Vegas katliamı, Paddock ve ABD'de katliamlar: Komplo neyi örtüyor?

Las Vegas’ta, kendisiyle birlikte 59 kişinin ölümüne ve yüzlerce kişinin de yaralanmasına neden olan Stephen Paddock’un geçmişi, kimliği ve motivasyonları üzerindeki sır perdesi aralanmış değil. Ancak bu tartışma, ABD'nin bir "suç toplumu" haline geldiği gerçeğinin üzerini örtmeye yarıyor.

Erman Çete

1 Ekim 2017 tarihinde Nevada, Las Vegas’taki Route 91 Harvest müzik festivali esnasında, Mandalay Bay Oteli’nin 32. katından kalabalığın üzerine ateş açıldı.

Saldırgan, kendisi de Nevadalı olan 64 yaşındaki Stephen Paddock olarak tespit edildi. Polisin iddiasına göre Paddock, katliamı düzenledikten sonra kendisini vurarak intihar etmişti.

Yaklaşık 10 dakika boyunca sürdüğü söylenen ateş, geride 58 ölü ve 530 yaralı bırakıyordu.

Katliamdan birkaç saat sonra, Irak-Şam İslâm Devleti’nin (IŞİD) haber ajansı olarak bilinen “Amaq”, saldırının IŞİD tarafından üstlendiğini duyurdu.

Ancak FBI, saldırganın IŞİD’le bağlantısının olmadığını, katliamın motivasyonunun henüz bilinmediğini açıkladı.

Peki etrafı sislerle kaplı bu katliam ve düzenleyicisi hakkında şimdiye kadar bilinenler neler?

1) STEPHEN PADDOCK KİMDİR?

9 Nisan 1953 tarihinde doğan Paddock’un babası, tanınmış bir banka soyguncusu. Benjamin Hoskins Paddock, 1960 yılında Las Vegas’ta tutuklandı ve Arizona eyaleti tarafından Phoenix’teki Valley National Bank şubelerini soymaktan (25 bin dolar çaldığı söyleniyordu) hüküm giydi.

1968 yılında hapisten kaçan baba Paddock, 1970’li yıllarda FBI’ın “En çok aranan 10 kişi” listesine girdi. Stephen Paddock bu sırada 15 yaşındaydı. Ancak kardeşi Eric’in söylediğine göre, Baba Paddock’un çocukları pek de onun etkisinde kalmadan büyümüşlerdi.


Benjamin Hoskins Paddock'un FBI listesindeki kaydı

1976-1985 arasında kamu işlerinde çalışan Stephen, 1980’li yılların sonunda ünlü silah tekeli Lockheed Martin’de de görev yapmış.

Kardeşi Eric ile gayrimenkul işine giren ve uzun süre bu işi yapan Stephen’in bu işten “fena paralar kaldırmadığını” yine kardeşinden öğreniyoruz.

California, Nevada, Florida ve Texas’ta mülkler satın aldığı belirtilen Stephen Paddock’un iki tane tek motorlu uçağa da sahip olduğu açıklandı.

Paddock, emekliliğinin ardından kumara yöneldi. Katliamdan önce, 64 yaşındaki gayrimenkul zengininin Las Vegas’taki kumarhanelerde sık sık görüldüğü belirtiliyor. Paddock’un Florida’daki kapı komşusuna göre, artık hayatta olmayan komşusu “her zaman yolculuk yapmaya hazır biriydi, evi de onun yaşındaki birinden çok bir üniversite yeniyetmesinin evine benziyordu.”

Paddock’un kumarhanelerle olan ilişkisi para harcamaktan ibaret değildi. Ortaya çıkan bir dava dosyasına göre, Paddock 2012 yılında Las Vegas’taki Cosmopolitan Hotel and Resorts’a 100 bin dolarlık tazminat davası açmıştı. Davanın nedeni, Paddock’un 2011 yılında kayıp düşerek 32 bin dolarlık bir hastane masrafına maruz kalmasıydı. Paddock’un talebi 2014 yılında mahkeme tarafından reddedildi.

