CHP’nin sağa açılımı devam edecek

Son yıllardaki sağa açılım hamleleriyle dikkat çeken CHP’nin önümüzdeki Kurultay sonrası İkinci Cumhuriyet’in muhalefet partisi olma yolunda daha hızlı ilerlemesi bekleniyor.

Ülkemizdeki solcuların bir bölümünün, genel başkan seçilmesi sonrası partiyi solculaştırmasını, halkla bütünleştirmesini beklediği Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde CHP’nin giderek İkinci Cumhuriyet’in muhalefet partisi haline geldiği görülüyor. Halkla bütünleşmeyi gericilikle barışma olarak algılayan CHP’nin önümüzdeki kurultayla sağa açılımının devam etmesi bekleniyor.

Kurultaya davet edilen isimlerin bir bölümü dikkatleri çekiyor. Taha Akyol, Nazlı Ilıcak, Fehmi Koru, Ali Bulaç, Hüseyin Gülerce gibi cemaate yakın sağcı köşe yazarlarının davet edilmesi CHP’nin sağa açılım politikasının devam edeceğini düşündürüyor. Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce’nin Gülen Cemaati’nin Türkiye’deki sözcüsü oluşu CHP’nin cemaatle yakınlaşma çabasını akıllara getiriyor.

CHP’nin halkla bütünleşme formülü: Dinci gericilikle barışmak
“Halkla bütünleşme”yi dinci gericilikle barışmak olarak gören CHP’nin emekçilere karşı duyarsızlığının ise eski dönemdeki gibi sürdüğü görülüyor. Yönetiminde olduğu belediyelerin piyasacı uygulamalarıyla emekçilere bakışı bilenen CHP’nin tekstil patronu milletvekili Umut Oran, geçen ay katıldığı Sosyalist Enternasyonal toplantısında Papandreu’yu överek bizleri şaşırtmamıştı. Oran, Yunanistan’daki krizin yükünü emekçilerin sırtına bindirme çabaları nedeniyle ülkesinde tepki gören Yunanistan eski Başbakanı Papandreu’yu şu sözlerle överek teşekkür etmişti: “Ülkesindeki tüm sorunlara rağmen bizlere ve uluslararası ilerici camiaya büyük bir liderlik örneği gösterdi.”

CHP’deki sağa açılımı daha net görebilmek için Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa seçilmesi sonrasında yaşananların bir bölümüne bakmakta yarar var.

Erbakan’a nasıl bir şükran borcumuz var?
Halka yaklaşmanın sağcı politikacılarla barışmaktan geçtiğini düşünen Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz sene partisinin Isparta mitinginde söylediği şu sözlerle Türkiye sağının liderlerini övmüştü:

“Bu ülkeye ister CHP’li, ister bir başkası olsun, ister Erbakan olsun, ister Özal olsun, ister Menderes olsun, ister Süleyman Demirel olsun hepsine şükran borçluyuz. Bir başbakan düşünün Isparta’dan oy almış. Isparta’dan milletvekili çıkarmış. Ispartalı Süleyman Demirel ile özdeşleşmiş. Siz kalkıyorsunuz sabah akşam ‘Süleyman Demirel şöyle, Süleyman Demirel böyle’ sen Süleyman Demirel’in tırnağı bile olamazsın.”

CHP desteğiyle çocuklar cemaatlere daha yakın
CHP’nin gericiliğin toplumda kök salması konusundaki duyarsızlığı da dikkatlerden kaçmamakta. Geçtiğimiz sene Kur’an kurslarına 12 yaşın altındaki çocukların gönderilebilmesinin önünü açan düzenlemeyi CHP Anayasa Mahkemesine götürmemişti. Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla mahkemeye gidilmediğini belirten CHP milletvekili İsa Gök bu nedenle partisini sert şekilde eleştirmişti:

"CHP kararnamenin sadece 2 maddesine dava açtı. O da Ekonomi ve Çevre bakanlıklarıyla ilgili. Bu Kuran kurslarına dava açılmasını engelleme operasyonudur. Bu, cemaate verilen siyasi bir mesaj. Bize teşekkür ediyorlar. CHP, tarihinde ilk kez böyle bir şeye göz yumuyor. Tarih bizi yargılayacak."

Tekin: “Türban bizim sayemizde üniversitelere girdi”
Deniz Baykal döneminde CHP’nin Türban karşıtı politikası da Kılıçdaroğlu döneminde terk edildi. Kılıçdaroğlu, 2010 yılında Türban konusunda yaptığı açıklamalarıyla YÖK’ün üniversitelere türbanı sokan düzenlemesine yol açmıştı. Kılıçdaroğlu’nun türban konusunu tartışmaya açması sonrasında YÖK’ün yayınladığı bir genelgeyle Anayasa’da değişiklik yapılmamasına rağmen türban üniversitelerde fiilen serbest hale gelmişti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in Kılıçdaroğlu’nun türbanın üniversitelere girmesindeki katkısını hatırlatarak sağ kesimlerin gözüne girmeye çalıştığı görülmekte:

"Türban talebi 1990'lı yıllarda üniversiteli kızlarımızdan gelmişti. İktidarın dayatması da üniversitelerle ilgiliydi. Şimdi eğer bugün üniversitelerde türban sorunu yoksa, eğer bugün üniversitelerde o türbanlı kızlarımız artık eğitim görebiliyorlarsa bunun tek mimarı Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Herkesin bunu bilmesi gerekir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları olmasa YÖK bunu yapabilir miydi?"

