Erdoğan'ın açıldığı kadınlar!

Başbakan Erdoğan, "Demokratik Açılım"ı kadınlara anlattı. Ama toplantıya katılanlar kadınları temsil etmediği gibi, AKP'nin de kadınların sorunları üzerine konuşma ve kadınların hareket edebileceği çerçevenin sınırlarını çizme meşruiyeti bulunmuyor.

Başbakan'ın sanatçı, yazar ve sporculardan sonra bu kez kadınlara yönelik olan "Demokratik Açılım" toplantısı dün Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde yapıldı. Öncekilere oranla fazla ilgi çekmeyen toplantıda Erdoğan'ın yaptığı konuşmaya damga vuran ve AKP iktidarının kadın sorununa bakışının da temelini yansıtan bir ifadesi şöyle idi: "Anneliğin siyaseti yoktur, ideolojisi, sağcılığı, solculuğu yoktur."

Yani, AKP iktidarındaki Türkiye'de, kadınların toplumsal rol ve fonksiyonu "annelik"ten ve eve hapsolmuşluktan ibarettir, AKP iktidarının icraatlarının koşulsuz desteklenmesi dışında kadınların siyasi yaşama herhangi bir dahli olamaz!

Erdoğan'ın bu mesajı, elbette, toplantıya katılan örneğin TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Sabancı Vakfı'nı temsilen Demet Sabancı, Koç Holding'i temsilen Caroline Koç, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş ve Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Gülseren Onanç'a, bu isimlerin yöneticisi oldukları örgütlerin üyelerine ve kapsama alanındaki kadınlara yönelik değildi.

Mesajın gittiği yer, Türkiye'de milyonlarca işsiz, yoksul, eve hapsedilmiş, çalışma hakkını hasbelkader elde etse de sömürünün katmerlisini yaşayan, eğitim hakkından mahrum bırakılmış, şiddetin ve namus cinayetlerinin hedefi olmaktan kurtulamamış kadınlardı.

Ya Diyarbakırlı Sakine Ana... Başbakan'ın ne kadar umurunda?
Başbakan Erdoğan konuşmasında, Diyarbakırlı Sakine Arat'ın "18 yaşında evlendirildiği, üç oğlunu terör örgütüne kaptırdığı, bir kızının ağabeylerinin acısına dayanamayarak kendi canına kıydığı, bir başka oğlunun trafik kazasında hayatını kaybettiği"ni anlattı.

Ağır toplarını Ümit Boyner'in, Caroline Koç'un, Demet Sabancı'nın oluşturduğu toplantıdaki konuşmasında Erdoğan'ın kısa kısa verdiği, Diyarbakırlı Sakine Arat'ın hayat hikayesindeki bu uğraklar, AKP'nin doğrudan ve dolaylı suçlu olduğu çeşitli politikaların da bir demeti gibiydi.

Sakine Arat, yıllar önce 18 yaşında evlendirilmişti ama sekiz yıllık AKP iktidarında kız çocuklarının evlendirilme yaşı 12'lerde kalmaya devam etti. Kürt sorunu belki AKP'nin eseri değildi, ama sorunun iyiden iyiye ağırlaşmasında AKP'nin katkısı büyüktü. Genç kızlar çeşitli nedenlerle intihar ediyorlardı ama AKP iktidarında hem Batman'da hem herhangi bir Batı ilinde, topluma iyiden iyiye nüfuz ettirilmiş gerici baskının şiddetle devam ettiğinin göstergesi olan kadın intiharları arttı.

Gerçekten kadınların sorunları AKP'nin ve Başbakan'ın umrunda mıydı...

Ya, AKP'nin ve temsilcisi olduğu gerici zihniyetin kadınlar hakkında konuşma hakkı?

AKP kadına ne yaptı?
AKP, kendi iktidarı döneminde kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlandığını, kadınların eğitimine büyük kaynaklar ayrıldığını, kadına yönelik şiddetle mücadele edildiğini, kadınların siyasete ve çalışma hayatına katılımının teşvik edildiğini iddia etse de, bu başlıkların tümünde kadınların durumunda daha da kötüye gidildi. Kadınların mevcut sosyal hakları da ya tamamen ortadan kaldırıldı ya da budandı.

Şiddet...
"Kadınların özgürlüğü" bugün gericisinden ilericisine bütün siyasal ve ideolojik düzlemlerde tartışılmakta iken, AKP'nin bu başlıktaki öncelikli iddialarından birini "kadına yönelik şiddete son" söyleminin oluşturması bir anlam ifade etmedi.

