Anadolu'da 10 bin yıl önce yaşamış ilk çiftçilerin DNA'ları ne anlatıyor?

Türkiye ve İsveç’ten araştırmacıların başını çektiği bir antik DNA çalışmasında orta Anadolu’da Taş Devri’nde yaşamış en eski çiftçilerin genomları incelendi. Çalışmaya göre zaman geçtikçe çiftçiler daha çok hareket etmiş ve genetik olarak çeşitlenmişlerdi.

bilimsoL

İnsanlık tarihinde ilk kez, günümüzden yaklaşık 11.000 yıl önce ‘Neolitik Kültür’ olarak adlandırdığımız, yeni bir yaşam tarzı Yakın Doğu’da gelişmeye başladı. İnsanlar geleneksel avcı-toplayıcı kültürünü zamanla terkederek yerleşik hayata geçtiler, tarım ve hayvancılığa başladılar. Uzun ve karmaşık olan bu geçiş süreci, nüfusun artmasıyla, daha karmaşık toplum yapılarının ortaya çıkışı ve uygarlıkların doğuşu ile sonuçlandı.

Son yıllarda antik DNA alanındaki çalışmaların ilerlemesi ile birlikte, uzun yıllar sürmüş olan bu Neolitik geçiş döneminin dinamikleri daha iyi anlaşılmaya başlandı. Daha önce bazı antik DNA çalışmalarında batı Anadolu’nun Neolitik çiftçilerinin örnekleri incelenmişti, ama orta Anadolu’da yaşamış en eski çiftçilerin genomları keşfedilmeyi beklemekteydi.

Current Biology dergisinde 4 Ağustos’ta yayımlanan makalede, tarımın ilk keşfedildiği “Neolitik çekirdek bölgede” yaşamış Anadolulu çiftçilerin genomları ilk defa inceleniyor. Çalışmada ODTÜ, Stokholm, Uppsala, Hacettepe ve Liverpool Üniversiteleri gibi çok sayıda kurum yer alıyor.

YENİ ÇİFTÇİLERDE GENETİK ÇEŞİTLİLİK DÜŞÜK

Genetikçi, antropolog ve arkeologlardan oluşan uluslararası ekip, Anadolu’da bulunan iki farklı Neolitik köyünün, Boncuklu ve Tepecik-Çiftlik insanlarının genomlarını inceledi. Konya Ovası’nda yer alan Boncuklu’da milattan önce 8300-7500 yılları arasında yaşamış olan insanlar, bölgede bilinen en eski tarım yapan insanlar arasında. Boncuklu insanları göçebe toplayıcılıktan yerleşik hayata daha yeni geçmişti; çanak çömlekleri, hatta evcil hayvanları dahi yoktu. Öte yandan, Kapadokya’da yer alan Tepecik-Çiftlik ise (milattan önce 7500-5800), Boncuklu’ya kıyasla daha yerleşik ve gelişkin bir köydü. Tepecik-Çiftlik’in obsidyen (volkanik cam) yatakları tüm bölgeye hizmet ediyordu.

Araştırmacılar bu iki yerleşim yerinde yaşamış toplam 9 antik bireyden çok miktarda genomik veri üretip, başka antik genomlarla karşılaştırdılar. ODTÜ’de doktora sonrası araştırmacı olan çalışmanın ilk yazarı Dr. Gülşah Merve Kılınç, “Boncuklu’nun en eski çiftçilerinde, Avrupalı Taş Devri avcı-toplayıcılarına benzer ölçüde düşük genetik çeşitlilik bulduk. Bu bizi hem şaşırttı hem heyecanlandırdı,” diye konuştu.

Kılınç, “yani Boncuklu insanları kültürel olarak değişmişlerse de, nüfus yapısı olarak halen göçerler gibiydiler. Oysa ki Tepecik-Çiftlik gibi daha geç Neolitik köylerde daha yüksek genetik çeşitlilik bulduk. Zamanla artan genetik çeşitlilik, zamanla artan nüfusa ve hareketliliğe işaret ediyor,” diye ekledi.

