"Yeni" Pardus’tan kötü taklit

Üniversite öğrencilerinin açık kaynaklı yazılımlar geliştirmesine önayak olmak amacıyla TÜBİTAK tarafından geçen ay duyurulan Pardus Yaz Kampı, organizasyondaki beceriksizlikler, kalitesiz projeler ve adaletsizlik şüpheleriyle devam ediyor.

Üniversite öğrencilerinin, deneyimli kişilerden danışmanlık alarak açık kaynaklı yazılım projeleri geliştirmesi fikrine dayanan kamp, daha önce yurtdışında yapılan örnekleriyle karşılaştırılınca pek çok eksik ve yanlış barındırıyor. Bilindiği üzere TÜBİTAK 2004 yılında başlatılan Pardus adlı ulusal işletim sistemi projesinin tüm ekibini dağıtıp, tüm emekleri çöpe atmıştı. Üstüne üstlük, Debian adlı başka bir işletim sistemine makyaj yaparak Pardus adını kullanmaya devam etmişti.

Siteye kayıt olan tüm yüksek lisans ve doktora öğrencileri yetkin mi?

Belki de daha en baştan, TÜBİTAK’ın yazılım projelerinde çalışacak öğrencilere destek olacak kişileri “lider” olarak adlandırmasından gerçekleşeceği belli olan hatalar zinciri, “lider”lerin hiçbir ön elemeye tabii tutulmadan siteye kayıt olan tüm yüksek lisans ve doktora öğrencileri olarak belirlenmesiyle başlıyor.

Bu demek oluyor ki, projenin süreç sonunda başarılı olması şartı aranmadan verilen 3000 TL’lik ücreti almak için yapmanız gereken tek şey bir proje teklifi vermek ve yeteri kadar lisans öğrencisinin projenize oy vermesini sağlamak. Projede çalışacak öğrencilere ise sadece 2000 TL’lik ödeme yapılması ise cabası. Benzeri bir etkinlik olan Google Summer of Code’un (Google Kod Yazı) danışmanlarına 500$ öğrencilere ise 5000$ verildiğini not etmek gerekiyor.

Siz de şansınızı deneyin!

Bu “lider”lerin siteye ilettiği proje önerileri ise içler acısı düzeyde. Neredeyse bir lise öğrencisinin bile “ilginç fikir” olarak ileri sürmesinin garip karşılanacağı türden proje fikirleriyle dolu olan tekliflerden bir örnek vermek yeterince açıklayıcı olacaktır. Sunulan tekliflerden birini yazım yanlışlarına dokunmadan aşağıda paylaşıyoruz.

“Benim teklifim herkese kolaylıkla yazılım yaptırmak. Herkes her yerde belli hesaplamalar yapıyorlar(mimar,mühendis). Defalarca aynı işlemi yapmaktan sıkmamak için belli kalıplı işler için kod yazdırcaz insanlara. Örneğin kullanıcı x/y yazacak ama bunu bilgisayar kod şekline çevirip arka planda çalıştırcak insanlar kendi hesapları kolaylıkla koda çevircek. kendileri editleri buttonlarını koyup programları yapacaklar.”

Daha da ilginci, proje teklifinin sadece bu paragraftan oluşabilmesi. Nasıl yapılacağı veya bu fikrin ne kadar gerçekleştirilebileceği hakkında herhangi bir yorum eklemenize gerek yok. Projenin adının Pardus olmasına bakmayın, Pardus ile ilgili olmasına da gerek yok. Sadece bir paragraf yazın ve şansınızı deneyin!

Bu gibi örneklerin oldukça fazla sayıda bulunduğu 59 teklifin içinden seçilen 21 proje nedense Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesine eşit olarak dağıtılmak istenmiş. Herhangi bir ön eleme mekanizması olsaydı bunun “eşitlikçiliği” sağlamak üzere atılmış bir adım olduğu iddia edilebilirdi. Ancak, kamp bu haliyle yetenekli öğrencileri ödüllendirmek ve yönlendirmekten çok, Türkiye çapında düzenlenen bir kuraya benziyor.

Siz başvurmayın, “lider” en iyisini bilir!

Projenin eksik yanlarından biri de, öğrencilerin çalışmak istedikleri projeyi kendilerinin seçememesi. Pardus Danışma Hattı’nı konuyla ilgili bilgi almak için aradığımızda, “proje liderlerinin kendi projelerine oy vermiş öğrencileri zaten sistemden görebildiğini, kendi seçimlerini kendileri yapacaklarını, bunun da en doğalı olduğu” cevabını aldık. İlk bakışta “lisans öğrencilerinin oy verdikleri projenin lideri tarafından seçilmesi” doğru gibi görünebilir. Ancak sistemde oy vermiş öğrencilerle ilgili hiçbir özgeçmiş bilgisi olmaması, liderlerin doğru kişileri tercih etmesinin ya şansa ya da üçüncü kanallardan kurulan iletişimlere emanet edildiğini gösteriyor.

Anlaşılan TÜBİTAK, bırakın öğrencilerin oy vermeseler bile çalışmak isteyecekleri projeler olabileceğini, özgeçmiş bilgisi bile girilemeyen bir sistemde etkili bir proje ekibinin nasıl oluşturulacağını hiç düşünmemiş.

Kurul kimlerden oluşuyor?

Önceden duyurulanın aksine, projeler sadece oylamayla değil, varlığı oylamaların sonuçlarının açıklanacağı gün duyurulan iki kişilik bir kurul tarafından incelenerek seçilmiş. Ancak ne yazık ki, Murat Osman Ünalır ve Ziya Karakaya'dan oluşan kurulun oluşturduğu "seçilen projeler" listesine baktığımızda, belki de doğal olarak, tatmin edici, özenli hazırlanılmış ve umut vaad eden projeler göremedik.

Peki her şey mi kötü?

Elbette ki kampa katılan kişiler iyi niyetle hem Türkiye için hem de bilgisayar bilgileri için yararlı bir iş yaptıklarını düşünerek davranıyorlar. Ancak projenin kurgusu, değerlendirmesi ve sonuçları üzerine yeterince düşünülmediği de bir gerçek. Görünen o ki, geçtiğimiz ay dikkat çekici reklam kampanyalarıyla duyurulan bu büyük proje hem nitelik hem de eşitlik açısından sınıfta kalacak.

Belki de Pardus’u iğdiş edip, Debian’a Pardus diyebilme pişkinliğindeki bir zihniyetten fazla bile bekliyoruz.

BilimsoL ekibi hazırladı.
facebook.com/BilimsoL
twitter.com/BilimsoL