Sağlıkta yük halkın sırtında

TÜİK verileri, AKP’nin sağlıkta şişirdiği balonu patlattı. Verilere göre devletin sağlığa harcadığı paranın oranı düştü, halkın cebinden çıkan para arttı. Hükümet, sağlıkta dönüşümü “Herkes istediği hastaneye gidecek, kuyruklar olmayacak” diye pazarlıyordu. Sonuç, insanların sağlığa daha fazla para harcaması oldu.

Nurettin Öztatar - soL
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2009-2012 yıllarını kapsayan Sağlık Harcamaları İstatistikleri’ni yayımladı. En dikkat çekici veri, hanehalkının sağlığa harcadığı nakit para oranının artması, ancak devletin yaptığı sağlık harcamalarının oransal olarak düşmeyi sürdürmesi oldu. Bu düşüş, AKP’nin en çok övündüğü sağlıkta dönüşüm reformunun, sağlığın yükünün halkın sırtına yıkılması olduğunu gösterdi.

Toplam harcama
Sağlık harcaması 2012 yılında, 76 milyar 278 milyon TL olarak gerçekleşti. 2009 yılında 57 milyar 911 milyon TL olan sağlık harcamaları, yüzde 6,5 oranında artarak 61 milyar 678 milyon TL olarak gerçekleşti. 2011 yılında yüzde 11,7 oranında bir artışla 68 milyar 897 milyon TL, 2012 yılında ise yüzde 10,7 oranında bir artışla 76 milyar 278 milyon TL’ye ulaştı. Dolar bazlı düşünüldüğünde ise harcamalar 2009’da 37 milyon 493 bin dolarken, 2012’de bu rakam 5 milyon dolarlık bir artışla 42 milyon 332 dolar oldu.

Cari sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı 2009 yılında yüzde 95,5, 2010 yılında yüzde 95 ve 2011 yılında yüzde 94,9, 2012 yılında ise yüzde 95,5 olarak gerçekleşti.

Kişi başına bin 19 TL
Bu verilere göre, kişi başı sağlık harcaması 2012 yılında, bin 19 TL (566 dolar) oldu. Kişi başı sağlık harcaması 2009 yılında 804 TL (521 dolar), 2010 yılında 845 TL (563 dolar), 2011 yılında 932 TL (556 dolar) seviyesinde oldu.

Sağlık harcamasının Gayrisafi Yurtiçi Hasılaya (GSYH) oranı ise yıllar içinde düşüş gösterdi. 2012 yılında yüzde 5,4 olan oran 2009, 2010 ve 2011’de sırasıyla yüzde 6,1, yüzde 5,6, yüzde 5,3 oldu.

Devlet katkısı az
İstatistiklerin gösterdiği en önemli gerçek, devletin sağlık harcamalarının toplam harcama içindeki payındaki istikrarlı düşüş oldu. Sağlığın piyasalaşmasının sonucu olan bu veriye göre, devlet, 2012 yılında toplam sağlık harcamasının yüzde 76,8’ini karşıladı. Genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı, 2009 yılında yüzde 81, 2010 yılında yüzde 78,6, 2011 yılında yüzde 79,6 idi.

Halk cebinden ödüyor
Devletin karşılamadığı miktar ise halk tarafından karşılandı. Hanehalkları 2012 yılında toplam sağlık harcamasının yüzde 15,4’ünü karşıladı. Bu oran 2009 yılında yüzde 14,1, 2010 yılında yüzde 16,3, 2011’de yüzde 15,4 olarak gerçekleşti.

Halkın ödediği miktar daha da artacak
KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Başkanı Çetin Erdolu, bu verilerin sağlıkta dönüşümle bağını kurmak gerektiğini söyledi.
Sağlık harcamalarının karşılanmasının iki türlü olduğunu belirten Erdolu, birincisinin Sosyal Güvenlik Kurumu, ikincisinin de halktan çeşitli adlar altında alınan paralar olduğunu vurguladı.

Devletin sağlık harcamalarının oransal olarak azalmasının halkın ödediği miktarın arttığı şeklinde değerlendirilebileceğine dikkat çeken Erdolu, “Önümüzdeki yıllarda bu miktarın daha da artacağını söyleyebiliriz” dedi.

