YÖK'ün imam hatip liseleri mezunlarının üniversiteye girişini kolaylaştıran, üniversite sınavında katsayı uygulamasını kaldırma kararı hakkında Danıştay'ın verdiği yürütmeyi durdurma kararının ardından hükümet yetkilileri tarafından yapılan Danıştay kararını eleştiren açıklamalar dün de devam etti. Danıştay da dün yazılı bir açıklama yaparak hükümetten gelen tepkileri yargı bağımsızlığına müdahale olarak değerlendirdi.
"Hukuk planlarımızı dikkate almalı"
Danıştay'ın katsayı uygulamasının kaldırılması ile ilgili yürütmeyi durdurma kararını dün Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, mecliste bir grup gazeteci ile yaptığı sohbet sırasına sert bir dille eleştirdi ve kararın "hukuka uygun olmadığını" ileri sürdü. Çubukçu katsayı kararının 1997 yılında yine YÖK tarafından alındığını hatırlatarak şöyle konuştu: "1997 yılında YÖK bir karar alıyor, bu karar bir kanun maddesine dayandırılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu kararı kaldırabildi mi zamanında? Ne dendi. 'YÖK'ün yetkisinde' dendi. Niye şimdi YÖK yetkisinde olan bir konu YÖK'ün yetkisinden çıktı? Ne değişti? Her hangi bir kanunu düzenleme mi değişti?". Çubukçu yargının karar alırken "ülkenin geleceği dahil planlamalarını dikkate alması gerektiğini" düşündüğünü de ifade etti.
B planı varmış
Çubukçu, "Danıştay'ın kararında devam etmesi halinde neler yapacağınızı düşündünüz mü?" sorusuna da "Elbette var. Ama safha safha ben bunları gerekirse açıklarım'' yanıtını verdi. Çubukçu'nun bu yanıtı bazı gazetelerde katsayı konusunda "B planı"nın mevcut olduğu ibaresiyle yer aldı.
"Zorbalıkla çözemeyiz"
Dün Danıştay'ın kararını değerlendiren AKP yöneticileri arasında Milli Eğitim eski Bakanı ve şimdiki AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de vardı. Çelik, katsayı kararına karşı iki seçenek olduğunu, konunun "zorbalıkla çözülemeyeceğini" açıkladı. Birinci seçeneğin YÖK’ün Danıştay’ın iptaline konu olan kararın ‘aynısı’ olmadan yeni bir karar alması, ikinci seçeneğin ise, YÖK Kanunu’nun 45. maddesiyle ilgili yasal düzenleme yapılması olduğunu söyleyen Çelik, "Ben üçüncü bir yol bilmiyorum. Hukuk devletinde başka üçüncü bir yol yok ki. Zorbalıkla çözülecek bir iş değil” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı "telaşa mahal yok" dedi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de konuyla ilgili "sükunet" tavsiye eden bir açıklama yaptı. Ürdün ziyareti öncesi havaalanında yaptığı açıklamada Gül, "Bir kargaşa olmaması gerekir. Bu sorunun üniversite imtihanına girecek milyonlarca çocuğa yansımadan uygun bir şekilde halledilmesi gerektiğine inanıyorum. Süreci sükunetle takip etmek gerekir" değerlendirmesinde bulundu.
"Danıştay yürütmenin işini zorlaştırıyor"
AKP Milletvekili İhsan Arslan Danıştay'ın kararını "Ben doğrusu Danıştay'ın sık sık bu tür madahalelerinin hakikaten yürütmenin işini zorlaştırdığını ve kuvvetler ayrımını sıkıntıya soktuğunu düşünüyorum" sözleriyle değerlendirdi.
"Başbakan'ın açıklamaları talihsizlik"
Danıştay Başkanı Mustafa Birden tarafından dün yapılan yazılı açıklamada Başbakan'ın Danıştay kararı ile ilgili sözleri eleştirilerek "Başbakan'ın, Danıştay'da görülmekte olan sözü edilen dava hakkında eleştiri sınırlarını aşan, daire kararını ideolojik olarak niteleyen açıklamalarını bir talihsizlik olarak görüyoruz" denildi.
Açıklamada yargı kararını siyasi ya da ideolojik bir karar olarak nitelendirmeye hiç kimsenin hakkının olmadığı ifade edildi ve "Danıştay'ı ve mensuplarını verdiği kararlar nedeniyle suçlayıcı, töhmet altında bırakıcı fikir, kanaat ve beyanları anayasal koruma altına alınan mahkemelerin bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü açısından ciddi bir sakınca olarak görmekteyiz" uyarısı yapıldı.
Başbakan Tayyip Erdoğan 28 Kasım'da Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararını "ideolojik" olarak değerlendirmiş ve "Bu karar tamamıyla ideolojik bir karardır. Dolayısıyla böyle bir ideolojik kararı anlamakta ben şahsen zorlanıyorum. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yok" diye konuşmuştu.
YÖK'ün bugün Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararına itiraz etmesi bekleniyor.
(soL-Haber Merkezi)