Suriyeli muhaliflerin yeni taktiği bombalı eylemler

Suriye’de muhalif çetelerin artan bir sıklıkla bombalı eylemler düzenlemesi dikkat çekiyor. Dün Şam’da gerçekleştirilen bombalı saldırılarda en az 12 sivilin öldüğü kaydedildi. Muhaliflerin “bombalı eylem” taktiğine ağırlık vermesi, büyük kentleri ele geçirme hedefinde başarısız olmalarına bağlanıyor.

Suriyeli muhaliflerin artan bir sıklıkla bombalı eylemler düzenleyerek kitlesel sivil ölümlerine neden oldukları dikkat çekiyor. Pazartesi günü El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi adlı örgütün Hama’da gerçekleştirdiği bombalı intihar saldırısında 50 kişi yaşamını yitirmişti. Aynı gün El Gab’da gerçekleştirilen bombalı saldırıda 2 sivil ölmüş, Filistinli mültecilerin yaşadığı El Yarmuk’ta bir minibüse havan topu ateşi açılması sonucunda ise 5 kişi hayatını kaybetmişti.

Dün ülkede yine muhaliflerin bombalı saldırıları vardı. Şam’ın Alevi mahallelerinden Kudsiye’de gerçekleştirilen bombalı saldırıda en az 11 sivil hayatını kaybetti. Kudsiye’nin El Varud mahallesinde gerçekleşen üç ayrı patlamada aralarında çocukların ve kadınların da bulunduğu çok sayıda kişi de yaralandı.

Bu saldırılardan birkaç saat sonra bu kez Sünnilerin çoğunlukta olduğu El Kadam’da bir bomba patladı. Bir ticari araca yüklendiği kaydedilen bombanın bölgedeki caminin yakınlarında patlatılması sonucunda 1 sivil hayatını kaybetti.

Muhalifler neden bombalı saldırılara ağırlık veriyor?
Muhaliflerin özellikle son haftalarda giderek daha sık bombalı eylemler düzenlemesi dikkat çekiyor. Bu durumun muhaliflerin Halep ve Şam’da giriştikleri büyük çaplı saldırıların Suriye ordusu tarafından geri püskürtülmüş olmasına bağlı olabileceği belirtiliyor. Büyük kentlerde tutunamayan muhalif çeteler, bombalı eylemler aracılığıyla sivilleri katlederek ülkedeki karmaşayı devam ettirmeye çalıştıkları kaydediliyor.

Filistinlilere yönelik saldırılarda artış
Son günlerde dikkat çeken bir başka durum da ülkedeki Filistinlilere yönelik saldırılar. Şam’da Filistinlilerin yaşadığı El Yarmuk ve Hacerül Esved’de çatışmaların şiddetlendiği belirtiliyor. Yarmuk kampında 150 bine civarında Filistinli yaşıyor.

Muhalifler geçtiğim hafta Filistinlilerden oluşan Liva el Asifa (Fırtına Tugayı) adlı bir birlik kurulduğunu açıklayarak, amaçlarının Yarmuk kampının denetimini ele geçirmek olduğunu açıklamıştı. Kampta önemli bir güce sahip Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık (FHKC-GK) ise bu çıkışı “tehlikeli bir gelişme” olarak niteledi. MAAN Haber Ajansı’na açıklama yapan FHKC-GK Siyasi Büro Üyesi Hüsam Arafat, Esad karşıtı Filistinlilerin silahlandırılmasının Suriye’de yaşayan Filistinliler için büyük bir tehdit olduğunu ifade etti. Arafat, FHKC-GK’nın mülteci kamplarını “terör saldırılarından” korumaya çalıştığını da sözlerine ekledi.

Filistin makamları ise Suriye’deki mültecilerin silahlı çatışmalara dahil olmadıklarını vurguluyor.

Suriye Dışişleri Bakanlığı: “BM terörizmi desteklemekten vazgeçmeli”
Suriye Dışişleri Bakanlığı dün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve BM Genel Sekreteri’ne yolladığı mektuplarla, BM’nin ülkede artan bombalı terör saldırılarına seyirci kalmasını ve bazı BMGK üyelerinin Suriye’de şiddeti tırmandıran taraflar konusunda yanlış bir izlenim yaratılmasına destek olmasını kınadı. Mektupta son dönemde muhalif gruplar tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırılar örnek gösterilerek, Batılı devletler ve bölgedeki işbirlikçilerinin terörizme destek oldukları vurgulandı.

Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın mektubunda, “Fransa, Türkiye ve özellikle Katar, terörist yuvasına dönüşen Libya’yla birlikte, terör örgütünün eylemlerini benimseyen bir konum almış ve terörle mücadele ile ilgili Güvenlik Konseyi kararları hilafına onun hareketini kolaylaştırma taahhüdünde bulunmuştur” denildi.

Bakanlık, Suriye makamlarının onlarca vaka hakkında Güvenlik Konseyi’ne resmi bildirimde bulunduğunu, ancak Konsey’den hiçbir ojektif yanıt alamadığını vurguladı. Mektupta Suriye Kızılayı ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin, bir süre önce muhaliflerin esir aldıkları Suriyeli askerleri önce işkence edip, sonra topluca kurşuna dizdikleri Selkin kasabasına ve Suriye-Türkiye sınırında bulunan Harem’e dönük yardım ulaştırmaya çabalarının muhalif gruplar tarafından engellendiği, ancak bu durumun da BMGK’nın ya da uluslararası insan hakları örgütlerinin tepkisini çekmediğinin altı çizildi.

Mektup, terörizmi destekleyen BMGK üyeleri ve işbirlikçilerinin bundan vazgeçmesi ve Suriyelilerin krizi çözmek için kendi içlerinde müzakerelere başlamasını teşvik etmeleri talep edildi.

(soL-Dış Haberler)