Emeklilikte özelleştirme hamlesi: Zorunlu BES ne getiriyor, ne götürüyor?

OHAL fırsatçılığı yapan hükümet, kamusal emeklilik hakkını da özelleştirmek için epey yol aldı. 45 yaş altı çalışanların zorunlu olarak dahil edileceği Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), zor durumdaki ekonominin ve sermayenin yeni can simidi olacak. soL, zorunlu BES uygulamasının amacını ve genel çerçevesini mercek altına aldı.

Kerem Aydın

OHAL döneminde birçok yasal düzenlemeye imza atan hükümetin icraatlarından en önemlisi bireysel emeklilik sisteminin (BES) yaygınlaştırılmasına dönük bir kanun çıkarmak oldu. 45 yaş altında çalışanların ücretlerinden yapılacak kesintilerle, milyonlarca ücretli sisteme zorunlu olarak dahil edilecek.

Kamuoyu gündemine geldiği günlerde “Zorunlu BES uygulaması” olarak adlandırılan düzenlemenin, zamanla ismi “Otomatik BES uygulaması” haline getirilirken başta hükümet yetkilileri olmak üzere elbirliğiyle PR çalışması yapılıyor.

Kamusal emeklilik hakkının özelleştirilmesinin ilk adımı olan bu uygulamaya 1 Ocak 2017 tarihinde geçilecek. Tıkanan ekonomiye ve sermayeye kaynak yaratmak için gündeme getirilen uygulamanın yaygınlaştırılması ve kamusal emeklilik sistemine ciddi bir alternatif haline gelmesi hedefleniyor. Nitekim, iki gün önce Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “18 yaş altı genç ve çocukların da velileri ve vasileri aracılığıyla Bireysel Emeklilik Sistemine katılımına ilişkin çalışmaları 2017'de tamamlamayı hedefliyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı.

Hükümet OHAL günlerinde sessiz sedasız büyük bir özelleştirme operasyonunu sürdürürken, emeklilik hakkımız adım adım elimizden alınarak piyasaya emanet edilecek.

DÜZENLEMEYE NASIL BİR GEREKÇE SUNULDU?​

Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 10 Ağustos 2016 tarihinde yasalaştırıldı ve kanun 24 Ağustos 2016’da yürürlüğe girdi.

Düzenlemenin çalışanın tasarruf düzeyini yükseltmek ve çalışanların emeklilik döneminde de çalışırken elde ettiği gelir düzeyinin gerisine düşmesini engellemek olarak iki gerekçesi olduğu belirtiliyor.

Kanunun bu gerekçeleri, düzenlemenin çalışanların çıkarı düşünülerek hazırlandığı görüntüsü veriyor olsa da, asıl amacın sermayeye yeni kaynaklar aktarmak ve ekonomide yeni fonlar oluşturmak olduğu biliniyor.

HÜKÜMETİN ASIL AMACI NE?

Düzenleme, her ne kadar çalışanın tasarruf düzeyini yükseltmek üzere gündeme getirildiği iddia edilse de, asıl olarak ekonomide genel tasarruf düzeyinin yükseltilmesini amaçlıyor. Yani çalışanı değil, ekonominin ve sermayenin ihtiyaçlarını gözetiyor.

Bilindiği gibi, ekonomide yavaşlamanın belirginleşmesi ve sermayenin kaynak sıkıntısı yaşamaya başlaması, hükümeti ekonomide yeni kaynak arayışlarına yöneltti. Arka arkaya yeni fonların kurulması gündeme getirildi. Bu doğrultuda Türkiye Varlık Fonu'nun kurulması öngörüldü. Yine işçileri doğrudan ilgilendiren kıdem tazminatı fonunun kurulması konusu da gündemdeki yerini koruyor. 100 milyar TL'nin üzerinde bir büyüklüğe ulaşan İşsizlik Fonu'nun amacı dışında kullanıldığı ve bu doğrultuda birçok adım atıldığı da biliniyor.

