Ukrayna başkanlık seçimlerinin ana konusu Rusya ile ilişkiler

Ukrayna’da 31 Mart’ta gerçekleşecek başkanlık seçimleri öncesi aday belirleme süreci tamamlandı. Ukrayna Komünist Partisi lideri Petro Simonenko’nun adaylık başvurusunun reddedilmesiyle komünist siyasetin bir kez daha engellendiği Ukrayna’da adaylar birbirinden Rusya karşıtlığı ve Rus taraftarlığı ekseninde ayrılıyor.
Tatyana İvjenko’nun Ukrayna seçimlerinde öne çıkan temaları ve…

soL - Dış Haberler (Çeviri: Yasin Çalış)

Ne mevcut iktidarın adayı ne de muhalefetin iki cephesinin adayları toplumun yarısının desteğini alabilmiş durumda

Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte Ukrayna toplumunda güvensizlik artıyor. Sadece politikacılara karşı değil, neredeyse tüm sosyal ve toplumsal kurumlara karşı artan bir güvensizlik bu. Uzmanlar, rekor sayıda adayın arasında gerçek bir ulusal liderin olmamasının bu durumun önemli sebeplerinden biri olduğunu düşünüyor.

İçinde bulunduğumuz haftanın ortalarına doğru Merkez Seçim Komisyonu başkanlık seçimlerine 23 adayın kaydının alındığını, 10 adayın belgelerinin ise incelemede olduğunu bildirdi. 31 Mart’taki seçimlere katılım için talepte bulunma süresinin dolmasına 4 gün kaldı, kayıt işlemleri ise önümüzdeki haftanın sonuna kadar devam edecek.

Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko beklendiği gibi aday olacağını 29 Ocak’ta açıkladı. Bağımsız aday olarak seçimlere katılacak. Bu yüzden vaatlerini bir parti toplantısında değil, ‘Kruty'den* Brüksel'e: Yolumuza Devam Ediyoruz” başlıklı forumda ilan etti. Poroşenko’nun seçim kampanyasındaki resmi sloganı ise, “Ordu, Anadil, İman.” Ancak foruma katılanların dikkatini ekranlardaki bir başka slogan çekti: “Ya Poroşenko, Ya Putin.” Ukrayna Devlet Başkanı, tahmin edileceği üzere, dış politikada Batı yanlısı bir tavrın korunacağının altını ısrarla çizdi. Ukraynalı uzmanlardan biri “Geri kalan adaylar da kendilerini ‘Putin’in ortakları’ olarak sunuyor, bu durumda onları destekleyenler de ‘Kremlin’in ajanları’ oluyor, değil mi?” şeklinde alaycı bir ifadede bulundu.

Poroşenko ülkede halkının ekonomik iyileşmeyi çok yakında hissedeceğine dair vaadini yineledi; ve Ukrayna’nın ‘geçici işgal altında’ olarak kabul ettiği topraklarla ilgili sorunun çözüleceğine söz verdi. “Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün politik ve diplomatik yollarla yeniden tesis edilmesi siyasetimizi devam ettireceğiz” diye ekledi.

‘Strana’ haber portalı, Poroşenko’nun kendisini “en Rus karşıtı aday” olarak konumlandırdığını belirtti. ‘Rusya’ sözcüğü ve türevleri Poroşenko’nun konuşmasında 21 kez geçti. Ancak örneğin ‘emeklilik’ veya ‘emekliler’ 3 kez, ‘maaşlar’ 2 kez, ‘sosyal’ 5 kez, ‘yoksulluk’ ise 3 kez.

Bilindiği gibi seçim öncesi anketlerde birinci sırada gelen Yuliya Timoşenko ekonomik ve toplumsal meselelere yoğunlaşıyor. Bunun yanında parlamento seçimlerine dair yasayı değiştirerek ve Devlet Başkanı yardımcılığı yerine Başbakanlık görevini getirerek yapacağı radikal bir anayasal reformun da sözünü veriyor. Timoşenko’nun ve ekibine göre ülke içerisinde yapılacak pek çok reformun yolu da AB ve NATO’dan geçiyor.

Muhalefetin diğer cephesinde, Rusya yanlısı olarak bilinen Yuriy Boyko “Yaşam İçin Muhalefet Platformu” partisinin temsilcisi olsa da, seçimlere bağımsız giriyor. Adaylığını çoktan kesinleştirdi; ancak partisinin seçim programını Poroşenko’nun seçimlere katılacağını açıkladığı gün duyurdu. Bilindiği gibi bu parti, NATO üyeliği fikrine karşı çıkıyor. Rusya’yla ilişkilerin yeniden normale dönmesini öneriyor. (Poroşenko ise gelecekte Rusya’yla en iyi ihtimalle bir “Soğuk Barış” vaat etmişti) Bunun için de Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’yle müzakerelere başlamaya hazır. Partinin ideoloğu olarak kabul edilen, “Ukrayna’nın Tercihi - Halkın Hukuku” toplumsal hareketinin lideri Viktor Medvedçuk bir toplantıda şöyle konuştu: “Dört merkezde de anlaşmaya ihtiyacımız var – Kiev, Donetsk, Lugansk, Moskova. Bizim barış planımız Ukrayna içerisinde Donetsk Özerk Bölgesi’nin kurulmasını içeriyor.”

Pyotr Poroşenko federalizme karşı çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde şu açıklamayı yaptı: “Herkes şunu net olarak bilmelidir ki, Ukrayna üniter bir devlettir. Anayasada yazdığı üzere bir resmi dili vardır. Ne federasyonlar ne de özel statüler kabul edilebilir.”

