"Bizim darbecilere laf ettirmeyiz"

Kenan Evren, Turgut Özal ve Tayyip Erdoğan'lı afişi yasaklayan Ankara Valiliği'nin kararı bir tartışmayı gündeme getirdi. Darbelere karşı olan gerici yayınlar, haberi "Çirkin afiş yasaklandı" başlığıyla verdi.

Geçtiğimiz hafta "Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri"nin 12 Eylül darbesinin yıldönümünde yapılacak protesto mitingine çağrı afişini yasaklayan Ankara Valiliği bu kez de Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin (ÖDP) afişini yasakladı. 7'nci Cumhurbaşkanı darbeci Kenan Evren, 8'inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yan yana resimlerinin bulunduğu afişte "29 yıldır 12 Eylül - Darbeciler hesap verecek!" ifadesi yer alıyordu. Ankara Valisi adına Vali Yardımcısı Fahri Aykırı imzalı yasaklama kararı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. ve 301. maddelerine dayandırılınca ortaya ilginç bir durum çıktı.

Valilik, yasaklama kararına yol açan "suç unsuru"nun ne olduğunu açıklamadıysa da, gerekçe olarak dayandırdığı TCK'nın 125 ve 301'inci maddeleri şöyle:

Madde 125: Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

Madde 301/2: Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Valilik kararı, afişin bu suçları nasıl işlediğini belirtmiyor. Dolayısıyla tek tek ihtimalleri değerlendirmek gerekiyor. Öncelikle karar, iki eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Kenan Evren'in yanına Tayyip Erdoğan fotoğrafı konulmasını hakaret sayıyor olabilir. Bu, Valilik'in bağlı olduğu yürütme erkinde üstü olan Başbakan'ın fotoğrafını "hakaret" olarak kabul etmiş olması ihtimalini gündeme getiriyor. Bu aynı zamanda Erdoğan'ın 12 Eylül rejimine dahi yakışmadığı anlamına gelebiliyor.

Bir diğer hakaret gerekçesi ise Kenan Evren ve Tayyip Erdoğan'ın yanına Turgut Özal'ın fotoğrafının konulması olabilir. Ancak bu durumda, Ankara Valiliği'nin daha 2007 seçimlerinde Ankara'daki bilboardları dolduran "Demokrasinin Yıldızları" başlıklı afişleri yasaklaması gerekiyordu. Zira bu afişlerde de Turgut Özal, eski Başbakan Adnan Menderes ve Tayyip Erdoğan'ın resimleri ÖDP afişindeki tasarıma benzer olarak yan yana konulmuştu. Öte yandan AKP hükümetinin Özal'a öykündüğü defalarca bizzat AKP üyeleri tarafından da dile getirilmişti. Turgut Özal, Kenan Evren'in Cumhurbaşkanı olduğu yıllarda Başbakan sıfatını taşıyordu ve yürütme erkinin başı olarak Kenan Evren tarafından herhangi bir hukuki yaptırıma maruz kalmamıştı.

Bir diğer ihtimal ise "29 yıldır 12 Eylül" ibaresinin mevcut hükümeti rencide ettiğine yönelik olabilir. Ancak bu durum da ilginç bir tabloyu ortaya çıkarıyor. AKP hükümeti 59. hükümetin kurulduğu 2003 yılından bu yana geçen 6 yıllık süre zarfında iktidarını 12 Eylül Anayasası olarak bilinen 1983 Anayasası'na dayandırıyor. Bu durumda Ankara Valiliği yürütme erkini dayandırdığı Anayasa'yı hakaret unsuru olarak kabul etmiş oluyor. Dolayısıyla, hukukun devreye girmesi ve afşi yasaklayan kararın altında imzası bulunanların yargılanması gerekiyor. Çünkü, Ankara Valiliği'nin kararının gerekçesi olan 301. Madde, aynı zamanda devlete yönelik hakaretleri de içeriyor. Hatırlanacağı üzere son olarak hakim ve savcı atamalarında hükümetin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na karşı koz olarak kullandığı Anayasa maddeleri 12 Eylül'den sonra eklenmişti. Bu maddeler, hükümetin onayı olmadan atamaları imkansız hale getiriyordu.

Son ihtimal ise Ankara Valiliği'nin Tayyip Erdoğan'ın yanına Kenan Evren'in konulmasını suç saymış olması. Ancak, hatırlanacağı üzere son olarak Nisan ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, darbeci Kenan Evren ile Çankaya'da görüşmüştü. Bu durum "darbecilerin yargılandığı" iddia edilen Ergenekon davasının devam ettiği koşullarda oldukça eleştirilmiş, basın organlarında ikilinin fotoğrafları yer almıştı. Kenan Evren ile aynı kareyi paylaşan bir diğer isim de Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olmuştu. Geçtiğimiz Mayıs ayında Arınç, eski Orgeneral Hilmi Özkök ve Evren ile birlikte Manisa'nın Turgutlu ilçesinde bir okulun açılışına katılmış, daha önce Ergenekon davası için sarfettiği "bağırsaklar temizleniyor" sözleri de hatırlatılarak oldukça eleştirilmişti. Yine gazetelerde Arınç, Evren ve Özkök'ün aynı karedeki resimleri yayınlanmıştı.

Ankara Valiliği'nin "hakaret unsuru" kabul etmesi ihtimal dahilinde olan Kenan Evren ve 12 Eylül'ü gerçekleştiren hayattaki diğer komutanların yargılanması teklifi hükümete iletildiğinde, Başbakan Erdoğan, teklifi "sulu şaka" olarak nitelendirmişti. Bu durumda Valilik Başbakan'ı aşarak ve yargı kararı da olmadan, Evren'i suçlu ilan etmiş oluyor.

Oysa ki, Muğla'nın Fethiye İlçe Meclisi'ndeki CHP'li üyelerin verdiği, Kenan Evren'in isminin okullardan, sokak, cadde ve çeşmelerden kaldırılmasına yönelik teklifi de yine AKP'li üyeler veto etmiş, yine Muğla'nın İl Genel Meclisi'ndeki benzer nitelikteki bir başka karar Muğla Valisi Ahmet Altıparmak'ın itirazına takılmıştı.

Ankara Valiliği, "darbeciler hesap verecek" ifadesini de suç unsuru kabul etmiş olabilir. Fakat TCK'nın 311. Maddesi şöyle: Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Buna göre "darbecilerden hesap sormak" değil "sormamak" suç.