Rize'yi sel götürdü, "sahil yolu" taraftarları suskun

Rize'de önceki günden bu yana devam eden yağışlar etkili olurken, şehir merkezi sele teslim oldu. Onlarca ev boşaltılırken bir kişinin ölüm haberi geldi. Yaşanan bu felaketin sorumlusu ise, "Karadeniz Sahil Yolu"na onay verenler, parsasını toplamaya çalışanlar, seli "kader" olarak görenler...

Rize'de iki gündür devam eden yağmur, sonunda sele dönüştü. Kent merkezinde 3 ev yıkıldı, 10 bina ağır hasar gördü. 100’e yakın ev boşaltılırken, balçıkla kaplanan cadde ve sokaklarda 8’i ambulans 60’ın üzerinde araç da çamura gömüldü. Kırklartepe Köyü’nde kaybolan 52 yaşındaki Necihan Aksu’nun cesedi dün bulundu. Yukarı Kaplıca Mahallesi’nde mahsur kalan aile dün askeri helikopterle kurtarıldı. Sel nedeniyle Rize ve ilçelerinde okullar bugün tatil edildi.

Nüfusu 150 bine yaklaşan Rize'de bunlar yaşanırken, ne hükümetten, ne Orman ve Su İşleri Bakanlığı'ndan, ne de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan ses seda yok. Oysa bölgedeki duyarlı insanlar, şehir plancıları ve mühendisler, yapımına 20 yıl önce başlanan Karadeniz Sahil Yolu'nun Karadeniz için birçok felakete neden olacağı konusunda defalarca uyarılarda bulunmuşlardı. Fakat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 7 Nisan 2007 tarihinde bizzat katıldığı yolun açılışında şunları söylemişti:

"Rüyam şu, 542 kilometrelik Karadeniz Sahil Yolu'nu sahilden İstanbul'a ulaştırmak, bunu yaptığımız zaman dünyanın en uzun sahil yoluna Türkiye kavuşmuş olacak."

Yol ve suyun "medeniyet" olduğunu da söyleyen Erdoğan, Sahil Yolu ile boğaza yapılacak üçüncü köprüyü de birleştirmek istediklerini söylemişti. Başbakan Erdoğan, herhalde yolları denizden birleştirmeyi kast etmemişti.

Kent değil, kör kuyu
Rize'ni AKP'li Belediye Başkanı Halil Bakırcı dahi, felaketten üzeri kapatılan dereleri ve sahil yolunun 70 cm yüksekliğinde olmasını sorumlu tutmak zorunda kaldı. Bir buçuk ay önce Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a üzeri kapatılan derelerin sorun teşkil edebileceğini aktardığını söyleyen Bakırcı, bakanların konu hakkında herhangi bir cevap verip vermediklerini ise belirtmedi. Fakat, bunu tahmin etmek o kadar da zor değil.

Vatan'a konuşan Karadeniz Teknik Üniversitesi Ulaştırma Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fazıl Çelik de, olaya şöyle açıklık getirdi:

"Tüm bu fekaket yanlış yapılaşmadan kaynaklanıyor. Kazma vurulmadan biz uyarıları yaptık, onlarca hata saydık. Bunlardan biri drenaj sorunudur. Deniz dolgusuyla yüksek yol dolgu yapıldı. Yapılan menfezler de yeterli değildir. Menfezlere iş makinası giremiyor temizlemek için... Logarlar tıkanıyor ve menfezler doluyor. Yağış geldiği için de yol dolgusu bir set oluşturuyor ve baraj gibi oluyor. Kent kör bir koyuyuya hapsedilmiştir. Menfezlerin üzeri açılmalı kentin içinden geçecek doğal drenaj kanalları yapılmalı. Drenaj sistemi sağlıklı bir şekilde hayata geçirilmezse burada her zaman afet yaşanacaktır. Bu sıkıntı bir tek Rize’de değil sahil yolunu geçtiği tüm yerleşim yerlerinde var."

'Su yatağını buluyor'
Radikal’e konuşan Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer Şan da, yıllar önce gerekli uyarılarda bulunulduğunu anımsatarak, 1960'larda şehri genişletmek için derelerin üzerinin örtüldüğünü belirtti. Şehrin seviyesinin sahil yolundan daha aşağıda olduğuna dikkat çeken Şan, Giresun ve Ordu'da da benzer afetlerin yaşandığını söyleyerek, "Biz o dönem uyarmıştık. Dere yataklarının üzerleri açılmalı. Yoksa su yatağını arayıp bulacaktır. Ama evleri önüne katarak bulacaktır." dedi.

