'İnternet sansürü ölçüsüz biçimde genişletiliyor'

Başbakan Erdoğan, Gezi eylemleri sırasında "baş belası" ilan ettiği interneti büyük bir sansür yasasıyla susturmayı planlıyor.

Ali Ufuk Arikan - soL

AKP, internet üzerindeki sansür yetkisini arttıran bir yasal düzenleme hazırlığında. Özellikle Gezi eylemlerinde bizzat Başbakan Erdoğan'ın "baş belası" ilan etmesi sonrası hızlanan çalışmalarda sona gelindi.

Başbakan Erdoğan, Gezi eylemlerinin başladığı günlerde sosyal medyayı hedef haline getirmiş ve sansürün de sinyalini veren şu ifadeleri kullanmıştı: "Şu anda Twitter denilen bir bela var, yalanın daniskası burada. Sosyal medya denilen şey aslında şu anda toplumların baş belasıdır."

"Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri" tasarısına giren düzenleme ile birlikte, internet kullanıcılarının tüm hareketleri hangi kelimeleri aradığı, hangi sitelere girdiği, sosyal ağlarda neler yaptığı kayıt altına alınacak.

Hürriyet yazarı Yalçın Doğan'ın gündeme getirdiği düzenlemede yer alan bir diğer sansür adımı ise erişim sağlayıcıların hükümet kontrolündeki “birlik”e üye olmasının zorunlu tutulması yoluyla gerçekleştirilecek.

Hükümetin sansür düzenlemesine ilişkin Bilişim hukuku uzmanı ve Türkiye Bilişim Derneği Hukuk Çalışma Grubu üyesi Avukat Gürkan Özocak'ın görüşlerini aldık.

Özocak, "Yeni düzenleme ile İnternet sansürünün kapsamı ölçüsüz bir biçimde genişletiliyor derken, zaten sorunlu olan Kanun'un daha da baskıcı hale getirildiğini dile getirdi.

Sansür kontrolsüz biçimde genişletiliyor
Özocak'ın soL'a yaptığı açıklamalarda şu ifadeler yer aldı:

Yeni düzenleme ile İnternet sansürünün kapsamı ölçüsüz bir biçimde genişletiliyor. Değişiklik yapılan 5651 sy. Kanun, esasen bizim dernek olarak da ontolojik bakımdan karşı çıktığımız, yani varlık sebebi sıkıntı yaratan, doğrudan İnternet üzerindeki düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlamaya yönelen bir düzenleme olduğundan, topyekün kaldırılması gerektiğini söylediğimiz bir kanun. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2012'de verdiği bir kararla Kanunun "demokratik hukuk devletinin teminat altına alması gereken hukuki korumayı sağlamadığını" söyleyerek Türkiye'yi tazminata mahkum etti. Ancak, yeni bir kanun yapılmayacaksa da, en azından yapılacak değişikliklerin bu AİHM kriterlerini gözetmesi, insan haklarına ve düşünme ve ifade özgürlüğünü güvence altına alması gerekiyor.

Sansür birimi kuruluyor
Ne yazık ki, yapılan değişiklik, bunun tam tersi yönde. Zira tasarıda, içerik kaldırma dışında, doğrudan erişimin engellenmesine yönelik, bu engellemenin kapsamını hukuka aykırı bir şekilde genişleten düzenlemeler yapılıyor, adeta bir "sansür birimi" gibi hükümete bağlı çalışacak Erişim Sağlayıcıları Birliği öngörülüyor. Örneğin, yeni düzenlemede Ulaştırma Bakanı'na ve TİB Başkanı'na, herhangi bir yargı kararı olmaksızın İnternet sitesi kapatma yetkisi verilmiş. Normal şartlarda, Anayasaya göre de, temel hak ve özgürlüklere yapılacak müdahaleler ancak kanunla düzenlenir ve yargı kararıyla yapılır. Erişimin engellenmesi de böyledir. Düzenleme bu bakımdan hem Anayasaya aykırı, hem de AİHM kararında belirtilen insan hakkı ihlallerini arttırarak devam ettiriyor.

Artık IP adresi üzerinden erişim engellenecek
Yine düzenleme ile getirilen yenilik olarak, hali hazırda DNS üzerinden engelleme yapılırken, artık IP adresi üzerinden erişim engellenmesi söz konusu olacak. URL temelli erişim engellenmesi uygulamaya sokularak, bir içerik sebebiyle bütün adresin erişiminin engellenmesinin yolu açılacak.

Erişim engeli yetkisi Bakan'da
Bir başka değişiklik ise, Bakan'a "gecikmesinde sakınca bulunan hallerde" özel hayatın gizliliği veya kişilik hakkı ihlali hallerinde erişimin engellenmesi emri verme yetkisi tanınmış. Şüphesiz ki, bu haller hakim veya savcının takdir edeceği, dolayısıyla "yargısal" bir faaliyet gerektiren işlemlerdir. Bu yetkinin yürütmeye verilmesi son derece tehlikeli.

İnternet üzerindeki tahakküm artıyor
Sonuç olarak, yapılan bu değişiklikler ile, zaten temel hak ve özgürlükler bakımından sorunlu bir metin olan 5651 sy. Kanun, daha baskıcı, daha müdahaleci ve siyasi otoritenin İnternet üzerindeki tahakkümünü arttırıcı bir hale sokuluyor. İktidarın elinin altında olacak "sansür birliği" kurularak, ülkedeki bütün erişim sağlayıcılar bu birliğe üye olmak zorunda bırakılıyor. Bu tasarı yasalaşırsa, iktidarın "baş belası" olarak gördüğü sosyal medyayı daha rahat bir şekilde kontrolü altına alması, dilediği gibi, herhangi bir yargısal faaliyet olmaksızın ve son derece soyut gerekçelerle İnternette yer alan yayınlar üzerinde sansür uygulaması mümkün hale geliyor.