Skandalda yeni perde: Üzeri kapatılan anıtta iki yazıt kayıp, biri de parçalanmış!

Antalya Kumluca'da restorasyon skandalına kurban giden ünlü Opramoas anıtının iki yazıtının kayıp, bir yazıtın da parçalandığı ileri sürüldü...

Yusuf Yavuz

Antalya’nın Kumluca ilçesinde bulunan Rhodiapolis antik kentindeki Opramoas anıtında yaşanan restorasyon skandalında şoke eden gerçekler ortaya çıktı. Restorasyon skandalına kurban edilen tarihi anıta ait iki yazıtın kaybolduğu, bir yazıtın ise çalışmalar sırasında parçalandığı belirtildi. Bitlis-Tatvan merkezli bir inşaat firmasına yaptırılan restorasyon sırasında ayrıca anıtın üç yüzünde toplam 38 bloğun yanlış yerleştirildiği, orijinal sütunlar dururken yeni sütunlar yapıldığı ortaya çıktı. Restorasyon skandalının ortaya çıkmasının ardından bir açıklama yapan Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürü Cemil Karabayram, Opramoas anıtının üzerini güneş, yağmur ve rüzgârdan korumak için kapatıldığını belirterek, “Bu yazılı taşlar 1980-1990'lı yıllara kadar iklimsel koşullara terk edilmiş. Şimdi biz iyi niyetle orada iklimsel koşullar ve güneş ışınlarını sert alan tepede çalışma yaptık. Biz ona sahip çıkıyoruz" diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından AKP’li Kumluca Belediyesine tahsis edilen antik kentte bulunan ünlü Opramoas anıtı ve tiyatronun restorasyonu, yaklaşık 1 milyon 445 bin lira bedelle 2015 yılında Bitlis Tatvan merkezli Er-Bil İnşaat A.Ş. adlı bir firmaya verilmişti. Ancak Opramoas anıtı restorasyon skandalına kurban gitti. Bunun üzerine restorasyon durduruldu ve Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, üzerinde bulunan eski Yunanca yazıtlarıyla ünlü Opramoas anıtıyla ilgili restorasyon hatalarının düzeltilebilmesi için uzmanlardan bir rapor istedi.

HATANIN DÜZELTİLMESİ BEKLENİRKEN ÜZERİ ÖRTÜLDÜ
Hatalı yapılan restorasyonla öylece ortada kalan Opramoas anıtının düzeltilmesi beklenirken, bir süre önce tepki çeken bu rezaletin görülmemesi için üzeri plastik ve branda ile kapatıldı. Brandanın üzerine ise anıtın canlandırmasını yansıtan resimlerin yapıştırılması da dikkat çekti.

RÖLÖVE VE ANITLAR MÜDÜRÜ: 'GÜNEŞTEN KORUMAK İÇİN ÖRTTÜK'
Konuyla ilgili haberimizin ardından bir açıklama yapan Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürü Cemil Karabayram, Opramoas anıtındaki restorasyon çalışmalarının revize edilen projeye göre sürdüğünü söyledi. Anıtın üzerinin kapatılmasını ise yazıtların kalker ve yumuşak yapısının zarar görmemesi, güneş ışınları, yağmur ve rüzgârdan korunmasını amaçladığını savunan Karabayram şunları söyledi:

'TAŞLAR 1980-1990'LARA KADAR İKLİMSEL KOŞULLARA TERK EDİLMİŞ'
"Tarihi eser restore edilirken çevresel etkilerden korunması için o yapının mevcut fotoğraflarından yola çıkılarak, koruma brandasına birebir kopyası çıkartılır. Buradaki amaç, ziyaretçilerin yapı hakkında fikir sahibi olmasıdır. Türkiye'de ve dünyada da böyledir. Bu yazılı taşlar 1980-1990'lı yıllara kadar iklimsel koşullara terk edilmiş. Şimdi biz iyi niyetle orada iklimsel koşullar ve güneş ışınlarını sert alan tepede çalışma yaptık. Biz ona sahip çıkıyoruz."

