Zor karar... ABD'yle mi yoksa Almanya'yla mı?

Durmayacaklar... Kaşıkçı cinayeti Ortadoğu'daki dengeleri değiştirmeye dönük ilk müdahale değildi kuşkusuz. Sonuncusu da olmayacak.

Sadece cinayetlerden ibaret bir tablo değil bu. Her türden provokasyon, askeri müdahale, toplu katliam... Bunlara eşlik eden siyasi, ekonomik ve toplumsal adımlar... Bunlar devam edecek. Ortadoğu ve bölgemizin yakın zamandaki geleceğine dair karanlık bir tablo çizmek için geleceği görmeye gerek yok. Öyle olacak.

Çünkü buradalar. Yerli işbirlikçileriyle, kendilerine doğrudan veya dolaylı destek veren siyasetçilerle, her alanda ortaklık geliştirdikleri yerel para babalarıyla birlikte bölgedeler. Kendilerini de hiç saklamıyorlar.

Önce karıştırıyorlar, sonra düzeltme bahanesiyle hakimiyetlerini sağlama almaya çalışıyorlar.

Önce yakıp yıkıyorlar, sonra yeniden yapma bahanesiyle kasalarını dolduruyorlar.

İşte Irak... Bugün her alanda büyük sorunlarla boğuşan Irak işgalin yerle bir ettiği ülkenin altyapısındaki eksiklikleri gidermeye çalışıyor örneğin. Peki bu işi kimle, nasıl yapıyor? Acı ama gerçek, Irak yaşadığı işgalin ardından, işgalcilerin şirketlerine para ödeyerek ülkeyi yeniden kurmaya çalışıyor.

Irak'ta bugün elektrik en büyük problemlerden birisi. Dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip ülkelerinden birisi kentlerine enerji sağlayamıyor. İşgal sırasında yok edilen elektrik altyapısı takip eden yıllarda yine işgalden kaynaklanan çok sayıda sebepten dolayı bir türlü onarılamadığı için şimdi Irak, 15 milyar dolarlık bir ihaleyle bu altyapıdaki eksiklikleri kapatmayı planlıyor.

Bu ihale için kimler mi yarışıyor? Hepimizin yakından bildiği iki dev şirket bunlar. ABD'li tekel General Electric ve Alman hükümetiyle özdeşleşmiş Siemens... Hükümetlerinin yıktığı bir ülkeyi, o ülkenin parasıyla onarmak için buradalar ve beklendiği gibi rekabet halindeler.

Bölgeyi yıkan da tam olarak bu değil mi? Kendi çıkarları için sisteme bağımlı ülkelere müdahale eden ama bunu birbirleriyle rekabet halinde yapan emperyalist devletler...

Irak'ın elektrik altyapı ihalesi hem bölgeye hem de emperyalizmin işleyişine dair çok fazla ipucu barındırıyor.

İhale için önce Siemens öne çıkıyor ve hatta kazandığı, resmi anlaşmanın eli kulağında olduğuna dair haberler ortada dolanıyor. Sonra bir anda ABD'nin bu çok büyük işe müdahale ettiği konusunda dedikodular ortaya yayılıyor. Siemens yöneticileri ve Alman yetkililerin yüksek sesle dillendirdiği şikayetler Irak'lılar tarafından da doğrulanıyor: Sanki kafamıza bir silah dayamış gibiler diyorlar baskıyı anlatmak için.

Söz konusu ABD olunca "gibi" fazla belki. ABD'nin kullandığı tek ikna yöntemi bu olmasa da, o silahı birilerinin kafasına gerçekten dayamışlarsa buna kimse şaşırmaz herhalde.

Peki ama Almanya ve Siemens'in mazlumu oynamasına inanacak var mı şu dünya üzerinde? Hükümetler devirmiş, aralarında Türkiye'nin de olduğu onlarca ülkede çok sayıda siyasetçiyi düzenli rüşvete bağlamış, tüm bu faaliyetleri kitaplara, haberlere konu olmuş Siemens ve arkasındaki Almanya'nın Irak'ta kazandığı her mevzi için başka bir kirli hikaye anlatılabilir. 

Her türden müdahalenin yaşandığı Irak seçimlerinin ardından yaşanan boşlukta hareket alanını genişleten Almanya, General Electric lehine bitti denilen ihalede Siemens'i hala yarışın içinde tutabiliyorsa, ABD'den hiçbir konuda geri kalmıyor olmalı. Tehditse tehdit, rüşvetse rüşvet... Diplomasi, siyaset, iktisat, hangi alanda ne gerekiyorsa o...

Bu hikaye nasıl nihayete erecek bilinmez. Belki ABD kazanacak, belki Almanya... Belki de yeni kurulan Irak hükümeti, iki tekeli de mutlu edecek başka bir formül bulacak. Ama bu ihale nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Irak'ı yıkan güçlerin Irak halkının parasıyla Irak'ta faaliyet yürüttüğü gerçeği değişmeyecek. Birbirleriyle rekabet etseler de Irak halkı kaybedecek, çok uluslu şirketler kazanacak.

Evet, zaten bunun için buradalar. Kazanmak için de her yolu deniyorlar. Bölgenin siyasi ve iktisadi dengelerine müdahale ediyor, insanları satın alıyor ya da yönlendiriyorlar... Bombalar atacak, çeteler kurup savaş çıkartacak, işgal edecek kadar fütursuzlar. Cinayetler işlemekten, bizi veya gerektiğinde birbirlerini öldürmekten hiç çekinmiyorlar...

Tüm bunların bitmesi için de hepsinin, ama yerli ortağı ve işbirlikçisiyle hepsinin defolup gitmesi lazım.