Korona ve korkularımız

Kübalı sağlıkçılar, İtalya’nın talebiyle salgının en çok ölüme neden olduğu Lombardiya’ya geldiler. 68 yaşında bir hekim olan Leonardo Fernandez: “Hepimiz korkuyoruz ama yerine getirilmesi gereken devrimci bir görevimiz var, bu yüzden korkuyu alıp bir tarafa koyduk” diyor.

Korkuyu alıp bir tarafa koymak…Korkusuyla ne yapacağını bilemeyen insanların sayısının her geçen gün arttığı Koronalı günlerimizde, üzerine düşünülmeye değer bir cümle. Korkuyoruz ve korkuyu bir kenara koyamadıkça ona teslim oluyoruz.

Kaçınılmaz mı? Böyle devam edersek kaçınılmaz. Belirsizlikler, adaletsizlikler, sağlıksız ve güvencesiz çalışma koşulları, şiddet, savaşlar…Biri bitmeden öbürü başlıyor. En son Suriye ile savaşıyorduk ve sınırlarımızda binlerce göçmen insanlık dışı koşullarda yaşam mücadelesi veriyordu. Korona geldi ve diğer tüm dertlerimizin üzerine bir sünger çekti!

İşte korku böyle bir şeydir. Dünü unutturur, yarını silikleştirir. Sadece şimdi vardır, şu an bu beladan kurtulmak! Bir bakmışız, belayı başımıza saranları da, mağduriyetlerimizi de, öfkemizi de unutmaya hazırız.

O yüzden marketteki reyonlara saldırıyoruz. Vahşi dünyada aç kalmış ilkel canılar gibiyiz. Çocuğuna bez bulamadığı için gözyaşlarını tutamayan anneyi görmüşsünüzdür: “Benim sizin kadar üçer beşer depolayacak param yok” diye ağlıyordu…Yanıbaşımızdakinin dertlerini yok sayacak, gereğinde üstüne basıp geçecek kadar korkuyoruz.

Salgınla en önde savaşan sağlık emekçilerini alkışlıyoruz balkonlarımızdan. Nedeni aynı korkudur demek haksızlık olur. Pek çok kişi, büyük bir saygı ve minnet duygusuyla alkışlıyor sağlıkçıları. Ancak bu destek, bunca zaman şiddet ve emek sömrüsü içinde çalışırken isyan ettiklerinde de olabilmeliydi. Halk ile sağlık emekçileri birer düşman gibi karşı karşıya getirildiklerinde, hastaneler ticarethaneye dönüştürüldüğünde de sağlık hakkımız için sesimizi yükseltmeliydik.

Sağlık sistemini bu hale getirenler bugün tüm geçmişi temize çekercesine birlik ve beraberlik mesajı veriyor. Her akşam saat 21:00’de alkış çağrısı yapan Sağlık Bakanı, gayet iyi biliyor sağlık emekçilerinin koşullarını. Son çıkan genelgeden anlaşıldığı üzere kronik hastalığı olsa bile, bağışıklık sistemi bozuk olsa bile çalışmak zorunda sağlık emekçileri, maskesiz, eldivensiz…

Sağlık emekçileri ve sağlık hizmeti alan halk, tüm bunların hesabını sormadıkça alkışlar en çok “işler yürüsün”cülere yarar. Ertesi güne korkularımızla uyanırız hep birlikte yine yeniden…

Kübalılar bizden daha mı cesurlar? Dün İtalya’ya 52 kişilik sağlık ekibi yollayan Küba, bir hafta önce içinde Korona virüsü taşıyan yolcu olduğu için kimsenin kabul etmediği İngiliz gemisine açtı kapılarını. Sadece salgın hastalıklara karşı değil, maruz kaldıkları doğal afetlere, ABD emperyalizmine ve ekonomik güçlüklere karşı da aynı kararlılık ve özgüven ile hareket ediyorlar.

Kapitalizm gözlerimizin önünde insanlığı yok ederken sosyalist Küba, dayanışmanın ve sağlığı bir insan hakkı olarak görebilmenin ne demek olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Her şey tüm açıklığıyla ortada. Bu düzen insana ait tüm güzellikleri bir bir elimizden alacak, yıkacak, yok edecek. Artık kaçacak yerimiz de kalmadı. Ya teslim olacağız korkumuza ya da onu bir kenara koyup savaşacağız.