Mehmet Aksoy ve kalıba dökülen Nâzım Hikmet

Yaklaşık iki yıl önce iki yoldaşımın önerisiyle, Kübalı dostlarımızla da konuşarak, Jose Marti Küba Dostluk Derneği ve Nâzım Hikmet Kültür Merkezi işbirliği ile Havana’ya Nâzım’ın bir heykelini götürme kararı aldık. Daha önce Almanya’da Nâzım kitabı çıkarmış olan heykeltraş Mehmet Aksoy ile atölyesinde buluştuk ve önerimizi paylaştık. Uzun bir sürece yayılan görüşmeler, işin mali boyutu, ulaşım, Havana’da yerleştirilecek yer vs. konularında yol alındıktan sonra Mehmet Aksoy bu girişimin iyi duyurulması gerektiğinin ve önemli sanatçıların da bunun arkasında durduklarını kamuoyu ile paylaşılmasının kritik olduğunu söyledi. Bizce de doğru olan bu öneri doğrultusunda başta Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı yöneticileri başta olmak üzere görüşmeler başladı. Bu süreçte ortaya çıkan (Mehmet Aksoy dışındaki bazı sanatçılardan kaynaklanan) anlaşılmaz güvensizlikler, uzatmak istemediğim anlamsızlıklar nedeni ile biz son aşamada kendi başlattığımız girişimden çekildik.

Mehmet Aksoy daha önce yaptığı bir Nâzım heykelini (rölyef demek daha uygun olabilir) kalabalık bir sanatçı topluluğu ile Havana’ya götürdü. İyi de etti. Dönüşte yazı dizileri ile taçlandırıldı bu seyahat. İyi de oldu. Seyahat diyorum çünkü bizim önerimizde konu sadece bir heykel/rölyef götürmek değildi, hali hazırda Eskişehir Tepebeşı Belediyesi tarafından daha önce götürülmüş bir büst vardı Havana’da. Beş yıl önce yaptığımız gibi, Nâzım Hikmet Haftası çerçevesinde düzenlenecek etkinliklerin bir parçası olarak düşünüyorduk bu girişimi. Yani sadece Nâzım heykeli/rölyefi eşliğinde Havana’yı ziyaret etmek değil Nâzım Hikmet’i yıllar sonra şiirleriyle, oyunlarıyla, filmleriyle Havana’ya götürmekti niyetimiz. Olmadı, bu anlayış ile olamazdı. Ben de, yine de iyi olmuş diyerek susabilirdim.

Ta ki Mehmet Aksoy’un Antalya’ya aynı heykel/rölyef’i büyük bir şatafatla hediye ediyormuş edasıyla gazetelere poz vermesine dek. Nasılsa Nâzım heykel/rölyefin kalıbı hazırdı. İsteyen başka belediyelere de uygun maliyetler ile dökülüp gönderilebilirdi Nâzım Bursa Hapishanesi’nden uzanan elleri. Belediye Başkanları da Nâzım dışında herkese teşekkür ederek, O’nun mücadelesinden hiç sözetmeyerek kendi paylarına düşen rolü oynarlardı bu komedide.

Mehmet Aksoy’un bilmesi ya da öğrenmesi gereken bir şey var Dumankaya Modern Projesi konseptinin bir parçası olmak ile Nâzım Hikmet üzerinden eski solculuk günlerinin hatırına nemalanmak aynı şey değildir. Bunu, bir de sanki yeteneklerinizi bağışlıyormuş gibi yapmanız, eski günlerinizden aklınızda kalan jargon ile samimiyetsiz söyleşiler veriyor olmanız ile daha fazla çirkinleştirmeyin.

Yok eğer, parası, yakın bir arkadaşınız tarafından karşılanmış kalıp ile memleketin her yanını aynı Nâzım heykeli/rölyefi ile donatmayı planlıyorsanız sanırım bu ucuz kahramanlığı durduracak genç heykeltraşlar çıkacaktır. Yani diyeceğim o ki basma kalıp sanatçılığınızın artık iyi para edeceği yer Dumankaya Modern projeleridir, Nâzım’ın yakasından düşün.

Son söz olarak ben yanılıyorsam, siz Dumankaya Modern Proje reklamlarında söylediğiniz gibi “Çocuklar heykelle büyüsün, hatıralarında heykel olsun istedim” cümlelerinizde en azından samimiyseniz, bırakın aynı kalıptan çıkmış, solculuk günlerinizde yapmış olduğunuz eski bir heykel/rölyefin rantını yemeyi, gençlere Nâzım’ı anlatan yeni heykeller yapın. Nâzım’a zaman ayırın, emek verin, en önemlisi de gençlere. Çünkü borçlusunuz.

Tunç Tatoğlu