Ali Örnek -soL

Suriye’nin kuzeyinde şiddetlenen çatışmalarda bir diğer etken, bu bölgenin ülkenin toplam petrol rezervinin yüzde 60’ına sahip olması. Özellikle YPG’nin denetimindeki El Mabada’nın güneyindeki Rumelan petrol sahası için El Kaide bağlantılı militanlar 19 Temmuz’dan bu yana büyük bir saldırı başlattı. Bu saldırıya, bölgedeki Arap aşiretlerinden oluşan silahlı gruplar da katılıyor.

Rumelan petrol sahası Nisan ayında Kürt örgütü PYD’nin denetimine girmişti. PYD, bu hattan Tartus’a petrol sevkiyatı konusunda Şam yönetimiyle anlaştı ancak sevkiyat El Kaide bağlantılı militanların boru hattına sabotaj yapmasıyla sona erdi.

‘Kuyuları ÖSO’ya verin’ baskısı
Lübnan’da yayımlanan Es Sefir gazetesine konuşan üst düzey bir PYD, yetkilisi, Suriyeli muhaliflerin birkaç ay önce Paris’te yaptığı toplantıda İngiliz bir diplomatın kuyuların denetimini Suriye Ulusal Koalisyonu’na (SUK) ve ÖSO’ya devretmeleri için kendilerine baskı yaptığını söyledi. Ancak PYD şu ana kadar kuyuları muhaliflerin denetimine vermeyi reddetti.

Cenevre öncesi bir geçici hükümet kurmaya çalışan ve masaya bu kozla oturmak isteyen SUK için, günlük 130 bin varil petrol çıkarılan kuyular hayati öneme sahip. Nitekim Türkiye üzerinden satılacak petroller, SUK’un oluşturduğu geçici hükümetin ayakta kalabilmesi için gerekli finansmanı da sağlamış olacak. 


Haseki’nin güneyindeki Deyr Ez Zor’daki petrol sahaları da bu yılın Ocak ayına kadar El Nusra Cephesi’nin ve bazı Arap aşiretlerinin eline geçti. Burada üretilen petrolün satılabilmesi için Tel Abyad geçişinin kullanılması gerekiyor ancak YPG’nin kontrol altına almak için mücadele ettiği kapıdan sevkiyat yapılması şu an için imkansız gibi görünüyor. Bu nedenle militanlar, YPG ve Kürt Cephesi Tugayı’nı Tel Abyad’dan ve bu kentin hemen batısındaki Ayn El Arab’tan çıkarmaya çalışıyor. Her iki sınır kasabasının ÖSO ve El Nusra militanlarının eline geçmesi ile Türkiye üzerinden sevkiyat mümkün hale gelecek.