Ya AKP seçimleri şimdiden kazandıysa

Siyasette ilkeler soyut kavramlar olarak görülemez. İlkeler bir partinin yalnızca bugün ne söylediğini değil, yarın ne yapacağını da anlatır. İlkelerine sadık kalmak yoldaşına, yandaşına, seçmenine, dostuna gelecek hakkında taahhüt vermektir. Bir inat göstergesi veya boş laf değildir.

Gündeme gelen her konuda rüzgâra göre hareket eden, herkese şirin gözükmeye çalışan, görünen tek ilkesi oy toplamak olarak özetlenebilecek bir partinin, yarın ne yapacağını nasıl bileceksiniz? Bu partinin nasıl bir tutum alacağını kestirmeniz mümkün mü? İlkeler bundan lazım işte… Oyunuzun, desteğinizin yarın somut olarak ne anlama geleceğini bugünden görmek için. Sizin oyunuz ve desteğiniz sayesinde sizi temsil edecek insanların sizin adınıza attığı imzanın, kaldırdığı parmağın, verdiği kararın ne için, hangi amaçla yapılacağını şimdiden bilmek, sonra elim kırılsaydı diyerek kafayı taşlara vurmamak için…

Boş verin ilkeyi, AKP’yi geriletiyoruz, Erdoğan’ı gönderiyoruz diyenler bunları hiç düşünüyor mu? İlkeleri gözetmeyen siyasetçiler yüzünden geriletilmek istenen AKP ya seçimleri aslında şimdiden kazandıysa…

Mesele gerçekten Erdoğan ve AKP’nin alacağı oyların ötesine geçmiş durumda. Türkiye’nin garip seçim ortamı bunun hakkında yeterince fikir veriyor. Türkiye sakin ve sessiz bir seçim geçiriyormuş. Evet, öyle ama bu yalnızca herkesin kararını vermiş seçim gününü bekliyor olması ile ilgili değil ki. Asıl problem, AKP ile ona muhalefet eden partilerin arasındaki farkların gittikçe azalıyor oluşu.

AKP’nin gericiliğine muhalefet etmesi gereken HDP ile CHP’nin, seçimde dini kullanmak konusunda AKP’den geri kalmadığı bir ortamda seçim ortamı niye gerilsin? Demirtaş ve Kılıçdaroğlu’nun ikisi birden, meydanlarda AKP’nin en çok dindar kesimleri hırpaladığını iddia etsin, HDP ve CHP’nin sadık seçmenleri de bunu doğal ve meşru görsün, sonra bu seçimlerden bir hareket beklensin… Mümkün mü?

Bu ve benzer söylemleri bir seçim taktiği olarak benimseyen, ilkeleri önemsiz gören HDP ve CHP’li seçmenler kendi partilerinin güçlendiğini düşünüyorsa yanılıyorlar. Güçlenen bu ülkeyi karanlığa boğan AKP’nin gerici zihniyetidir.

Hırsızın, tecavüzcünün, katilin, her türden insanlık paçavrasının kendini savunmak için her ağzını açışında, dinden imandan bahsetmesine niye kızıyorsunuz? Bu cesareti onlara yalnızca AKP ve Erdoğan vermiyor.

Dini siyasetin ve toplumsal yaşantının dışına çıkarmak için hiçbir çaba harcamayan, tam tersine, dinin siyasetteki yerinden gayet memnun görünen HDP ve CHP de onları cesaretlendiriyor.

Bu ilkesizliğe prim veriyor, AKP gerilesin de ne olursa olsun diyorsanız siz de bu suça ortak oluyorsunuz.

Patronlarla toplantı yapacak onlara söz vereceksiniz, ABD ile iyi geçineceksiniz, toplumun değerleri diye her türden gericiliğe göz kırpacaksınız, ondan sonra AKP’yi geriletiyorum diye ortalıkta gezeceksiniz.

AKP’yi geriletmenin önemsiz olduğunu kimse söylemiyor. Ama bunları yaparak AKP’nin oyları azaltılıyorsa, AKP’nin geriletildiğini kimse iddia edemez.

Tam tersine… AKP, HDP ve CHP’nin desteğiyle yükseliyor demektir. Piyasacılık ve gericilik yükselişteyse, AKP bu seçimleri şimdiden kazanmıştır. Böyle bir ortamda, bu seçimlerde Türkiye’yi kurtarmanın bir yolu yoktur.

O halde, seçimlerde Türkiye’yi kurtarmaktan vazgeçin. Türkiye’yi bu seçimlerden kurtarın. Seçimleri de, düzen partilerini de sıfırlayın. Tercihinizi, seçimlere bu düzene ve seçime karşı çıkmak için girenlerden yana kullanın.