AKP bu memleketin işçisine düşman: İçeride de dışarıda da

Alman Kültür Merkezi, Rus yayın organı sendika tanımaz, Türk patronun Tataristan’da hakkını yediği işçilere kanunlar uygulanmaz, İstanbul’da motokuryeyi öldüren Somali CB başkanı ülkeden kaçırılır…

Haber Merkezi

“Yerli ve milli” söylemini dilinden düşürmeyen AKP iktidarı konu işçiler olunca yabancı ülke kanunlarının uygulanmasına da onay veriyor, motokuryeyi öldüren katilin ülkeden kaçmasına da yol veriyor.

İstanbul'da 30 Kasım'da 38 yaşındaki motokurye Yunus Emre Göçer, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud'un aracının hızla çarpması sonucu ağır yaralandıktan bir hafta sonra yaşamını yitirdi.

Mahmud hakkında yakalama kararı çıkarıldı ancak olayın hemen ardından ifadesi alınıp savcının talimatıyla serbest bırakılan Mahmud'un 2 Aralık'ta tarifeli bir uçakla Türkiye'yi terk ettiği ortaya çıktı.

Adalet Bakanı'ndan gazetecilere: 'Gündemimiz Filistin arkadaşım'

Göçer'in ölümünden bir gün sonra Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, motokuryenin ölümüne yol açan Somali Cumhurbaşkanı'nın oğluyla ilgili gazetecilerin sorularını "Gündemimiz Filistin arkadaşım" diyerek yanıtsız bırakacaktı.

Tunç'un gündemine motokurye Göçer'in ölümü ancak dün girebildi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan bakan, olay yeri incelemesi ve ilk kusur değerlendirmesini yapan polis memurları hakkında adli soruşturma başlatıldığını duyurdu.

Zira ilk tutanakta, daha sonra hastanede hayatını kaybedecek olan Yunus Emre Göçer "kusurlu" bulunmuştu, ancak ortaya çıkan görüntüler Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunun aracının fren dahi yapmadan hızla Göçer'e çarptığını ortaya koyuyordu. Motokurye Göçer'in ardında bıraktığı eşi kendisini arayan polislerin Göçer'in "intihar ettiğini" söylediklerini açıklayacaktı. 

'Diplomatik dokunulmazlık' gerekçe olamaz

Bugünkü yazısını "Yunus Emre Göçer anısına" adayan soL yazarı Engin Solakoğlu Somali Cumhurbaşkanının oğlunun "diplomatik dokunulmazlık"  gerekçesiyle ülke dışına çıkarılmasına izin verilemeyeceğine, üstelik son gelen bilgilere göre "Cumhurbaşkanızade Mahmud Bey"in Türkiye’de İçişleri Bakanlığı'nın verdiği geçici ikamet iznine binaen bulunmakta olduğuna yani diplomatik bir statüsünün de bulunmadığına dikkat çekti.

Mahmud'un kaçmasının ancak iki izahı olabileceğini belirten Solakoğlu "Birincisi ilgililer ya da görevliler diyelim, mevzuatı tam bilmedikleri için Mahmud’un gösterdiği diplomatik pasaporta kanmışlar ve önce serbest bırakmış, sonra da kaçmasına izin vermişlerdir. İkincisi ise, tüm bunlar siyasi bir karar ve talimat sonucudur, bu itibarla da görevlileri suçlamanın bir anlamı yoktur" diye yazdı.

Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliği’nden Somali Cumhurbaşkanı'na ziyaret 

Mahmud'un siyasi bir karar ve talimat sonucu kaçtığı ihtimalini güçlendiren bir gelişme de BirGün gazetesinin haberiyle ortaya çıktı. Buna göre Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun Türkiye’den kaçmasından 5 gün sonra, Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliği’nden bir heyet Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile makamında görüşmüştü. Somali Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre görüşmenin konusu "askeri işbirliği"ydi.

Olayın hemen sonrasında polislerin "Eşiniz intihar etti" dediği eşini ve biri engelli iki çocuğunu ardında bırakan Yunus Emre Göçer için yüzlerce motokurye dün Zincirlikuyu'da buluşup Çağlayan'daki "adalet sarayı"na motorlarını sürerek arkadaşları için adalet talep etti.