Abdullah Gül’ün CHP’si
Tekin’in türban meselesinin yanı sıra Abdullah Gül’e sahip çıkma konusunda da AKP ile yarış içerisinde olduğunu geçtiğimiz ay söylediği şu sözlerinden anlayabiliyoruz:

"'Biz herkesin CHP'siyiz... CHP herkes için var' demiyor muyuz? CHP tabi ki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül için de var. Biz nasıl ki her ezilen, horlanan, hakkı yenen, ötekileştirilen ve mağdur edilen vatandaşlarımızın hakkını savunuyoruz, Cumhurbaşkanımızın da hakkını savunup bu konuyu Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Sayın Gül endişe etmesin, sağlığına dikkat etsin yeter. Havalar soğuk maazallah üşütmesini falan istemeyiz"

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: “Asıl sen dindar değilsin”
Kılıçdaroğlu’nun son olarak Başkakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı dindar nesil tartışmasına girmesi bu alanda da AKP’yle yarışma kararlılığında olduğu görülüyor. Erdoğan’a “asıl sen dindar değilsin” diyerek yüklenen Kılıçdaroğlu, kendilerinin daha dindar olduğunu kanıtlama çabasıyla şunları söylemişti:

"Başbakan'a soruyorum: Diyorsunuz ki dindar olmayan bir nesil olmasın istiyorsunuz diyorsunuz. Siz gelmeden önceki nesil dinsiz miydi? Bu ölçüyü, bu yetkiyi sana kim verdi? Sen nasıl insanlara 'sen dindarsın', 'sen dindar değilsin' diyebilirsin. Bu şirk değil midir? İmam Hatip Okullarını, İlahiyat Fakültelerini, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kuran CHP'dir. Sen kim oluyorsun da iftira atıyorsun."

CHP’de Fethullah Gülen açılımı
Son yıllarda CHP ileri gelenlerin Fethullah Gülen’e ilişkin övücü açıklamaları kamuoyunun dikkatinden kaçmamakta. CHP’lilerin açıklamalarıyla cemaatin faaliyetlerini topluma yararlı faaliyetler, Gülen’i ise değerli bir din adamı şeklinde yansıtma çabası içerisinde oldukları görülüyor.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Fethullah Gülen’e ilişkin sözleri nedeniyle partisinin Mersin milletvekili İsa Gök’e şu sözlerle yüklenmişti:

“Parlamento'daki tartışmaların belli kişiler hedef alınarak eleştirilmesini doğru bulmuyorum. Orada iktidar partisinin icraatları eleştirilir.”

CHP Parti Meclisi üyesi Çakmak Gülen’i saygıyla izliyor
CHP Parti Meclisi üyesi ilahiyatçı Muammer Çakmak 2010 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda Fethullah Gülen’i şu sözlerle övmüştü:

"Fethullah Hoca Türkiye'de bir fenomendir, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adam. Fakir halkın çocuklarının okuması için sonsuz gayret gösteren biri. İyi şeyler yapıyor. İnsanlar mesailerini, paralarını bireysel dünyanın görkemlerine harcarken, Fethullah Hoca Türkiye'nin ve dünyanın her yerinde okullar açıyor. Önce eğitime hizmet veren herkesi sonsuz saygıyla selamlıyorum. Fethullah Hoca, Türk toplumunun temel değer sistemine ve milletin, devletin daha da güçlenmesine katkı yapan bir kişidir. Saygıyla izliyoruz."

CHP’li Ersin cemaat okullarını savundu
Geçtiğimiz yıl MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Gülen Cemaati’nin faaliyetlerini askıya almasını istediği konuşmasına CHP eski Antalya milletvekili Ahmet Ersin şu sözlerle tepki göstermişti:

"Sayın Bahçeli'nin 'cemaat faaliyetlerini durdursun' ifadesi doğru değil. Mesela, okulların kapatılması söz konusu olamaz. Eleştiri yapılabilir ama o kadar da değil. Türkiye'de cemaatler ve tarikatlar var. Bunlar bu ülkenin gerçeği. Herkes kendi inancını yaşar. Bunlara kimsenin karışma hakkı olamaz. Gülen cemaati de kendi inancını yaşasın. Buna bir engel yok. Bu okulların kapatılması gerektiğine inanmıyorum. Topluma insanlara ve insanlığa bir hizmettir. Bu kadar ileri gitmeye gerek yok bence. Eğitim hizmetlerine bu kadar katkısı olan bir şahsın siyasi hedeflerle eleştirilmesi doğru değildir."

CHP’li Özyürek: “Hoca hiç öyle şeyler yapar mı”
MHP yöneticilerinin ortaya çıkan kasetleriyle Fethullah Gülen arasında bağ olduğu iddialarını CHP eski İstanbul milletvekili Mustafa Özyürek şu sözlerle eleştirmişti:

“Kanıt yok ise tahminle o yapmış bu yapmıştır demek doğru değildir. Ve bu kaset olayını ben kimseye yakıştırmam. Hele hele Sayın Fethullah Gülen ve çevresine hiçbir şekilde yakıştırmam. Bu üslup değildir.”

CHP’nin Cemaatle kurumsal ilişkiler geliştirdiği de görülüyor. Gülen’in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının düzenlediği iftar yemeğine CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu telgraf gönderip vakfı överken, CHP milletvekili Aydın Ayaydın yemeğe katılıp partisini temsil etmişti.

(soL - Haber Merkezi)