Özür dilemekle mi kalacak?

TEPCO Fukuşima Daiçi santralinde dokuz aylık bir yol haritası çıkartırken, Başbakan Naoto Kan yarattıkları problemler nedeniyle halktan özür diledi. Nükleer krizin yönetimi, medya ile TEPCO arasındaki simbiyoz ilişkinin insanlara gerçeğin ulaştırılmasını nasıl engellediğini de gösterdi.

TEPCO, Fukuşima Daiçi nükleer santralindeki krizin tamamen kontrol altına alınacağı dokuz aylık bir yol haritası çıkartttı. TEPCO üç ay içinde nükleer radyasyon sızıntısının azalacağını belirtti. TEPCO, dokuz ayda da reaktörlerin soğumuş bir şekilde kapatılacağını öngördüklerini belirtti. Cumartesi günü hükümet santralin yakınında, denizde radyasyon niktarının arttığı, bunun kaynağının santraldeki yeni sızıntılar olabileceğini belirtilmişti.

Başbakan özür diledi ama...
Japonya başbakanı Naoto Kan da aynı gün nükleer kriz süresince yol açtıkları sorunlar nedeniyle özür diledi.

Krizin ilk haftasında hükümet ve santrali işleten şirket olan TEPCO koordineli olarak krizi önemsememiş ve küçük göstermek için ellerinden geleni yapmış ve böylelikle hem santraldeki krize müdahelede, hem de santralden yayılan radyasyonun sağlık etkileri konusunda alınması gereken önlemler zamanında ve yeterince etkili bir şekilde alınamamıştı. Geçen hafta nükleer felaketin seviyesi en yüksek seviye olan ve Çernobil fekaletine eşdeğer olan INES 7 seviyesine çıkartıldığında, krizin başından beri yalan söyleyen hükümet sözcüsü Yukio Edano, aslında felaketin bu ciddiyette olduğunu bildiğini ancak uluslarası kurumların durumu tespit etmesini beklediğini söyledi.

Nükleer krizde medya ne yaptı?
Japonya'da bağımsız gazetecilerin 6 Nisan'da düzenlediği bir toplantıda, TEPCO'nun 20 milyar yenlik reklam bütçesi nedeniyle ulusal medyanın TEPCO'nun açıklamalarını savunduğunun altı çizildi. Kriz boyunca hükümetin bilgi akışını sağlayamadığı, tahliye bölgesindeki insanların da doğru ve hızlı bilgi akışı olmaması sebebiyle ne yapacaklarını bilemedikleri belirtildi. Depremin ve tsunaminin olduğu 11 Mart gününden itibaren “acil durum” ilan edilerek resmi basın açıklamalarında uluslararası basın ve internet medyası içeri alınmamıştı.

Bu toplantıda, ayrıca, TEPCO'nun plütonyum sızıntısının varlığından haberdar olduğu ancak bu bilgiyi bilerek sakladığı belirtildi. 26 Mart'ta bir gazeteceinin sorusu üzerine, TEPCO “Plütonyumu ölçmüyoruz ve ölçecek aletimiz de yok” derken bir sonraki gün hükümet sözcüsü Yukio Edano, plütonyum sızıntısı olduğunu açıklamıştı.

Tahliye bölgesindeki zorluklar
Hükümete duyulan bu güvensizlik özellikle santralin etrafından oturan ve santralden yayılan nükleer radyasyon sebebiyle tahliye edilen onbinlerce kişiyi perişan etmeye devam ediyor. Dedikodu, hükümet açıklamaları, medyanın yazdıkları ve söylentiler birbirine karışmış durumda. Ulusal medya radyasyon korkusu nedeniyle tahliye bölgesine girmiyor ve bilgileri bölgede yaşamaya devam eden kişilerden veya yerel yönetimlerden telefonla alıyor.

Santrale 20-30 km uzaklıktaki bir alan içinde yer alan, buna rağmen 7 Nisan'a kadar tahliye alanı içine dahil edilmemiş olan Minami-Soma şehrinin valisi Sakuraio Katsunobu, şehrin 70 bin kişilik nüfusundan sadece 20 bin kişinin şehirde kaldığını ve bunların da hareket edemeyecek kadar yaşlı ya da parasız, gidecek yeri olmayan insanlar olduğunu belirtti. Bölgede, sadece balıkçılık ve tarım değil kimi makinaların da radyasyon nedeniyle kirlendiği iddiaları endüstri sektöründe de zorluklar olacağını gösteriyor.

Tahliye edilen kişilerin bir kısmı, nükleer tehlikenin en yüksek seviyeye çıkartılmasına aldırmayarak eski hayatlarını yeniden kurabilmek için geri dönüyor. İşsizliğin artacağı ve iş bulmanın zorlaşacağı söylentileri bu insanları bir an önce geri dönüşe zorluyor.

Süt üretim ve dağıtımı işi olan Ikarashi Yoshikata, “Şehrimizin tehlikede olduğu sadece duygusal bir tez” şeklinde konuştu. 33 yaşındaki Ikarashi'nin süt satışları radyasyon korkusu nedeniyle yüzde 90 düştü. En az bir çiftçinin işlerinin batmasından sonra intihar ettiği belirtiliyor. Yoshikata ise ABD imali gayger sayacı ile anormal radyasyon seviyesi ölçmediğini iddia etti. INES 7 seviyesinin hatırlatılması üzerinde Ikarashi, “İnsanlar dinlemeyecektir, hükümete güvenmiyorlar. Herkes yerini yurdunu yeniden inşa etmek istiyor ve ben de Iwaki şehrini eski haline getirmek için elimden geleni yapıyorum” dedi.

Yıkımın yerel ekonomide yol açıtığı bunalımın, radyasyona dair bilimsel olmayan bir iyi niyet yarattığı görülüyor.

Protestolar devam ediyor
Öte yandan ülkedeki nükleer enerji karşıtı gösteriler de sürüyor. Cumartesi günü Tokyo'da 1500 kadar kişi nükleer karşıtı protesto yürüyüşü yaptı. Göstericiler ülkedeki tüm nükleer santrallerin kapatılmasını talep etti.

Bundan sonra?
Nükleer kriz üzerinden bir aydan fazla zaman geçti ve başbakanın özürünün neden bu kadar geciktiği anlaşılamadı. Bu özürün, nükleer krizin yarattığı yıkımın bertaraf edileceğinin teminatı olduğu düşünülüyor.

(soL-Dış Haberler)