Hükümet tüm bu yeni kaynak ve fon arayışlarında, zorunlu BES düzenlemesini yasalaştırarak önemli bir adım atmış oldu. Çünkü, çalışanların ücretlerinden yapılan kesintiler zorunlu BES vasıtasıyla birikecek ve doğrudan ekonomiye aktarılacak. Söz konusu devasa kaynak, böylece yatırımlarda kullanılmak üzere sermayenin kullanımına açılmış olacak.

Bireysel emeklilik sigortasının, 1970'li yıllardan itibaren neo-liberal politikalar doğrultusunda IMF ve Dünya Bankası tarafından teşvik edilen bir uygulama olduğu biliniyor.

Bu uygulamanın bir diğer amacı ise sosyal güvenlik ve emeklilik sisteminin piyasalaştırılması ve özelleştirilmesi. Devletin kamusal bir hak olarak sağladığı emeklilik sisteminin aşındırılması ve küçültülmesi, buna karşılık özel sigorta şirketlerinin desteklenerek finans sermayesinin teşvik edilmesi de amaçlanıyor.

Düzenleme, asıl olarak işçilerin çıkarını değil sermayenin ihtiyaçlarını gözetiyor. Bir kamusal hak olan emeklilik sisteminin özelleştirilmesinin önünü açıyor.

DÜZENLEMENİN GENEL HATLARI

OHAL sürecinde yasalaştırılan söz konusu kanun, 45 yaş altı ücret karşılığı çalışanların, işverenleri aracılığıyla otomatik olarak bir emeklilik planına dahil olmasını öngörüyor. Düzenleme 1 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girecek.

  • Türkiye vatandaşı olup 45 yaşını doldurmayan ücret karşılığı çalışanlar, işverenin düzenlediği bir emeklilik sözleşmesiyle emeklilik planına dahil edilecek.
  • Çalışanın katkı payı, prime esas kazancının yüzde 3’üne karşılık gelecek. Bu oranı iki katına kadar artırmaya, yüzde 1’e kadar azaltmaya veya katkı payına maktu limit getirmeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak. Bu tutar en geç, çalışanın ücretinin ödeme gününü takip eden iş günü, işveren tarafından şirkete aktarılacak. İşveren, katkı payını zamanında şirkete aktarmaz veya geç aktarırsa, çalışanın birikiminde oluşan parasal kayıptan sorumlu olacak.
  • Çalışan, otomatik katılıma ilişkin emeklilik sözleşmesinde belirlenen tutardan daha yüksek bir tutarda kesinti yapılmasını işverenden talep edebilecek.
  • Çalışan, emeklilik planına dahil olduğunun kendisine bildirildiği tarihten itibaren 2 ay içinde sözleşmeden cayabilecek. Cayma halinde, ödenen katkı payları, varsa hesabında bulunan yatırım gelirleri ile birlikte 10 iş günü içinde çalışana iade edilecek.
  • Bir emeklilik sözleşmesi bulunan çalışanın işyerinin değişmesi halinde, yeni işyerinde bu madde kapsamında bir emeklilik planı varsa, çalışanın birikimi ve sistemde kazandığı emekliliğe esas süresi yeni işyerindeki emeklilik sözleşmesine aktarılacak. Yeni işyerinde emeklilik planının bulunmaması halinde çalışan, talep ederse önceki işyerinde düzenlenmiş sözleşme kapsamında katkı payı ödemeye devam edebilecek; talep etmezse emeklilik sözleşmesi sonlandırılacak.
  • Sisteme girişte bir defaya mahsus olmak üzere, bin lira ilave devlet katkısı sağlanacak. Bakanlar Kurulu, bu tutarı yarısına kadar artırmaya veya yarısına kadar azaltmaya yetkili olacak.
  • Emeklilik hakkının kullanılması halinde, hesabında bulunan birikimi en az 10 yıllık, yıllık gelir sigortası sözleşmesi kapsamında almayı tercih eden çalışana, birikiminin yüzde 5’i karşılığı ek devlet katkısı ödemesi yapılacak.
  • Çalışan katkı payının takip ve tahsil sorumluluğu şirkete ait olacak.
  • Sigorta şirketlerince, fon işletim gideri kesintisi dışında başka bir kesinti yapılamayacak.
  • İşverenin yükümlülüklerine ve yürürlüğe konulan düzenlemelere uymaması halinde, her bir ihlal için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca 100 lira idari para cezası uygulanacak.

