Leyla Zana: 'İnanıyorum bu işi Erdoğan çözer'

Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, KCK operasyonları ve Uludere Katliamı'na rağmen Erdoğan'dan umutlu olduğunu söyledi. Zana “Ben onun bu işi çözeceğine inanıyorum. Buna dair umudumu da, inancımı da asla yitirmedim. Yitirmek de istemiyorum” dedi.

Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ve Ankara Temsilcisi Metehan Demir’e konuştu. KCK operasyonları, sınırötesi harekatlar, Uludere Katliamı gibi olgulara rağmen Zana'nın Başbakan Erdoğan'dan açık biçimde umutlu olması dikkat çekti.

"Ben onun bu işi çözeceğine inanıyorum"
KCK operasyonlarını eleştiren Leyla Zana, "Şimdi hepimizin yapması gereken, hepimizin başbakanın sorunu çözmesinde yanında olduğumuzu ona hissettirmemiz, onu teşvik etmemizdir" dedi. Zana şöyle konuştu.

"... Burada bir gerçek vardı. Bunu hepimiz açıkça söyleyelim ve kabul edelim. Bu işi isterse en güçlü durdurur. O güçlü kimdir, şimdiki hükümettir. O hükümetin başı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Tarihin en güçlü hükümetinin başındaki isim isterse o iradeyi gösterir, buna gücü yeter ve bu sorunu da çözer. Ben onun bu işi çözeceğine inanıyorum. Buna dair umudumu da, inancımı da asla yitirmedim. Yitirmek de istemiyorum. Yitirseydim giderdim, burada olmazdım. Şimdi hepimizin yapması gereken, hepimizin başbakanın sorunu çözmesinde yanında olduğumuzu ona hissettirmemiz, onu teşvik etmemizdir."

"Erdoğan'ın mağdurun halinden anlayabileceği beklentisi vardı"
"Başbakan Erdoğan ile ilgili ilk yıllarda Güneydoğu’da kuvvetli bir siyasi beklenti vardı, sebebi neydi?" sorusuna ise Zana şöyle yanıt verdi:

"Bir kere Başbakan’ın çözüme ilişkin önemli çıkışları vardı. Bu da üç noktada yoğunlaşıyordu. Birincisi Kürt halkının haklarının verilmesine dair onda bir iradenin bulunabileceği, ikincisi AB temelinde Batı’yla entegrasyon sürecinin hızlandırılmasının soruna olumlu katkısının olabileceği, üçüncüsü de Osmanlı’dan sonra inançlı kesimin baskı altında tutulmasının, haklarının verilmemesinin ne anlama geldiğini çok iyi bilen bir Tayyip Erdoğan’ın mağdurun halinden anlayan, psikolojisiyle bölgedeki taleplere de paralel bakış açısına sahip olabileceği beklentisi. Açıkça söyleyeyim bir barış projesi olarak yaklaşıldı o dönemde. Ben de onu destekledim. Avrupa’da, ABD’de, Türkiye’de dinlerarası diyalog, evrensel ilkeler demokrasi, özgürlük gibi çıkışları herkesin ilgisini çekmişti. Ne zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürdükleri türban kararına olumsuz cevap verildi, ondan sonra Avrupa’ya dair süreçte onlar da soğuyunca umutlar tükendi."

BDP'li vekillere eleştiri
"Doğu ve Güneydoğu kökenli AKP ve BDP milletvekillerini karşılaştırır mısınız?" sorusuna yanıt olarak Zana şunları diyor:

"Ak Parti’deki Kürt milletvekilleri duyguda Kürt, düşüncede Kürt değildir. BDP’dekiler ise düşüncede Kürt, duyguda değil. İkisi de olaya yarım yarım bakıyor. Yani düşüncede Kürt değil demekle Ak Parti milletvekilleri Kürtlerin geleceğine dair bir şey beslemiyor, düşünmüyor. BDP’liler ise geleceği düşünüyor ama Kürtlerin duygusuna uzak olduğu için çok mekanik kalıyor."

"BDP’deki eksikliğin hissedilmesi çok önemli. Yani sadece BDP’li arkadaşlar sokak gösterilerine destek. Kamera karşısında sert ve güçlü mesajlar ya da cenaze törenlerinde halkla bir araya gelmenin haricinde kameralardan uzak sofralarda da insanlarımızla bir araya gelmeli, ekmeği paylaşmayı öğrenmeli. Tarladaki kadının terini silebilmeyi, emeğin ne olduğunu anlayabilmeyi, eşek sırtında eve su taşıyan teyzenin testisinden bir bardak su içmeyi bilmeli. BDP’nin dikkat edeceği bir önemli husus da kapalı kapılar ardında olumlu, Kürtlere yönelik kameralar önünde ise bunun tam tersi olan gerilim dilinden vazgeçmeli. Yani içeride başka, dışarıda başka konuşmamalı. AK Partililer de Kürt olmanın duygusuna sahip olsa da düşüncesinin bakış açısı maalesef ticari bir havada. O bölgeyi bilen biri olarak kendi parti lideri yönetimini daha samimi ve açık bilgilendirse, söylemini güçlendirse sorunun çözümüne inanın daha samimi katkıda bulunur."