Kadın kime hizmet etsin?

Diyanet İşleri Başkanlığı, peygamberin doğum haftası nedeniyle aile temalı kamu spotları paylaştı geçen hafta boyunca. Kısa filmler, “Telefonuna değil, eşinin yüzüne bak!” ve “Fenomen değil, iyi ebeveyn ol!” gibi başlıklarla aile içi ilişkilere dair mesajlar içeriyordu.

İlk videoda eşinin yüzüne bakması önerilen koca, eşi tarafından önüne servis edilen çay ve keki telefonuyla ilgilenmekten fark etmiyor. Eşinin telefonuna yolladığı uyarı mesajıyla kendine geliyor, telefonu bırakıp eşinin yanında yiyor kekini ve mutlu son…

Diğerinde ise çocukları salonda oynarken birbirleri ile kamera aracılığıyla konuşan iki annenin sohbetini izliyoruz. Kadınların sosyal medya fenomeni olma derdine düşüp, çocuklarını ihmal ettiklerini anlıyoruz.

Diyanet’i destekleyen bir köşe yazarı, kısa filmleri cinsiyetçi bulanların durumunu “modernite manyaklığı” olarak adlandırıyor. Fabrikalarda, şirketlerde, ofislerde ucuz işgücü olarak hizmetçilik yapan kadınların görmezden gelindiğini ama konu evinde hizmet olduğunda kadının bu görevinin aşağılandığını söylüyor: “Patronlara hizmet mubah, kocaya hizmet günah. Patrona hizmet etmek iş oluyor ama kocaya hizmet etmek hizmetçilik. Tüm bunların tek bir amacı var, kadını evinden nefret ettirmek ve sokağa çağırmak!”

Aile söz konusu olduğunda karar vermek kolay değil.  Gericilerin kocaya hizmete ve çocuk bakıcılığına indirgediği “kadın”, öte yanda modern bir köleye mi dönüşüyor gerçekten? Yalancı bir özgürlük peşine düşüp, evimizdeki huzurumuzdan mı olduk? Ebeveyn olmanın ya da eş olmanın doğal sorumluluklarını kendimize yük görmeye mi başladık?

Bu sorulara yanıt ararken, “iyi ebeveyn ol” diye öğüt veren kısa filmde hiç erkek olmadığını ve sadece kadınların ebeveynliğinin sorgulandığını belirtelim. İyi ebeveyn olması gereken de, sosyal medya ile değil çocuklarıyla ilgilenmesi gereken de kadındır Diyanet’e göre. Diğer filmle bu durum dengelenmek istenmiş olacak ki bu kez kocaya gidiyor uyarı. Ama denge halinin ancak kadın erkeğe hizmet ederken kurulabildiğini de görmezden gelmeyelim. Erkeğe "etrafında dönen, sana hizmet eden kadınını gör” mesajı giderken, kadına da temel görevi bir kez daha hatırlatılmış oluyor.

Peki ya gerici yazarın özgürlük peşindeki “modernite manyakları”nın kadının asıl sömürüsüne gözlerini kapattığı iddiası? Temas ettiği konuda doğruluk payı olması, kendisinin de dahil olduğu egemen fikirlerin, kadınların sömürülüyor olması ile bir derdi olduğunu düşündürmesin. Kadına evinde kutsallık atfeden gericiler, kadın erkek tüm emekçilerin sömürülmesinden sorumlu kapitalist düzenin en büyük destekçileridir. Kapitalizmin gerçekliğini, kendini haklı çıkarmak için kullanıyor sadece. Kadının kendi evinde kendi kocasına hizmet etmesinden doğal ne var diyor.

Kapitalizm, toplumun küçük bir bölümünü zengin edip geriye kalan çoğunluğu sömürürken en çok kadını baskı altında tutuyor. Gelenek, ahlak ve din gibi kavramların çatısı altında ailenin içine hapsedilen kadın; doğurarak, besleyerek, giydirerek sömürülmeye hazır yeni işçiler hazırlıyor. Gericiler de kadının eş ve anne rolünü yüceltirken aslında tanrıya değil sermayeye hizmet ediyorlar.

Eşine ve evine hizmette kusur etmemesi beklenen kadın, bir yandan da ucuz, güvencesiz, yarı zamanlı çalıştırılabilecek iş gücünün önemli bir kesimini oluşturmaktadır. Bu nedenle kadının hem evinde hem de toplumsal alanda süregelen köleliği en çok kapitalizmin işine gelir.

İtiraz edilen sadece kadının erkeklere kıyasla daha fazla baskı altında tutulması olunca, işin özü gözden kaçıyor. Erkeklere savaş açan feministler ve özgürlük savunucusu liberaller, el birliği ile örtüyor sınıf mücadelesinin üstünü. Kadının ucuz emek gücü olarak sömürülmesinden söz etmek de gericilere düşüyor.

Diyanet’in filmleri boşuna değil. Kadının kime hizmet edeceğini tartışıyorlar. Bugüne dek elde edilen kazanımlara her fırsatta saldırıyor ve kadına yerini hatırlatıyorlar. Bir adım ileri iki adım geri kat edilen yolun, tek bir çıkışı var artık. İçinde semirdikleri bu sömürü düzeni alt üst olmadıkça, kurtuluş yok kadına. Herkes için ama en çok kadın için, eşitlik ve özgürlük sosyalizmle mümkün.