Zor mu, kolay mı?

Hayat bazen hayal kırıklıklarına alışmaktan ibaret olabiliyor. Buna teslim olmamak lazım.

İnsanoğlu bu... Her şeye alışabilir. Kendi yokluğuna dahi alışır. Hayal kırıklığına alışmanın kendi yokluğuna alışmaktan bir farkı yok aslında. Hayatı ve varoluşu hayaller olmadan tanımlayabilir misiniz? Bir amacı olmayan yaşamı nasıl tanımlarsınız? Ya hayalleri içermeyen amaçları...

İnsan ne için yaşar? Hayal kırıklığına ve kendi mutsuzluğuna alışmak için mi? Onlarla beraber yaşamayı öğrendiğimizde, yaşamayı mı öğrenmiş oluyoruz? Şayet yaşam buysa, yaşamın içindeki ayrıntıları nasıl tanımlayacağız?

Bir fikrin dünyayı değiştirebileceğine inanmak, o fikrin peşinden gitmek, bir büyük hayalin üzerine yaşam kurmaktır. Eşit ve özgür bir gelecekten daha güzel bir hayal henüz kurulmadı.

En güzel ve en büyük hayalin kırıklığı da büyük mü olur? Büyük hayal kırıklıklarına alışmak insanlıktan çıkmak mıdır? Eşitlik ve özgürlük hedefinden vazgeçmek hayal kırıklıklarının şüphesiz en büyüğüdür. Şayet vazgeçerseniz tabii...

Bir fikir için mücadele etmek, hayal kırıklığına karşı efsunlu olmaktır. İnsanoğlu yenilir. Savaşlar kaybedilir, tutsak düşülür. Şehirler yanar, insanlar ölür. Fikirler dahi yenilir. Ama burada yenilmeyen bir fikrin peşinden gitmektir. Eşitlik ve özgürlük uğrunda pes etmemektir...

Çok mu zor pes etmemek?

Türkiye'de bugün hayal kurmak, bugün Türkiye'den umut çıkarmak zor olabilir. Gerçekten o kadar zor mu?

AKP - ordu mücadelesinde taraf tutarsan, AKP'den demokratlık ya da ordudan cumhuriyetçilik beklersen zor tabii. Ama bu kavganın içinde devrimci mücadelenin önünü açabilecek dinamikleri ararsan çok da zor değil...

AKP'nin ülkeyi adım adım karanlığa götürmesini izlerken, bu karanlıktan kurtuluş için umudunu geçen yüzyılda kalmış halk düşmanı bir laikliğe bağlarsan, bu tür bir laikliğin Türkiye'deki değişmez sembolü haline gelen ve kendini cumhuriyet kadını diye yutturmaya çalışan kürklü, güneş gözlüklü garip orta sınıf kadınlara bakarsan zor tabii. Ama memleketin içinden geçtiği dönemi, din tacirliğinde birinciliği kimseye kaptırmayan patron partisi AKP'nin konumundan dolayı aydınlanmacılığı halkçılıkla barıştırmak için bir fırsat olarak görürsen o kadar da zor değil...

Kendi ülkende esirlik yaşayıp ABD'den izin almadan tuvalete gitmeyen siyasetçilere kızarken, şehrine gelen Amerikan askerine üç kuruşluk mal satacağım diye hoşgeldin dersen ya da hoşgeldin diyenleri geçim derdi bahanesiyle aklamaya çalışırsan zor tabii. Ama ABD'li askerin yüzüne tükürmesen dahi, o askeri protesto eden bildiriyi buruşturup atmasan, bir göz atsan bile o kadar da zor değil...

Memleket ciddi bir bölünme tehlikesiyle karşı karşıyayken, Kürt mahallelerine baskın yapanları, göstericilerin üzerine ateş açanları içten içe desteklersen, emperyalizmin bölgede oynadığı oyunlarla, Kürt halkının haklı taleplerini birbirinden ayıramazsan zor tabii. Ama iki halkı yalnızca ve yalnızca emekçi karakterinin birlikte tutacağını bilerek, birlik için mücadele eden solcular ne diyor diye kulak kabartırsan, ortak bir düşmanın varlığının ne denli önemli olduğunu kavrarsan o kadar da zor değil...

Ezilen ulus milliyetçiliğini ve yılların ezilmişliğiyle ABD planlarına dahi destek vermeyi mazur gösterirsen, Kürt sorununun bu tür çözümlerinin ülkenin önünü açacağına inanırsan zor tabii. Ama kurtulmak için Kürt'ün Türk'e, Türk'ün Kürt'e ihtiyaç duymasını birlikte mücadele etmek için bir fırsat olarak görürsen o kadar da zor değil...

Tersane girişinde cansız yatan emekçi kardeşinin yanından geçip işbaşı yapan işçiye bakarsan, işçinin sağcısı solcusu, ilericisi gericisi olmaz dersen zor tabii. Ama hem hakkını arayan, hem de hak aramanın siyasetle ilişkisini doğru kuran Tekel işçisine bakarsan o kadar da zor değil...
AKP'nin ve gerici cemaatlerin üniversitede ve gençlerin arasında artan etkilerini siyasetten uzak, şımarık, kendini modern ve eğlenceli sanan bir kuşağın kıracağını düşünürsen zor tabii. Ama bu halka, bu ülkeye bir borçları olduğunu düşünen, akılları genç, yürekleri genç, kendileri genç insanların lisede, üniversitede, fabrikada sayısının hiç de az olmadığını bilirsen o kadar da zor değil...

Onca yıl ve onca seçimden, onca kazık ve onca ihanetten sonra, hâlâ CHP'yi kurtarma, o kurtarılan CHP'nin memleketi kurtarması hayali kurarsan, ya da söz verip son anda sandık başında CHP için sattığın komünistlerin aldığı oya bakıp siyasi analiz yaparsan zor tabii. Her şeyi denedim ya da hiçbir şeyi denemedim diyerek bu defa komünistler için sandığa gidersen, onlara destek olursan o kadar da zor değil...
Zor mu, kolay mı? Kolay olduğunu kimse söylemiyor ama dediğin kadar da zor değil be kardeşim.