Topraklar yabancılara satılıyor, Türkiye buğday ithal ediyor

Anadolu Tarımının 150 Yıllık Öyküsü isimli kitabın yazarı Dr. Nevzat Evrim Önal, geçtiğimiz gün Toprak Mahsulleri Ofisi'ne 1 milyon ton buğdat ithal etme izni verilmesini soL için değerlendirdi.

Toprak Mahsulleri Ofisi'ne 1 milyon ton buğday ithal etme izni verilmesini soL'a değerlendiren Dr. Nevzat Evrim Önal, geçtiğimiz yıl toplam 3.4 milyon ton buğday ithal edildiğini hatırlattı ve Türkiye'nin dünyadaki fiyat dalgalanmalarına da mahkum edildiğine dikkat çekti.

Buğdayda dışa bağımlılığın yüzde 15 seviyesine dayandığını belirten Önal, dünyada petrol fiyatlarındaki artış ile birlikte tahılın biyoyakıt üretiminde kullanılmaya başlandığını ve bu sürecin Türkiye'ye ağır bedellerinin olacağını ifade etti.

Nevzat Evrim Önal'ın değerlendirmeleri şöyle:

"Toprak Mahsulleri Ofisi'ne 2011 yılı sonuna kadar 1 milyon ton buğday ithal etme izni verilmiş olması, birazdan teker teker değinmeye çalışacağım üzere birkaç açıdan önemli ancak bunların hiçbiri "Türkiye tarımda kendi kendisine yetemiyor" değil. Bu, artık herkesin bildiği bir utanç. Türkiye, 1999 yılında yürürlüğe konan IMF istikrar programının 2001 krizi sonrasında önce Kemal Derviş, ardından AKP iktidarı eliyle harfiyen uygulanmasıyla birlikte kendi tarım sektörünü geri dönülemez biçimde yıkmış durumda. Tarım toprakları giderek azalıyor. Sahip olduğu tarım arazilerini rant getirecek tarım dışı amaçlarla değerlendirebilecek herkes bu yola başvuruyor, geri kalan küçük üreticilerin önemli bir kısmı da toprağını ekmiyor çünkü küçük ölçekli tarımsal faaliyette bulunmak, hele ki buğday, arpa gibi düşük kar oranlı ürünlerde kesinlikle zararla sonuçlanıyor. Sonuç ortada, Türkiye süreklileşmiş biçimde hububat ithal ediyor.

1 milyon ton buğday ithalatı konuya duyarlı insanlar için rahatsız edici olmuş olabilir. O halde geçen yılın toplam ithalat verileri daha da rahatsız edici olacaktır: Türkiye, 2009 yılında 3,4 milyon ton buğday ithal etmiştir. Aynı yıl 20,6 milyon ton buğday ürettiğimiz düşünülürse, Türkiye'nin buğdayda dışa bağımlılığı yüzde 15 seviyesini zorlamaya başlamış durumdadır.

Tüm bunları belirttikten sonra, Türkiye'nin buğdayda dışa bağımlılığının tescili anlamına gelen TMO'ya verilen ithalat izninin neden önemli olduğuna gelebiliriz.

Birinci önemli nokta şudur. Dünya hububat fiyatları, giderek istikrarsız bir görünüm sergilemektedir. Bu istikrarsızlık, hububattan biyoyakıt üretilmeye başlamış olmasının bir sonucudur. Şöyle ki: ham petrolün varil fiyatı 85-90 doları aştığı andan itibaren hububatın gıda değil yakıt üretim amaçlı kullanımı karlı hale gelmektedir. Son büyük finansal kriz öncesinde ham petrol varil fiyatı 150 doları zorlamaya başladığında dünya çapında biyoyakıt üretimi benzersiz boyutlara ulaşmış, hatta Dünya Sağlık Örgütü hububat fiyatlarını da hızla yükseltmeye başlayan bu sürecin milyonlarca insanın (daha) açlıktan ölmesiyle sonuçlanacağı yönünde uyarıda bulunmak zoruna kalmıştır. Aynı süreç, tarım toprakları yetersiz ancak sermayesi güçlü ülkeleri, örneğin İsrail, Suudi Arabistan gibi ülkeleri, yoksul ülkelerde tarım toprağı satın almaya yöneltmiştir. Böyle bir ortamda Türkiye'nin ulusal bir hububat politikası kurgulayacağına, miktarı hiçkimse tarafından bilinmeyen boyutta tarım arazisini yabancılara satıyor ya da kiralıyor, bunun karşılığında da yurt dışından hububat ithal etmek zorunda kalıyor olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Dünya krizinin ardından 35 dolara kadar düşen ham petrol fiyatı geçtiğimiz Kasım ayından bu yana bir kez daha 85 doların üzerine çıkmış durumda. Bu artışın devam etmesi halinde bir kez daha 2008 yılının bahar aylarındakine benzer biçimde sıçrayacak olan dünya buğday fiyatının Türkiye'yi nasıl bir ithalat zararına sokacağını da 2011 yılında yaşayarak göreceğimizi düşünüyorum.

İkinci önemli nokta ise daha basit. AKP'nin Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, 2 Haziran 2010 tarihinde, yani altı ay önce "bir yıl süreyle buğday ithalatı beklemediklerini" öngörmüştü. Sayın Eker'in yalancı çıkmaktan çekindiğini sanmıyorum, ama söylemesi bize düşüyor: Eker bir kez daha yalancı çıkmıştır ve Eker'in yalancı çıkma sıklığı, kendisinin yalancı olduğuna delalet edecek düzeydedir."

(soL - Ekonomi)