'TAŞLARIN DİZİLİMİYLE İLGİLİ YENİ BİR PROJE GEREKİR'
Arkeolojik kazıların 2006 yılında başladığı Rhodiapolis’teki restorasyon skandalına ilişkin açıklamaları şaşkınlık yaratan Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürü Cemil Karabayram, "Hata da olabilirdi ama hakikaten yeniden bulunan taşlar olduğu için o taşların dizilimiyle ilgili, yazılı taşların bir araya gelebileceği yeni bir proje gerekir. Bu, restorasyon; betonarme bina yapmıyorsunuz. 2010 yılında projesi onaylanmış bir proje. Şu anda çalışma devam ediyor. En kısa sürede tamamlanacak" ifadelerini kullandı.

BİLİMSEL RAPORDA ÇARPICI GERÇEKLER ORTAYA ÇIKTI
Hatalı restorasyon kurbanı olan Opramoas anıtıyla ilgili hazırlanan bilimsel rapor ise çarpıcı gerçeği ortaya koyuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Yunan Dili ve Edebiyatı A.B.D. Başkanı Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu’ndan bir rapor istedi. Restorasyonu durdurulan anıt ve çevresinde inceleme yapan İplikçioğlu, kapsamlı bir rapor hazırlayarak ilgililere sundu.

38 YAZIT YANLIŞ YERLEŞTİRİLDİ, İKİSİ DE KAYIP
Opramoas anıtının restorasyonu sırasında toplam 38 yazıtlı bloğun yanlış yerleştirildiği belirtilen raporda, bir çok blokta ise hassas hizalamaya dikkat edilmediği vurgulanarak, şu ifadelere yer veriliyor: "Rhodiapolis’i 2016 yılındaki ziyaretim esnasında, daha önceki yayınlarda yer almayan, yani kazılarda çıkarılmış olması gereken yazıtlı 3 bloğun restorasyonda kullanılmadığı belirlenmiştir. Bu bloklardan biri anıtın önünde durmakta, diğer ikisi ise kayıptır.

RESTORASYONDA KULLANILMAYAN ÖZGÜN TAŞLAR PARÇALANMIŞ
Kazılarda çıkarılan blokların, son zamanlarda temin ettiğim, kazı çalışmaları sırasında çekilmiş fotoğraflarından anlaşıldığına ve anıt çevresinde yaptığım incelemelere göre, statik bir sorun çıkarmaları pek mümkün görünmemesine rağmen restorasyonda kullanılmayan daha birçok blok bulunmaktadır. Anıt çevresinde hala durmakta olan, üzerinde harf kalıntıları olan birinin dışında, restorasyonda kullanılmayan özgün taşların bir bölümünün kaldırma sırasında parçalandıklarını öğrendiğim bloklardan oluştuğu anlaşılmaktadır. Yine öğrendiğime göre, kazıda çıkarılan blokların bir bölümü anıt çevresindeki molozların arasında kalmış ve bu şekilde söz konusu alandan uzaklaştırılmış olabilir."

ORİJİNAL SÜTUNLAR YERDE DURURKEN YENİLERİ KULLANILMIŞ
Restorasyon sırasında Opramoas anıtının cephesinde kullanılan kireçtaşı sütunlar yeni olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu,"Halbuki anıtın önünde özgün granit sütun parçaları durmaktadır" ifadelerine yer verdiği değerlendirmesinde, "Anıtın kasalar içinde muhafaza edilen çok miktardaki yazıtlı ufak parçalarından herhangi bir bloğun tamamlanması ise olanaksız görünmektedir" görüşünü dile getirdi.

'RESTORASYONUN SÖKÜLMESİ GEREKİYOR'
Restorasyon için tarihi eserlerin en az yüzde 80 oranında özgün malzeme barındırmasının uluslararası bir kriter olduğunun da altını çizen İplikçioğlu, "Kanaatim, antik malzemenin restorasyon öncesinde de kesinlikle yüzde 80 olmadığı, bu oranın çok çok altında kaldığı yönündedir, belki yüzde 30. Yalnızca yukarıdaki nedenlerden dolayı bile yapılan restorasyonun sökülmesi kaçınılmazdır. Sökülmediği takdirde, Türk Arkeolojisi adına son derece olumsuz bir değerlendirmeye yol açacağı ortadadır. Blokların kesilerek aplike edilmesi yolunun daha ciddi sorunlar çıkaracağı kanaatindeyim" ifadelerini kullandı.