Göçer'in katilinin kaçmasına yol verilmesi, AKP iktidarının bu memleketin işçisine karşı düşmanlığını bir kez daha ortaya koyuyor.

AKP iktidarının Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı devletlere ait kurumların sendikal örgütlenmeleri, grevleri engellemesine ses çıkarmadığı, Türk patronların yurtdışına götürüp haklarını vermediği işçilerin Türkiye'nin kanunlarıyla haklarını aramalarına engel olduğu örnekleri soL'da işlemiştik.

Alman Kültür Merkezi hukuk tanımamıştı

Birinci örnek Alman Kültür Merkezi yani Goethe Enstitüsü'nün ülkedeki sendikal hakları tanımamasıyla ilgili. Goethe Enstitüsü Ankara emekçileri, Tez-Koop-İş çatısı altında örgütlenmiş ve sendika çoğunluğun sağlanmasının ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan TİS yetkisi almıştı. Ancak Goethe Enstitüsü Ankara işverenliği, sendikanın TİS teklifini almayarak emekçilerin sendikal haklarının önüne geçmeye çalışmıştı. 

Yargıtay'dan yurtdışında işçilerin haklarını vermeyen inşaat patronlarına kıyak

İkinci örnekse Yargıtay’ın inşaat patronları lehine verdiği karar. Yurtdışına kayıtsız şekilde götürülen ve kanuna bağlı kalınmadan çalıştırılan işçilerin açtıkları davalar inşaat patronlarına çıkan yüksek tazminatlarla sonuçlanıyordu. Yargıtay patronların yardımına koştu, tabloyu tersine çeviren kararı 10 Mayıs'ta verdi.

Yerel mahkemelerde devam eden davaları etkilemeye başlayan kararın bir örneği de Gemont işçilerinin hukuki mücadelesinde yaşanmıştı.

Rusya’da Tataristan'a bağlı Nizhnekamsk şehrinde Gemont firmasına ait bir projede çalışan 2 bin 160 işçi, şirketle ilişiği kesilmesine rağmen Türkiye'ye dönememişti. Şantiyede verdikleri mücadele sonucu Türkiye'ye dönen işçiler haklarını aramayı Patronların Ensesindeyiz Ağı ile sürdürdüler. Mücadele devam ederken diğer yandan da hukuki süreç başlatıldı.

Bir Türk şirketi Türkiye'den götürdüğü çalışanlarla davalık olmuştu. Kanun da Türk hukukunun uygulanmasını söylüyordu fakat Yargıtay yeni bir içtihatla, işçilerin bulundukları ülkenin yasalarıyla yargılanmasını istedi. Kararın ardından Gemont avukatları bu doğrultuda başvuru yaptı ve talep kabul edildi. Mahkeme verdiği ara kararda Rus hukukunun uygulanmasını istedi.

Sputnik grev ilan eden işçileri işten çıkarmıştı

Bir başka örnekse halen devam eden Sputnik işçilerinin grevinde yaşandı. Rus devletine bağlı yayın organı Sputnik Türkiye’de çalışan gazeteciler Türkiye Gazeteciler Sendikası'nda (TGS) örgütlendi. Ancak TGS ile Sputnik Türkiye Ofisi işvereni arasında sürdürülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde sendikanın grev ilanını asmasının ardından 24 sendika üyesi hukuksuz bir biçimde işten çıkarıldı.

TGS’den yapılan açıklamada “Bir sendikanın grev ilanı astığı ve 17 Ağustos’ta grev uygulamasına başlayacağını duyurduğu bir süreçte 24 üyesinin işten atılması, bu ülkenin kanunlarıyla açık açık dalga geçmektir. Bu hadsizliğe karşı, Türkiye’de kanunların olduğunu görmek istiyoruz. Sputnik Türkiye ofisi Ankara ve İstanbul temsilcileri, kanunları çiğneme cesaretini nereden buluyor?” açıklamasında bulundu.