ARAŞTIRMALARA YEREL KATKI

Türkiye’deki ilk adanmış antik DNA laboratovarını dört yıl önce ODTÜ’de kuran Prof. Dr. İnci Togan ise araştırmalarının Türkiye’deki genetik çalışmaları için önemli bir başarı olduğunu vurgulayarak ekledi: “Neolitiğin nasıl evrildiğini anlamak için, bugüne kadar incelenmiş antik Anadolu genomları arasında en eski, günümüzden 10.000 yıl önce yaşamış Anadolulu genomlarını inceledik. Daha önceki genetik çalışmalar bu soruya cevap verememişti; ayrıca maalesef hiçbirine ülkemizdeki araştırma gruplarının katkısı olmamıştı.”

Deneyleri Ankara ve Stokholm’de yürüten ODTÜ’lü uzman Dr. Füsun Özer ise böyle bir çalışmayı günümüzden beş yıl önce hayal bile etmenin zor olduğunu vurguladı ve ekledi: “Son yıllarda antik DNA teknolojisinde devrimsel nitelikte gelişmeler yaşandı. Biz de Stokholm’deki ortaklarımızla birlikte, antik kalıntılardan DNA elde edilmesinde en verimli sonucu alabilmek için en ileri teknolojileri kullandık.”

Araştırma grubunun sonuçları Neolitiğin Anadolu’da gelişirken Avrupa’ya birden göç dalgasını tetiklediğini gösteriyor. Hesaplamalı analizleri Uppsala Üniversitesindeki araştırmacılarla birlikte ODTÜ’de yöneten Dr. Mehmet Somel “İronik biçimde, avcı-toplayıcılar yerleşik yaşam tarzını benimserken, makro düzeyde daha hareketli hale gelmişler” diyor.

NEOLİTİK DÖNÜŞÜMÜN ANAHTARLARI

Boncuklu'da bulunan bir anne ve bebeğinin iskeletleri. Bu tip buluntulardan DNA elde etmek mümkün olabiliyor. Kaynak: Boncuklu Arşivi.

Boncuklu kazı ekibi başkanı ve Liverpool Üniversitesi’nde çalışan Prof. Dr. Douglas Baird, “İlk defa Anadolu Platosundan en eski çiftçilerin antik DNA’sına ulaştık,” diyor. “Sonuçlar, bölgede yaşayan yerli avcı-toplayıcıların 10 bin yılı aşkın zaman önce, güney ve doğudaki komşularından tarım kültürünü aldıkları fikrini destekliyor. Ayrıca bu, orta Anadolulu çiftçilerin tarımın batıya yayılmasına katkıda bulundukları ve güneybatı Avrupalı çiftçilerin ataları oldukları düşüncesiyle de uyumlu.” Hacettepe Üniversitesi’nde çalışan ve Tepecik-Çiftlik kazı başkan yardımcısı antropolog Dr. Ali Metin Büyükkarakaya da ekliyor: “Tepecik-Çiftlik Anadolu’da Neolitik dönüşümün anahtar yerleşimlerindendi. Genetik sonuçlar arkeolojinin Tepecik-Çiftlik konusundaki tahminlerini destekliyor. Bu insanların komşularıyla obsidiyen alışverişi biyolojik bağlar da yaratmış.”

Tepecik-Çiftlik'te Neolitik Dönemde kullanılan taş aletler. Kaynak: Tepecik-Çiftlik Arşivi.

Prof. Dr. Togan Türkiye’nin geniş ve değerli arkeolojik birikiminin değerlendirilmesi için disiplinlerarası çalışmaların şart olduğunu hatırlatıyor. “Ama gelişkin antik DNA analizleri şimdiye kadar ülkemizde eksikti. Daha önce koyunda antik DNA çalışmıştık, bu da ilk insan antik genom araştırmamız oldu. Başka çalışmaların da yolda olduğu müjdesini verebilirim. Bu bölgenin ilginç tarihinin anlaşılmasına daha fazla katkıda bulunmak istiyoruz.”

ODTÜ’deki antik DNA çalışmaları ODTÜ Rektörlüğü, TÜBİTAK, TÜBA ve Bilim Akademisi Derneği tarafından desteklendi.

İlgili makale: Kılınç vd, 2016, Current Biology, "The Demographic Development of the First Farmers in Anatolia", http://www.cell.com/current-biology/fulltext/S0960-9822(16)30850-8

https://twitter.com/Bilim_soL

https://www.facebook.com/BilimsoL/