ZORUNLU BES'İN ÇALIŞANLARA FİNANSAL GETİRİSİ OLACAK MI?

Zorunlu BES uygulamasında, işverenin herhangi bir katkısı olmayacak. Zorunlu BES uygulamasında, çalışanın piyasa şartlarında uğrayacağı herhangi bir zararın karşılanması için bir Hazine ya da devlet garantisi düzenlenmedi. Olası bir finansal krizde bu fonların zarar etmesi ya da batması durumunda çalışanların birikimleri buharlaşmış olacak.

Böyle bir senaryo yaşanmadığı takdirde;

Otomatik BES sisteminde halihazırda devletin yapmakta olduğu (yararlanma koşulları ve tutarı sistemde kalma süresine göre farklılaşan) yüzde 25 prim katkısının yanı sıra bu uygulamada, bir defaya mahsus bin TL ve emeklilik hakkının 10 yılın ardından kullanılması halinde çalışana birikiminin yüzde 5'i ölçüsünde devlet katkısı yapılması öngörülüyor.

Bu katkılarla beraber sistemin çalışan için çok avantajlı olduğu ve sistemde kalınırsa emeklilikte ciddi bir ek gelire sahip olacağı belirtiliyor. Oysa, sistemde emeklilik hakkı kazanmak için 10 yıl kalan çalışan, mevcut haliyle ortalama yıllık yüzde 8,5 gelir ancak elde edebiliyor.

Diğer yandan, sistemde devlet katkısının tutarını değiştirmeye Bakanlar Kurulu yetkili kılındığı için devlet katkılarının düşürülmesi halinde getirinin daha da düşmesi ihtimal dahilinde.

Türkiye'de BES sisteminin finansal performansı da belirleyen olacak. Bu uygulamadan bağımsız olarak Türkiye'de BES sisteminin, katılımcılara finansal getirisi yıllar itibariyle değişim gösteriyor. Sistemin bazı yıllar zarar ettiği bazı yıllar getiri sağladığı biliniyor. Ancak getiri sağladığı yıllarda da sigortalılara kazandırdığı getiri, piyasa getirisinin üzerinde olmuyor.

Görüldüğü gibi, hükümet yetkililerinin ve finans tekellerinin iddia ettiği gibi büyük finansal getiriler de söz konusu değil.

EMEKLİLİK VE SOSYAL GÜVENLİK PİYASAYA EMANET

Zorunlu BES uygulaması ile kamusal bir hak olan emeklilik ile sosyal güvenlik sisteminin piyasaya açılmasında önemli bir viraj dönülüyor.

Gerçekleştirilen uygulama büyük bir özelleştirme hamlesi anlamını taşıyor. Mevcut Anayasa’ya göre herkes sosyal güvenlik hakkına sahip, devletin bu hakkı sağlamak ve gerekli teşkilatı kurmak gibi bir sorumluluğu bulunuyor.

Hükümet, bu sorumluluğu yerine getirmek ya da bu sistemdeki yetersizlikleri gidermek yerine, ekonomideki kaynak sıkıntılarını aşmak adına emekçilerin sırtından fon arayışına girmeyi tercih ediyor. Emekçilere, zaten yetersiz olan ücretlerinden kesinti yapılarak, sermayenin çıkarları için zorunlu bir tasarruf dayatmasında bulunuluyor.

İddia edildiği gibi emeklilerin geliri ve refahı artırılmak isteniyorsa, emekli maaşlarında düzeltmeye gidilebilir ve halihazırda BES sistemine yapılan devlet katkılarına son verilebilir, bu tutar emeklilerin koşullarını düzeltmek için kullanılabilir.