Söylemin ötesine geçmeyen AKP'nin bunca yıllık iktidarında, töreyle, namus gerekçesiyle, cinnet mazeretiyle kadınlar öldürülmeye devam etti.

AİHM'in Türkiye'yi bu başlıkta mahkûm etmesi konusunda AKP'nin Kadından Sorumlu Bakanı, "münferit olayları abartıyorlar" demişti. Mahkeme, Türkiye'yi, "aile içi şiddeti cezalandıracak etkili bir sistem oluşturma ve kurbanları koruyacak yeterli güvenlik koşullarını sağlama konusunda başarısız olduğu" gerekçesiyle uyarmıştı. Şiddete uğrayan kadınlar için yaklaşık üç bin sığınma evinin gerekli olduğu bilinirken sadece 27 tane olması ve bunların da sadece 14 tanesinin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde hizmet vermesi, AKP'nin kadınlara yönelen şiddet kültürüyle nasıl "savaştığı"nın en açık kanıtı...

Çalışma hakkı
2009 yılı Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün üzerinden henüz bir ay bile geçmeden o tarihte Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini yürüten Mehmet Şimşek, ekonomik kriz hakkındaki bir konferansta yaptığı konuşmada, kadınların işgücüne katılmalarını, artan işsizlik oranlarının sebebi olarak gösterdi. AKP'nin kadınların ev dışında varlık göstermesini istemeyen gerici zihniyetinin bir tezahürü olan bu ifade, kadınların çalışma hayatına katılımını baskılama hedefi su yüzüne çıkardı.

Bugün çalışabilir durumdaki kadınların sadece dörtte birinin çalıştığı biliniyor.

Sömürülmeme hakkı
Kadınların yüzde 62'si, çalışamamalarının nedeninin çocuk bakma zorunluluğu olduğunu belirtirken, çalışma hakkını elde etmiş olan kadınlar da, ya yoğunluklu olarak kadınların çalıştığı ve ucuz emek sömürüsünün katmerlisinin yaşandığı tekstil sektöründe, örneğin Bursa'da bir tekstil fabrikasında yanıyor, ya İstanbul'da çalıştığı fabrikaya gitmek için bindiği emniyetsiz bir işçi servisinde sele kurban gidiyor, ya Osmaniye'de eziliyor...

Sıra kadınların sahip olduğu sosyal haklara bir göz atmaya geldiğinde ise, Başbakan Erdoğan'ın "en az üç çocuk doğurma" şartı koyduğu kadınların, aynı zamanda çalışmamaları üzerine kurgulanmış bir toplumsal yaşam arzu edildiğinin izlerine rastlanıyor.

2008 yılında AKP iktidarı tarafından, sosyal güvenlik uzmanlarının karşı çıkışlarına ve binlerce kişilik protestolara rağmen yürürlüğe konan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasası en çok da emekçi kadınlara zarar verdi.

AKP iktidarı döneminde ciddi bir azalma gözlenen kadın istihdamı bir yana, çalışan kadınların emzirme yardımları azaltıldı, işyerlerindeki emzirme odaları kaldırıldı, kreşler kapatıldı, emeklilik yaşı yükseltildi, evlilik kıdem tazminatı ve çeyiz yardımları "erkek çalışanlarla eşitlik" sağlayıp budandı ve daha nicesi...

Emekçi kadınların haklarını tırpanlayan bu yasanın da "katkısıyla", çalışan 52 bin 400 kadın işten ayrılıp ev hanımı olarak hayatına devam etmeye başladı.

Sağlık güvencesi hakkı
AKP hükümeti, SSGSS Yasası henüz tasarı halindeyken yürütülen tartışmalara ve tepkilere rağmen, kadınlara sosyal haklarının babalarından ve eşlerinden bağımsız olarak tanınmasını gündemine bile almadı. 18 yaşını bitiren kız çocuklarının sağlık güvencesinin ailenin ve devletin elinden çıkması, aynı zamanda eğer kadın evliyse ve eşinin herhangi bir sosyal güvencesi yoksa, kadının sağlık güvencesi kapsamının tamamiyle dışında kalması da, bu yasanın en yakıcı başlıklarından biriydi.

Eğitim hakkı
Dinci gerici zihniyetin "kadının özgürlüğü"nü sadece türban özgürlüğü ile eşitlediği biliniyor. Türban taktığı için üniversiteye giremeyen genç kızlar dert ediliyor ama bir yandan da AKP, eğitimi piyasaya bağımlı kılan politikalarıyla, üniversite kazanma hayalinden bile yoksun bırakılan milyonlarca genç kızın eğitim alma özgürlüğünü gaspediyor.

(soL-Haber Merkezi)