saatten haftalık 40 saate kadar çalıştığını kaydederken, sosyal güvencelerine ilişkin sorumuza ise, “Sigortalı sayılmaz, sadece iş kazası ve meslek hastalığı kapsamında sigortalı sayılıyorum. Ne olacaksa? Sekreter olsam parmağım klavyeye mi sıkışacak?” şeklinde cevap verdi.

“Hakkımızı istiyoruz”
Görüştüğümüz öğrenci işçi, YÖK’ün okuldaki iş alanlarını taşeronlaştırmak, giderek özel şirketlere devretmek amacıyla böyle bir uygulamaya başvuruyor olabileceğini söylerken, “Okulumuzda zaten fazlasıyla taşeron şirket çalışıyor. Okuldaki devlet memurlarıyla aynı işlerde çalışıyoruz fakat onların sahip olduğu hiçbir hakka sahip değiliz. Bütün haklarımı istiyorum, bütün çalışanlar gibi ben de haklarımı istiyorum” diyor. Görüşmemizde öğrenci işçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Tamam ben onlarla bir sözleşme imzaladım, orada ne yazıyorsa kabul ettim. Kabul etmeye de mecburdum. Ama gene de bu onların yaptıklarını meşru kılmaz. Bu kadar öğrenciyi işe alırken isteklerini dayatıyorlar. İşten atmak bu kadar kolay olmamalı. Bu kadar insanı mağdur durumda bırakamazlar. Buna hakları yok. İnsanları bu kadar zor duruma sokamazlar.”

“Hepimiz çaresiz kaldık”
Aynı öğrenci, bu durum sonucunda mağdur olan birçok arkadaşı olduğunu söylerken, bunların içinde kira sözleşmesi yapanların, senet imzalayanların, dil kurslarına taksit sözleşmesi yapanların olduğunu ifade etti. Bir sürü insanın mağdur durumda olduğunu ama kimsenin bunları umursamadığını söyleyen öğrenci işçi, “2 yıldır diyorlar öğrenci işçi alınmayacak diye. Daha 2-3 gün önce yeni öğrenci işçi aldılar. Şimdi de kapı dışarı etmeye uğraşıyorlar. Hepimiz çaresiz kaldık. Ben kimsenin bireysel düşünmesini istemiyorum. Hepimiz aynı durumdayız. Neler yaşadığımızı görüyoruz. O yüzden birlikte olmamız daha iyi olacak. 14 Kasım’a kadar bir araya gelerek bu kıyımı durdurmalıyız diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

(soL-Eskişehir)