Yılmaz Onay'dan 90. yıl mesajı

Sanatçı Yılmaz Onay, sağlık sorunları nedeniyle katılamayacağı TKP'nin 90. yıl kutlaması öncesinde bir destek mesajı yolladı.

Yılmaz Onay'ın mesajı şöyle:

"Son nefesine kadar komünist olarak yaşamaktır asıl erdem!

Bizim kuşağımız da “eski tüfek” oldu artık. Bizler, yani tüfek’liğini yitirip teslim olmayanlar, neredeyse partisiz kalıyorduk. Hiç unutmam, özellikle sanat alanımızda, gerçekten komünist olsun olmasın moda gereği o zamanki TKP’ye angaje görünen kimileri, bizlere en fazla sosyaldemokratlığı layık görüp tepeden bakarak, 12 Eylül sonrası o güçlük ve yokluklar içinde çıkardığımız Bilim ve Sanat Dergisi'ne yazmaya bile tenezzül etmemişlerdi. Ama işte tam da o kimilerinin, Soyetler Birliği çökünce, büyük bir günah işlemiş gibi günah çıkarmaya koştuklarını ibretle seyrettik. Öyle ki, bir zamanlar revaçta iken tekellerinde tutmaya çalıştıkları komünizmi ve partisini bir anda terketmekle yetinmeyip, genel sekreterlerinin emperyalizmin tahta atı bir gazetede taraflı hizmete kadar düşmesini bile sineye çekmek, hatta alkışlamak zorunda kaldılar. Çünkü akıllarınca komünizm zaten miadını doldurmuştu ve sonsuza dek geçerli bir “yeni dünya düzeni” hazretleri gelmişti dünyaya! Ortalıkta bıraktıkları Türkiye Komünist Partisi’ne kim dönüp de bakardı artık?

Oysa gerçek hiç de öyle değildi. O ortalıkta bıraktıkları TKP’yi, dönüp bakmak ne söz, zaten başından beri, gerek içinde bulunarak, gerekse dışında bırakılarak acıyla izleyen gerçek komünistler, partilerine sahip çıkmanın asıl şimdi zorunlu olduğunu gördüler. Çünkü o “yeni” denen kartlaşmış “dünya düzeni”, yeni bir tür “dünya faşizmi”ni hayata geçirmeksizin ayakta kalamayacağını görüp, tüm dünyaya karşı açıktan savaş ilan etmekte hiç gecikmemişti. Ve kendisine köle yapmak üzere hedef aldığı yerleri – ki son tahlilde tüm dünyadır bu – sırayla kana bulamaya devam ediyor.

Kendisine bağlı taşeron iktidarlar oluşturuyor. Buna karşı direnen yerleri kana bulama planları açığa çıktıkça, hırçınlığı artıyor, ama tüm dünyada maskesi daha da hızla düşüyor. İyi ama bu kendiliğinden mi oluyor? Hayır! Tüm dünyada, adında komünist sözüğü bulunsun bulunmasın, temelde komünizmin kaynağından yeşeren, gerçek özgürlükçü, gerçek demokrat hareketler sayesinde ve gerçekten insanca yaşamı savunan, gerçekten emekten yana partilerin çabalarıyla oluyor bu gelişme. Böyle olduğu için de adında komünist sözcüğünün bulunduğu parti geleneği, sınıf mücadelesinde en önemli yükü sırtlamayı göze almış oluyor. Böyle bir öncülüğün 90.yıla erişmesi, başlı başına kutlanacak bir değerdir kuşkusuz.

“Yeni dünya düzeni” denen şeyin suratındaki o sahte olduğu oranda özellikle büyüterek taşıdığı “demokrasi” maskesini düşürüp, altındaki “yeni” bir tür “dünya faşizmi” gerçeğini ortaya serme işi, yani bu yeniden gerçekçilik mücadelesi, her şeyden önce biz sanatçılara düşmektedir. Bu zorunluluğu görmek ve bu yola en geniş sanat kesimlerinin katılmasını sağlama çabasına girişmek de biz “eski tüfekler”in yükümlülüğünde bulunuyor. İşte 90.yıl kutlanmasının “sanatsal bir dili” esas alması, sanat alanında söz konusu mücadeleye ve bu mücadele için de sanata, sanatçıya, örgüt olarak partinin sahip çıkma yükümlülüğünü üstlenmesi anlamına gelmektedir ki, bence bu, geçmiş deneyimlerin çok iyi değerlendirildiğini gösteriyor. Bunun hakkını vermek de, genciyle, yaşlısıyla bizim alanımıza düşmektedir. Parti için de, sanatçı için de hiç kolay olmadığnı bilmemiz gereken bu bolca dikenlerle dolu yolda ilerlemek, gerek ülkemiz sanatına, gerekse dünya sanat arenasına, çok önemli zenginlikler kazandırırken, aynı zamanda insanlığın yükselen mücadelesinde de sanatın başat misyonunu yerine getirmesini sağlayacaktır.

90. yıl kutlamasında aralarında bulunamadığım için çok hayıflandığım sevgili dostlarıma, özellikle de genç dostlarıma şu birkaç sözcükle sesleneyim dilerseniz:

Ülkenin, toplumun, insanlığın durumunu gördükçe, bunun gerektirdiği mücadelede az kişi olmanın da sıkıntısıyla üstesinden gelemeyeceği her şeyi yükümlenmek ister, sorumluluk duyan her komünist. Ama burada sizlere önerim şudur: Lütfen göğüsleyebileceğiniz kadarını üstlenin. Çünkü bence en değerli komünist, yaşam boyu her koşula dayanabilmiş ve son nefesine dek komünist olarak direnmiş, komünist olarak yaşayabilmiş kişidir.

Yılmaz Onay"

(soL - Haber Merkezi)