Erdolu, açıklanan oranların, 2012 yılında halkın cebinden daha çok paranın çıktığını gösterdiğine dikkat çekti.

Hastaneye gitmet teşvik ediliyor
Kişi başına düşen sağlık harcamalarının TÜİK’in açıkladığı rakamın aksine 700 dolar düzeyinde olduğunu belirten Erdolu, sağlık hizmetinin tedavi edici kısmının pahalı bir hizmet olmasından kaynaklandığını belirtti.

Koruyucu sağlık hizmeti alınması durumunda bu maliyetin yarı yarıya düşeceği bilgisini veren Erdolu, “Ama sağlıkta dönüşüm, koruyucu hizmeti dışlayan bir sistem. Bu yüzden sağlık hizmeti daha pahalı hale getiriliyor” diye konuştu.

Sağlıkta dönüşüm programının ana felsefesinin, kişilerin mümkün olduğunca daha fazla doktora gitmesini teşvik etmek olduğunu kaydeden Erdolu, 2003’te bir kişi yılda 1,8 kez hekime başvururken bunun 2012’de 8,9’a yükseldiğine dikkat çekti. İnsanların daha fazla hastaneye gitmesinin teşvik edilmesini sistemin kâr üstüne kurulu olmasıyla açıklayan Erdolu, bunun koruyucu sağlık hizmeti açısından ters bir durum olduğunu kaydetti. Erdolu, insanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesine önem verilmesi gerekirken, kar üstüne kurulu sistemde bunu tersinin söz konusu olduğunu ifade etti.

ABD sistemine doğru gidiliyor
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bayazıt İlhan, yıllara göre kamunun payındaki azalma eğilimine dikkat çekerek, diğer yandan sağlık harcamalarının da arttığının görüldüğünü belirtti.

Sağlık harcamalarındaki bu artışın, en çok, özel sağlık kuruluşlarına giden parayla ilgili olduğunu belirten İlhan, 2002’de kamu kaynaklarının yüzde 10’unun özel sektöre aktarıldığını, 2012’de ise bu oranın yüzde 30’lara ulaştığını söyledi.

Sürecin devlet ve üniversite hastanelerinin aleyhine işlediğinin altını çizen İlhan, “Bu eğilim var ancak Türkiye’de sağlık harcamalarını hâlâ kamu yapıyor” dedi. ABD’de kamunun sağlık harcamalarındaki payı ile tek tek yurttaşların payının yarı yarıya olduğunu kaydeden İlhan, Türkiye’de de yapılmak istenenin bu olduğunu belirtti.

“Cepten ödemeler artıyor. Hastalardan çeşitli adlar altında para alınıyor ve bu her geçen yıl daha da artıyor” diyen İlhan, üç katına kadar fark ücretleri alındığına, acil sağlık hizmetlerinde bile katkı payı alınacak düzenlemeler getirildiğine dikkat çekti.

Devlet hastaneleri de kapanacak
Şehir hastaneleri sürecinin de aslında kamu hastanelerinin tasfiye süreci olacağı uyarısı yapan İlhan, “Bütün devlet hastaneleri kapatılarak bu hastanelere taşınacak. Halk da buralarda yapılacak işlemlerde daha fazla para ödemek zorunda kalacak” dedi.

Nitelik düştü
Daha çok para harcamanın vatandaşın aldığı hizmete yansıyıp yansımadığının da tartışma konusu olduğunu söyleyen İlhan, “Sağlık harcamaları artıyor ancak nitelik düşüyor. Hekimlerin yüzde 94’ü, sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu düşünüyor. Bunu sağlık hizmetini veren hekimler söylüyor. Hekimlerin yüzde 88’i, mevcut sağlık sisteminin yurttaşların sağlığını tehlikeye attığını düşünüyor” şeklinde konuştu. “Akılcı, bilimsel, ülkenin ihtiyaçlarına göre bir sistem oluşturmazsanız daha çok para harcasanız da daha iyi bir sağlık hizmeti sunamazsınız” diyerek sözlerini sürdüren İlhan, acil servislere başvuran sayısının 90 milyona ulaşmasının doktora başvuru sayısının üç kat ve ameliyat sayılarında 4 kat artış olmasının inanılmaz olduğunu belirtti.