Erdoğan'dan AB'ye: 'Türkiye'nin bu kadar oyalanması dayanılır bir şey değildir'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Necas'la birlikte düzenlediği basın tolantısında, Türkiye'nin AB kapısında bunca süredir bekletilmesinden dolayı hayal kırıklığı duyduğunu söyleyerek, "Türkiye'nin bu kadar oyalanması hakikaten affedilir, dayanılır bir şey değildir" dedi.

Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Necas'la görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Erdoğan, Türkiye'nin AB kapısında bunca süredir bekletilmesinden hayal kırıklığı duyduğunu söyleyerek, "Türkiye'nin bu kadar oyalanması hakikaten affedilir, dayanılır bir şey değildir" dedi. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik süreciyle Şangay İşbirliği'ndeki durumunun birbirine alternatif olmadığını kaydederek, Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü içerisindeki rolünü geliştirmeye devam edeceklerini kaydetti.

“Çek Cumhuriyeti alındı biz alınmadık”
Başbakan Erdoğan Türkiye'nin AB sürecindeki mazisinin 50 yılı aştığını kaydederek, "Çek Cumhuriyeti'nin AB içindeki mazisi çok eskilere dayanmıyor. 10 yıl civarında bir mazisi var. Biz AB'de liderler zirvesi yaparken arkadan işte o zaman 15 ülke ile katılıyorduk. Daha sonra ilk etapta 10 ülke alındı. 2 ülke daha alınmak suretiyle üye sayısı 27'ye ulaştı" dedi.

“Bu kadar oyalanmak dayanılır gibi değil”
Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye'nin AB'ye müracaatı 50 yılı aşmış durumda. Bu işin kapısında olmamız 59'a dayanır. 63 yılında resmi müracaat süresi başlamıştır. Bu süre içerisinde Türkiye'nin bu kadar oyalanması hakikaten affedilir, dayanılır bir şey değildir. Adama sorarlar. Yani 54 yıl siz Türkiye gibi bir ülkeyi bu kapıda niye bekletiyorsunuz? Yani yapamadığı, yapmadığı veya yerine getirmediği ne var? Ağızlarında tek şey var: Ankara Antlaşması. Ankara Antlaşması'nın şöyle biraz daha gerisine git bakalım. Orada ne var? Buralara tabii girmek istemiyorlar ve biz bütün bunlara varız. Eş zamanlı olarak yapılacak birçok şeyler var. Şu anda AB üyesi ülkelerin birçoğunun standartları Türkiye'nin yakaladığı AB müktesebatı içerisindeki standartları tutmaz. Maastricht kriterleri noktasında AB üyesi ülkelerin birçoğu dökülüyor. Bunları zaten görüyoruz. Bakın şu anda İngiltere ne diyor? İngiltere diyor ki, sayın Cameron açıklamasını yaptı: 'Eğer ben seçimi kazanırsam AB üyeliğimizi (2015'te) referanduma götüreceğim' dedi. Acaba neden? Kaldı ki para birliğinde biliyorsunuz İngiltere başından beri uymamıştır. Ve Eurozone'a girmemiştir. Bu girmeyişinin sebebi hiçbir zaman sorulabildi mi? Sorulamadı. Ve bu süreci bu şekilde İngiltere devam ettirmiştir. Ve şu anda da Eurozone'a girmemeni faydasını ayrıca İngiltere görmüştür, görmektedir. Böyle de bir surumu söz konusu. Eurozone içerisinde olanlar da şu anda bedel ödüyorlar. Ciddi manada bedel ödüyorlar. Ve halk da tabii isyanda. 'Ben çalışacağım. Sen öbür tarafta batanın gideceksin parasını, borcunu ödeyeceksin. Böyle şey olmaz' diyor."

"AB ve Şangay Beşlisi birbirine alternatif değildir"
"Türkiye Cumhuriyeti olarak AB içerisine almadınız ama AB üyesi ülkeler içerisinde 5 milyon Türk yaşıyor. Siz bizi resmen almadınız ama Türkiye zaten buraya halkıyla girmiş vaziyette. Oyalamayın, gelin bu işi bitirelim diyoruz" diye konuşan Erdoğan, Şangay Beşlisi konusuna da değinerek şunları kaydetti, "Bu 5'linin içerisinde de şimdi gözlemci olanlar vardır, diyalog ortaklığı elde edenler vardır. Türkiye de şu anda Şanghay İşbirliği içerisinde diyalog ortaklığına kabul edilmiş olan bir ülkedir. Böyle bir noktadayız. Ve bu sadece güvenliği esas alan bir birlik de değildir. Adı üzerinde Şanghay İşbirliği 5'lidir. 5'linin yanında diğer şimdi ilaveler de vardır. Bunun içinde ekonomik ilişkiler de vardır. Hepsi vardır. Ama bu konuda bilen de bilmeyen de konuşuyor. Bizler de bu noktada adımımızı attık ve bunu geliştirmeye devam edeceğiz. Bunlar birbirinin de alternatifi değildir. Bunu da özellikle ortaya koymak isterim."

Başbakan Erdoğan, Çek Cumhuriyeti vatandaşı AB Komiseri Stefan Fülle'den de bu konuda destek ve gayret beklediklerini sözlerine ekledi.