Stephen’in kardeşi Eric, abisinin emeklilikte bu “eğlence”ye bulaştığını ancak bu işte, yani kumarda iyi olduğunu söylüyor.

Bütün bu hayat hikâyesinde, her şeye rağmen herhangi bir “şiddet” kaydı görülmüyor. Zaten Stephen’i tanıyanlar, onun “böyle bir şey” yapabileceğine pek inanmıyorlar.

2) STEPHEN’İN MOTİVASYONU NEYDİ?

Tam da bu nedenle, Paddock’un motivasyonu ve “örgüt bağı” üzerinde çok sayıda spekülasyon yapılıyor.

IŞİD’in saldırıyı üstlenmesi (örgütün iddiasına göre Paddock’un adı “Ebu Abdülbar el-Amriki” idi), ancak daha sonra FBI’ın Stephen’in örgütle olan bağının kurulamadığını açıklaması, kafaları daha da karıştırdı.

Karıştırdı ve bazı ipe sapa gelmez yorumların da önünü açtı.

Örneğin, bir süre öncesine kadar Amerikan emperyalizminin dünyadaki suçlarına ilişkin verimli sayılabilecek bir kaynakken, Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte alelade bir anti-komüniste ve “reisçi”ye dönüşen Infowars’ın başındaki isim Alex Jones’a göre, Stephen Paddock hem bir cihatçı, hem de bir solcuydu!

Sonradan İslâm’ı benimseyenlerde olduğu gibi Stephen’in de Trump’a “çok kızgın olduğunu” ileri süren Jones, bununla kalmadı ve Ekim Devrimi’nin 100. yılı dolayısıyla ABD’de solcu örgütlerin “kutlama” için terör saldırıları düzenleyeceğini tahmin ettiğini söyledi.

Çok sayıda yorumcu, katliamı ve düzenleyicinin kimliğini “çok tuhaf” olarak nitelendirirken, polise göre Stephen bir “yalnız kurt”tu. Ancak kardeş Eric’e göre, Stephen’in herhangi bir dini ya da siyasi motivasyonu yoktu: “O yalnızca takılırdı.”


Eric Paddock

Eric’e bakılırsa, bu katliamı düzenleyebilmesi, ancak Stephen’in “kafasında bir şeylerin kırılmasıyla” olabilirdi. Eric soruyordu: “Acaba felç filan mı geçirdi? Mars, Dünya’ya düştü.”

Kardeş daha da ileri giderek, abisinin beyninin içinin açılmasını önerdi ve “orada kayıp bir şeyler bulabileceklerini” söyledi.

Eric, abisinin 5 silahı olduğunu bildiğini, ancak bunları çok nadir kullandığını söyledi. Stephen’in silah aldığı bir dükkânın sahibi olan Chris Mitchel de, 58 kişinin katilini “normal, ortalama bir adam” olarak tanımladı.

Nevadalı senatör Ruben Kilhuen de, FBI ajanları tarafından konu hakkında bir brifing aldığını, ancak yetkililerin hâlâ Paddock’un motivasyonu hakkında bir bilgi sahibi olmadıklarını açıkladı.

Kumar borcu, kumarhanede çıkan sorun vs. gibi iddialar da henüz kanıtlanmış değil.

3) KATLİAMIN GELİŞİMİNDE BİR TUHAFLIK VAR MI?

Bir otel çalışanı, katliamdan önce Paddock’un odasının kapısına “rahatsız etmeyin” notunu astığını söylüyor.

Pasifik saatine göre 22:08’de başladığı söylenen ateş, yaklaşık 10 dakika boyunca sürdü ama başlangıçta kalabalık silah seslerini havai fişek sesiyle karıştırdı.

Silahtan çıkan dumanlar, duman dedektörünü çalıştırınca polisler Stephen’in odasını tespit edebildiler. Polisin anlatımına göre 22:25 sularında Stephen’in odası kuşatılmıştı ve katile odadan çıkması söylenmişti.