Hatırlanacağı üzere, Karadeniz Sahil Yolu'nun "kurbanlarından" olan Giresun'da da 2009 yılında bir sel felaketi yaşanmış ve 8 kişi yaşamını yitirmişti. AKP hükümeti, Giresun'daki afette de, önce "Giresun afet bölgesi değil" diye açıklama yapmış, daha sonra ise iş işte geçtikten sonra şehir afet bölgesi ilan edilmişti. O dönemin Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, sahil yolunun bu felaketlere yol açtığı iddialarını reddederek şunları söylemişti:

"Karadeniz Sahil Yolu’yla ilgili iddialar konusunda bizzat yerinde baktım. Yol yapılmış alanlarda bir su birikintisi olur. Sahil yoluyla alakalı bu sular çekilmiştir. Karadeniz Sahil Yolu Sarp’a kadar gidiyor. Bu Temmuz ayında Karadeniz en yoğun yağışı aldı. Ama Karadeniz Sahil Yolunun yapımından kaynaklanan bir zarar olmadı. Sahil yoluyla ilgli en ufak bir sorun yoktur. Özellikle Giresun’da sahil yolundan kaynaklanan bir hasar sözkonusu değil."

ŞPO'dan açıklama: Sahil yolu felaketin başlıca nedeni
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Şehir Plancıları Odası, Giresun ve Rize'de yaşananlara dikkat çekerek Karadeniz Sahil Yolu'nun geçtiği bütün bölgenin risk altında olduğuna dikkat çekti.

"Yapılaşması yoğun ve plansız, altyapısı yetersiz, dere yatakları yapılaşmış, dere üstleri kapatılmış, heyelana dayanıksız zemin yapısına sahip Karadeniz kentlerinin önüne aşılmaz bir set çekerek, kentleri baraj gölüne dönüştüren Karadeniz Sahil Yolu‘ndan kaynaklı can ve mal kayıplarına her yağışta kaçınılmaz olarak yenileri eklenmektedir." denirken, felaketin sorumluluğunun, "Sahil Yolu Projesi‘ne övgüler düzen, aklamaya çalışan ve eleştirilere kulak tıkayanlar" olduğu belirtildi.

Karadeniz Sahil Yolu'nun yoğun yağışlarda yağmur sularının denize boşalmasını engellediğinin altını çizen ŞPO, vakit kaybetmeden şu önlemlerin alınması gerektiğini söyledi:

"- Sel baskınlarının başlıca nedeninin ‘Karadeniz Sahil Yolu‘ olduğu kabul edilmeli, Yolun kent içi geçişlerinin alternatifleri hızla projelendirilmeli, kentler ile Karadeniz arasındaki set ortadan kaldırılmalı, yağmur sularının ve kentte yaşayanların Karadeniz‘e erişimi kolaylaştırılmalıdır.

- Kent ile deniz arasına set çeken Karadeniz Sahil Yolu‘nun yanı sıra, kent içindeki derelerin üstlerinin kapatılması, çevresinin yapılaşmaya açılması, dere yataklarının betonlaşması can ve mal kayıplarında artmasındaki bir diğer önemli nedendir. Yerel rant baskısına direnemeyen dere yatakları mutlaka özgürleştirilmeli, yapılaşmadan arındırılmalı, üstü kapatılan derelerin açılması için yapılması gereken çalışmalar kısa süre içinde tamamlanmalıdır.

- Kent içinden geçen dereler üzerinde var olan köprü, menfez vb. alt yapı tesisleri bilimsel veriler temel alınarak yenilenmeli, suyun doğal akışını kolaylaştıracak, engel oluşturmayacak biçimde yapımları sağlanmalıdır.

- Karadeniz‘de yapılan her yeni deniz dolgusunun, gelecekte ortaya çıkması olası bir felaketin ön adımı olduğu bilinciyle hareket edilmeli, denizlere yönelik insan eliyle yapılan müdahalelerin, bölge ekolojisinde ve coğrafyasında zincirleme değişimlere neden olacağı unutulmamalıdır. Başta karayolu için yapılan dolgular olmak üzere, Karadeniz sahilinde sürdürülen tüm dolgu çalışmaları durdurulmalıdır.

- Son yıllarda sayıları hızla artan HES inşaatları, derelerin doğal yapısında bozulmaya, bitki örtüsünde tahribata neden olmasının yanı sıra, sel baskınlarında suya karışan malzemenin de artmasına neden olmaktadır. Derelerin doğal ortamında bozulmaya neden olan HES uygulamalarına son verilmelidir.

- Bölgede başta çay üretimi olmak üzere, tercih edilen tarım türü heyelanlara ve önemli toprak kayıplarına neden olmaktadır. Doğal bitki örtüsünde değişime ve tahribata neden olan uygulamalardan, orman açmalarından, çay, fındık vb. yeni tarım alanı oluşturulmasından kaçınılmalıdır."

(soL - Haber Merkezi)