Bir direnişin öğrettikleri

Birkaç haftaya sığdırdık hiç uğruna kül olup giden ormanları, maden uğruna göz dikilen toprakları ve çocuğunun önünde öldürülen kadını. Nefessiz bırakan bunca kötülüğün içinde bir güzel haber geldi İzmir’den: “Direnen işçiler kazandı”. Maaşları yatmayan, uzamış mesailere zorlanan, sağlıksız ortamlarda, sendikasız, bir kısmı güvencesiz çalışan TR İnter Tekstil işçilerinin direnişi kazanımla sonuçlanmıştı. Onlarla yapılan görüşmeler sonucunda, direnenlerin sözü niyetine yazıldı bu satırlar.

H&M, Zara, Mango gibi büyük markaların tedarikçisi Üniteks’in taşeron firması TR İnter Tekstil'de çalışan işçilerin direnişinden ilk kez “Patronların Ensesindeyiz” ağı sayesinde haberdar olduk. Zaten işçiler de PE ekibi ile görüştükten sonra direnmeye karar verdiklerini söylüyor. O süreci şöyle anlatıyor bir direnişçi: “Son zamanlarda bizimle sürekli toplantı yapıyor ve ‘paranızı yatıracağız, şu işler bitsin çalışın’ diyorlardı. Çalışma şartlarımız giderek kötüleşti. Yemek şirketinin parası ödenmediği için öğlen yemek vermemeye başladılar. Birer poğaça getirip geç saatlere kadar çalışmamızı istediler. Tuvaletleri bile kilitlediler işler yetişsin diye”. Anlattıklarına göre mesai bitiminde işçilerin gitmesine izin verilmiyormuş. Ertesi sabaha kadar aralıksız çalıştıkları günler olmuş.

'BİZ İŞÇİNİN HAKKI NEDİR BİLMİYORDUK. HEP ÇALIŞIYORDUK, HİÇ VAKTİMİZ OLMADI Kİ'

Bir diğer direnişçi ise: “Patronların Ensesindeyiz’den arkadaşlar geldi ve bize hakkımızı almak için mücadele etmemiz gerektiğini söylediler. Onlar olmasa biz belki de patronu beklemeye devam ederdik, umutsuzduk. Bizim gibi haksızlığa uğrayan ve direnerek kazanan başka işçileri anlattılar. Biz işçinin hakkı nedir, sendika ne işe yarar bilmiyorduk. Çünkü hep çalışıyorduk, hiç vaktimiz olmadı ki” diyordu.

Bu işyerinde de tekstil sektörünün genelinde olduğu gibi çalışan işçilerin çoğunluğu kadınlardan oluşuyor. Yoğun iş saatlerinin ardından evin işleri, çocukların bakımı onları bekliyor. Bir kadın işçi, gece geç saatlere kadar çalışmaya zorlandıkları bir gün “evde çocuklarım var, ne yiyecekler?” diye sorduğunda “ne bulurlarsa onu yerler” yanıtını aldığını anlatıyor. Öyle ya yeter ki patronların karnı iyice doysun. Bekar kadınları ise “şimdi giderseniz babanıza şikayet ederiz, işe gelmiyorlar, sevgilileriyle buluşuyorlar deriz” diyerek tehdit ediyorlarmış.

'KADIN PATRON KADIN İŞÇİNİN HALİNDEN ANLAR DEDİK BEKLEDİK, AMA KADIN OLMAK HALDEN ANLAMAYA YETMİYOR'

Ayten Aslan, işçilerin parasını ödemeyen, insanlık dışı koşullarda çalışmaya zorlayan, son model arabalarla toplantılara gelip beklemelerini, paralarını ödeyeceklerini söyleyen TR İnter Tekstil’in patronu. Bir kadın işçi patron için: “Ayten Aslan belki de kadın olduğu için güveniyorduk başlarda, sözünü dinledik, inandık, bekledik. Çoğumuz kadınız, halimizden anlar diye düşündük. Ama biz çocuklarımıza ekmek götüremezken o bizim hakkımız olanla bilmem kaçıncı yazlığını alıyormuş” diyordu. Yaşayarak öğrenmişti, kadın olmak yetmiyordu halden anlamaya. O patrondu, kendisi işçi.

'PATRONLAR İÇİN MAKİNE ONLAR, BİZİM İSE EKMEĞİMİZ'

Direnişe geçtikten sonra sendikalı olmaya da karar vermişler. Önce birkaç kişi, ardından onlarcası sendikalı olmuş. “Bir gün geldiler makineleri götürecekler. Makineleri bağladık. Patronlar için makine onlar, bizim ise ekmeğimiz” diye anlatıyorlar direniş günlerini. Vermemişler makineleri, başlarında nöbet tutmuşlar.

Özellikle direnişin kamuoyuna duyurulma çabalarının bir sonucu olarak sosyal medyada gelişen tepkilerin ardından, ana firma Üniteks bir açıklama yaptı. Bu süreçten sorumlu olmadığını ve kimseye borcu olmadığını ilan etti. PE bunun üzerine, her durumda işçilerin emeği üzerinden kazanmaya devam eden büyük patronların da, taşeronların da sorumluluklarından kaçamayacağını, hakları gasp edilen işçilere borçlu olduklarını açıkladı. Sonunda patronlar, PE avukatı ve sendika avukatı ile görüşmek zorunda kaldı. “Markalarının daha fazla kirlenmesini istemedikleri için” işçilerin ödenmeyen tüm maaşlarını yatırmaya razı oldular.

İşçiler, davullarla halaylar çekerek kutladılar kazanımlarını. Her birinin yüzünden haklılıklarının gururu okunuyordu. Çıktıkları yolda kendilerini yalnız bırakmayan PE ekibine karşı minnet duygusu ile başlayan yakınlıkları, yoldaşlığın getirdiği güven ve sevgiyle büyümüştü.

Tr İnter Tekstil işçileri beklemekten, sessizce boyun eğmektense mücadele etmeye karar verdikleri için kazandı. Ancak birlikte hareket ederlerse etkili olabileceklerini anladılar, örgütlendiler. Patronlarla iş birliğine hazır masa başı pazarlıklarına oturmadılar, haklarını sonuna kadar savundular, vazgeçmediler. İşçi sınıfının kararlı ve örgütlü olduğunda kazanabileceğini hepimize yeniden gösterdiler.

Bu direniş size ne öğretti sorusuna yanıtları çok açıktı: “Biz gücümüzün farkına direnirken vardık. Biz hep onlar güçlü sanırdık, korkardık. Halbuki onlar bizden korkuyormuş.”

“Hani diyorlar ya ‘Patronların Ensesindeyiz’, işte bundan sonra korksunlar bizden, hakkımızı almak için artık biz de patronların ensesinde olacağız!”