Ancak polis, Stephen’in bu uyarıya ateşle karşılık verdiğini ileri sürüyor. Yaklaşık bir saat sonra polis patlayıcı vasıtasıyla odaya girince, saldırganın cesediyle karşılaşmış.

Stephen’in odası, polisin anlatımına göre ufak bir cephaneliği andırıyordu. Odada 23 tane ateşli silâh bulunmuştu. Bunlar arasında AR-15 tipi yarı otomatik tüfekler, Kalaşnikoflar, .308’lik tüfekler, tripoda oturtulmuş iki teleskopik görüşlü tüfek de bulunuyordu.

Dahası, ses kayıtlarını inceleyen uzmanlar, Paddock’un tam otomatik tüfek olarak çalışması için yarı otomatik tüfekler için “bump fire” denilen bir cihaz da depoladığı ortaya çıktı. Polise göre, odadaki 23 silahın 12’sinde bu tam otomatik silah cihazı vardı. Paddock’un diğer evlerinde yapılan aramalar da dahil edildiğinde, silâh sayısı 47’ye çıkıyordu.

Ancak polis cihazların “legal” olduğunu ve bunların Nevada, Utah, California ve Texas’tan satın alındığını belirtiyor.

İddiaya göre Paddock 10 el çantasıyla otele giriş yapmıştı. Ayrıca odanın içinde ve dışında kameraların yerleştirildiği tespit edildi. Bu kameraların, polisin gelişini görmek için olabileceği düşünülüyor.

Express gazetesi, odada bulunan bir çantanın içinde Paddock’a ait bir not bulunduğunu, bunun soruşturmanın seyrini değiştirebileceğini öne sürüyor. Ancak bu notun neyle ilgili olduğu, ya da gerçekten böyle bir notun olup olmadığı bilinmiyor.

4) PADDOCK’UN SEVGİLİSİNİN SORUŞTURMAYLA İLGİSİ NE?

Stephen Paddock’un 62 yaşındaki sevgilisi Marilou Danley’in, bugün soruşturma için ABD’ye döndüğü açıklandı.

Katliam sırasında Filipinler’de olan Danley, Amerikan polisi tarafından “person of interest”, yani “şüpheli” ilân edildi.

Ancak polis, katliamdan bir hafta önce Stephen Paddock’un Filipinler’deki bir banka hesabına 100 bin dolar gönderdiğine ilişkin haberlere dair yorum yapmaktan kaçındı.

Bununla birlikte Filipinler Ulusal Soruşturma Bürosu (NBI), böyle bir para transferi olduğunu doğruladı. NBI, hesabın Danley’e ait olduğunu da açıkladı.

Danley’in kız kardeşleri, Stephen’in, sevgilisini “planlarını bozmaması” için katliamdan önce Filipinler’e gönderdiğini öne sürüyorlar.


Paddock, sevgilisi Danley ve ailesiyle birlikte 2013 yılında Filipinler'de

Eski bir kumarhane çalışanı ve Filipinler kökenli Avustralya vatandaşı olan Danley’in katliamla bir ilgisinin bulunduğu sanılmıyor.

Danley’in ailesinin iddiasına göre, Stephen sevgilisine “Sana ucuz uçak bileti buldum” demiş ve Danley’i Filipinler’e ailesinin yanına göndermişti.

Paddock’un Babbling Brook Court’taki evinde onunla birlikte kalan Danley, Los Angeles’taki havaalanında FBI ajanları tarafından karşılandı.

Öte yandan bazı kumarhane çalışanları, Paddock’un Danley’i sözlü olarak herkesin içinde “azarlayıp taciz ettiğini” söylüyorlar. İddiaya göre Danley, Paddock’tan kumarhane kartını, kahvesinin ücretini ödemek için istemiş, Paddock da onu sert bir şekilde reddetmişti.

5) ÖRGÜT FİLAN OLMASA DA… PADDOCK İSTİSNA MI?

Sıradan bir yurttaşın 40’ın üzerinde silâha yasal olarak sahip olabilmesi nasıl açıklanır?