Adaylığı kesinleşenlerden hiç kimse toplumun yarısını dahi kendi tarafına çekemedi. Yuliya Timoşenko seçmenlerin yaklaşık beşte birinin desteğini almaya devam ediyor. Yaklaşık on adayın seçim öncesi reytingleri ise yüzde 7 ile yüzde 12 seviyelerinde dalgalanıyor. Ancak pek çok Ukraynalı kime oy vereceğini henüz belirlemedi. Bu yüzden ikinci tura kimlerin kalacağı bir muamma.

Tam da bu dönemde sosyologlar toplumda güvensizliğin artmasına dikkat çekiyorlar. Kiev Uluslararası Sosyologlar Enstitüsü, Aralık ayında yaptığı anketin sonuçlarını yayımladı. Bu sonuçlara göre, Ukraynalılar en fazla sıradan insanlara ve komşularına güvenirken (yüzde 68), ankete katılanların yüzde 63’ü orduya yardım eden gönüllülere, yüzde 61’i göçmenlere yardım eden gönüllülere,  yüzde 51 kiliseye ve yüzde 51 Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ne güvendiğini beyan etmiş. Araştırmada en düşük oranlar ise Ukrayna Hükümeti (yüzde 11), Ukrayna Ulusal Meclisi “Yüksek Rada” (yüzde 8) ve Rus medyası (yüzde 4) olarak belirtiliyor.

Kiev Uluslararası Sosyologlar Enstitüsü, güven/güvensizlik oranlarının geçtiğimiz yıla oranla gözle görülür ölçüde değiştiğini belirtiyor. Örneğin, orduya yardımcı olan gönüllülere güven yüzde 6 oranında düşmüş, göçmenlere yardımcı olan gönüllülere güvende ise yüzde 14’lik bir düşüş var. Güven reytinglerinde her zaman birinci sırada olan Kilise ise bir yılda  yüzde 6 güven kaybına uğramış. (En yüksek oran batı bölgelerinde yüzde 69, en düşük oran ülkenin merkezinde yüzde 42) Ukraynalılar sıradan insanlara ve komşularına bile 2017’ye oranla daha az güveniyorlar. (yüzde 73’ten yüzde 68’e düşüş)

Silahlı Kuvvetlerle olan ilişkiler ise hemen hemen değişmemiş: toplumun yarıdan fazlası güvenmeye devam ediyor. Ancak bölgeler bakımından farklılıklar mevcut. Batı bölgelerinde orduya güvenenlerin oranı yüzde 62 (güvenmeyenler yüzde 19); merkezde güvenenlerin oranı  yüzde 52 (güvenmeyenler yüzde 26); ülkenin güneyinde güven oranı yüzde 49 (güvenmeyenler yüzde 32); doğuda ise orduya güven duyanlar yüzde 28 (güvenmeyenler yüzde 40).

Yönetsel kurumlara gelince, sosyologlar kritik bir durumdan bahsediyorlar: güven/güvensizlik dengelerine dair göstergelerde rekorlar kırıldı: Hükümet ve ulusal meclis her zamanki gibi en düşük güven oranına ve çok düşük bir güven/güvensizlik endeksine sahip (yüzde -63). Raporda ayrıca, Ukrayna Devlet Başkanı’na olan güvenin stabil olarak düşük bir oranda kaldığı (yüzde 16 güven, yüzde 70 güvensizlik), dengenin negatif olduğu (yüzde -54), genel durumun 2017 – 2018 arasında pek de değişmediği söyleniyor. Bölgesel dağılıma bakıldığında ise Devlet Başkanı’na güvenin en çok merkezde (yüzde 19), en düşük ise doğuda (yüzde 12) olduğu belirtiliyor.

Avrupa yanlısı muhalefet cephesine (Batkivşçina, Samopomoş vd. partiler) dönük güven yüzde 24, güvensizlik yüzde 47. Önceden iktidar partisi de olan diğer muhalefet kanadı (Rusya taraftarı muhalefet olarak adlandırılan ‘Muhalefet Bloğu’; ‘Yaşam için Muhalefet Platformu’ vd.) da %16 güven, %58 güvensizlik oranına sahip.

Uzmanlar, toplumun böylesi bir ruh halinde olduğu Ukrayna’da ‘kirli’ bir seçim kampanyasının yürütüldüğünü söylüyorlar. Uluslararası Gelecek Araştırmaları Merkezi (UGAM), ‘Apostrof’ adlı yayınının bir bölümünde ciddi ve endişe verici sinyallerden bahsetti: Dışarıdan insanlar özgür iradeleriyle oy kullanıyormuş izlenimi yaratsa da dürüstlüğü şüpheli bir seçim yaşayabiliriz ve toplumun önemli bir kısmı bu seçim sonuçlarını gayrimeşru görebilir. UGAM’a göre bu durum yeni bir protesto dalgası ile sonuçlanabilir: Vatandaşların devlet kurumlarına güvenini bütünüyle yitirdiği bir ortamda demokratik seçimler kontrolsüz gelişecek kitlesel eylemlerden ve büyük bir toplumsal infialden kaçınmak için belki de son şans olabilir.

 

* Ocak 1918’de Ukrayna karşıdevrim ordusu Kızılordu birliklerinin ilerleyişi karşısında geri çekildiği sırada Kruty tren istasyonu bölgesinde gerçekleşen muharebe.