Nevada eyaleti söz konusu olduğunda, açıklanabiliyor. Hem satın almak, hem bulundurmak, hem de kullanmak… Tek istisna, tam otomatik tüfeklerde bulunuyor, ancak o istisna da bazı başka istisnalar gerekçe gösterilerek ortadan kaldırılabiliyor. Nevada, bir istatistiğe göre, ortalamanın üzerinde cinayet rakamlarına da ev sahipliği yapıyor: 2015 yılında, her 100 bin kişiye 14.9 silahlı adam öldürme - ABD ortalaması 11.1.

Öte yandan, Stephen Paddock’un “kitle katliamcısı tipine uymadığı” iddiaları, ABD medyasındaki genel basitleştirme ve indirgeme eğilimini yansıtıyor: Katil cihatçı, ırkçı, solcu bir örgüte mensup değilse; daha önceden herhangi bir sabıkası yoksa; yahut aklî dengesinde herhangi bir sorun bulunmuyorsa, bir Amerikan yurttaşı nasıl kitle katliamcısı olabilir?

Tüm bunlar elbette katilin gerçekten Paddock olduğuna ilişkin anlatının doğru olduğunu kabul edersek anlamlı. Bununla birlikte, Amerikan tarihindeki kitle katliamcılarının profilleri düşünüldüğünde, hatta IŞİD bağlantılı olduğu öne sürülen Orlando katliamcısı Omar Mateen’i de buna dahil ettiğimizde, Paddock’u diğerlerinden ayrı kılan şey ne? Paddock’un belki de “sıradan” olarak lanse edilen hayatı, örneğin bir sabıka kaydıyla, mental bir rahatsızlıkla, örgüt üyeliğiyle ya da örneğin Paddock’un beyaz değil de siyah derili olmasıyla “bozulsaydı”, muhtemelen Amerikan medyası ve toplumu “rahatlayacaktı.”

Üstelik bunun “teorisi” yapılmaya başlandı bile. Kanıt mı aranıyor? CNN’de bir yazı kaleme alan Naaz Modan, Amerikan toplumunun “Beyaz adamların öfkesini sessizce kabul ettiğini” ileri sürüyor. 2001-2014 yılları arasında 440 bin 95 silahla adam öldürme vakası yaşanmış. Terör ilintili ölümlerse 3 bin 412. Naaz Modan istatistikleri çıkartıyor ve bu vakaların “çoğunlukla beyaz adamlar”ın bulaştığı işler olduğunu tespit ediveriyor.


Stephen Paddock

ABD tarihinin en kanlı 10 kitle katliamının listesi çıkartıldığında, her ne hikmetse önemli bir kısmının “aklî sorunlar” nedeniyle yapıldığını görüyoruz. Aklî sorunlara sahip başkalarının neden kitle katliamcısı olmadığı, bu katliamların neden sürekli ABD’de yaşandığı ise yanıtı verilmeyen sorular arasında yer alıyor. Her iki ayda bir büyük bir kitle katliamının yaşandığı ABD’de, Las Vegas katliamı yaşanırken, buradan 13 bin kilometre kadar uzakta, Kansas Üniversitesi’nin hemen dışında, 3 kişi öldürülüyor ve 2 kişi yaralanıyordu. Bu cinayetlerin arkasındaki motivasyonu merak eden oluyor mu?

Ve istatistikler açık: Kitle katliamları buz dağının yalnızca görünen yüzü. ABD, başta devleti olmak üzere, toplumuyla bir şiddet topudur ve dışarıya uyguladığı şiddetin bu toplumu kendi içine doğru da büzüştürmesi kaçınılmazdır.

Tüm dünyaya jandarmalık yapan, başka ülkelerde yüzlerce katliama imza atan ve silâhlarını asla toprağa gömmeyi düşünmeyen bir emperyalist ülke, gözeneklerine kadar çürüyor ve çürütüyor.

Paddock’un motivasyonunun ne olduğuna dair onlarca spekülasyon, bir de bu gerçeğin üzerini örtmeye yarıyor.